havadurum

Sarıbaş süt üreticilerine sahip çıktı

CHP Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş, süt üreticilerinin yaşadığı sorunları TBMM`ye taşıdı.

711
`Süt üreticilerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi` amacıyla TBMM`ne vermiş oldukları Araştırma Önergesi üzerine Genel Kurul`da konuşma yapan CHP Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş, Türkiye`de süt üreticilerinin zor şartlarda üretim yaptığını, bir çok sorunlarının olduğunu söyledi. Süt üreticilerinin sorunlarının araştırılması için komisyon kurulmasını talep eden Sarıbaş, sorunların çözümüne yönelik tedbirlerin alınması gerektiğini ifade etti. Sarıbaş ayrıca; Çanakkale, Lâpseki, Adatepe, Şevketiye ve Gürecealtı`nda etkili olan yağış nedeniyle mağdur olan vatandaşlara yardım elini uzatmak üzere tüm yetkilileri göreve davet etti.
 
“Durum vahimdir”
Süt üreticilerinin çok sayıda sorununun olduğuna dikkat çeken Sarıbaş; “Devlet İstatistik Enstitüsünün verdiği rakamlara bakarsak, 2014 Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 4,4 oranında sütte bir düşüş kaydedilmiştir. 2014 Mart ayında ise bir önceki yılın mart ayına göre de yüzde 3 oranında süt üretiminde düşüş kaydedilmiştir. 2002, 2003, 2004 yıllarından itibaren önceki yıllara göre baktığımızda küçükbaş, büyükbaş hayvan varlığı hızlı bir şekilde düşmeye başlamıştır. 2002 yılında 32 milyon civarında olan küçükbaş hayvan varlığı önceki yıllara göre yüzde 40 oranında azalmıştır, 2010 yılında 29 milyon 382 bine düşmüştür. Bugün de durum vahimdir. Dünyada süt üretiminin yüzde 83`ünü inek sütü oluştururken yüzde 2,4`ünü keçi, yüzde 1,3`ünü koyun sütü oluşturmaktadır. Dünyada 2013 yılında süt üretimi 474 milyon ton olurken ülkemizdeyse 16 milyon ton inek süt üretimiyle dünyada 8`inci sırada olduğumuz görülmektedir. Dünya nüfusunun 7,1 milyar olduğunu kabul edersek 2013 yılında dünyada kişi başına düşen süt tüketimi 109 kişi başı kilogram olarak anlaşılıyor ve böyle hesaplanmıştır. Ülkemizde ise 2013 yılında bir önceki yıla göre yüzde 4 oranında artarak 18 milyon 223 bin ton olan süt üretiminin bu yıl da yüzde 91`i yani 16 milyon 611 tonu inek sütü üretimini oluşturmaktadır. Buna göre, 2013 yılında kişi başına yıllık içme sütü tüketiminin yaklaşık 37 kilogram olduğu tahmin edilmektedir. Bu da Afrika ülkelerinin ortalamasından daha geride olduğumuzun göstergesidir” dedi.
 
“Süt üreticilerimiz ciddi kiriz yaşıyorlar”
“Süte verilen ve altı ay süreyle sabitlenen süt fiyatları süt üreticisini, veterineri, hekimi ile sanayicisini ve buradan ekmek yiyen milyonlarca insanı ve en önemlisi süt tüketicisini olumsuz yönde etkilemektedir” diyen Sarıbaş; “Ayrıca, son yıllarda Ziraat Bankasının verdiği iki yıl ödemesiz beş yıl vadeli sıfır faizli krediyle birçok süt işletmesi kurulmasına rağmen, yüksek girdi maliyetleri ve çiğ süt fiyatlarının düşük olması nedeniyle işletmelerin kredilerini geri ödeyemedikleri ve kredi ertelemesi talebinde bulundukları biliniyor. Hatta, bununla ilgili Biga ve yöremizde bulunan ve bu konuda sıfır faizli kredi tüketimi alan büyük baş hayvan çiftlikleri ve güneydoğuda büyük -bildiğimiz holding de dâhil olmak üzere- şirketlerin yaptıkları çiftlikler süt üretimine kapatılmıştır. Bu vahim tablonun sebebinin hiç ne olduğunu düşündüğünüzü sormama bile gerek yok. Bunun için AKP iktidarının her alanda olduğu gibi bu alanda da uyguladığı yanlış politikaların sonucudur. Uyguladığınız yanlış tarım politikaları ile bu kadar geniş, verimli, farklı ekolojileri, değişik tür ve ırktan hayvan varlığı ile avantajlı bir durumda olmamıza karşın, ülkemizde hayvancılığı ve hayvansal ürünler üretimini tehlikeye soktunuz. Süt üreticilerimiz ciddi kiriz yaşıyorlar. Ülkemizin nüfusu 1980`de 45 milyon iken küçük ve büyükbaş hayvan sayısı 80 milyon civarındaydı. Bugün 76 milyonluk nüfusa sahibiz. Küçükbaş ve büyükbaş hayvan sayısı bir sürü teşvik ve ithal mallarla birlikte ancak 50 milyondur. Nüfusumuz bu kadar süre içerisinde yüzde 70 artarken küçükbaş ve büyükbaş hayvan varlığımız bu süre içerisinde yüzde 40 azalmıştır. Zarar eden üreticiler, yasak olmasına karşın, anaç hayvanlarını kesime göndermektedirler. Süt üreticisi süt üretiminden zarar ettiği, maliyetini dahi karşılamadığı için dişi hayvanlarının kesiminin yasak olmasına karşın üretici "Kör oldu, topal oldu." diyerek hayvanlarını kesime göndermektedir. Bir üretici bugün bir litre çiğ sütü ile bir litre su ancak alabilmektedir. Gübre fiyatları son on yılda yüzde 400 artmıştır. Mazot fiyatları 2002`de 1,1 lirayken bugün 4,45 lira olmuştur yani yüzde 400 artmıştır. Bu mazotun yüzde 54`ü vergidir. 2002 yılında çiftçimiz 1 kilogram sütü 0,322 TL`ye satarak 0,29 litre mazot alabiliyordu. Bugün çiftçimiz 1 kilogram süt satarak ancak 0,23 litre mazot alabilmektedir. Yani başka türlü anlatacak olursak, çiftçimiz 1 litre mazot alabilmek için 2002`de 3,42 litre süt verirken bugün 1 litre mazot alabilmek için 4,23 litre süt vermesi gerekiyor. Süt fiyatları 2002`den2014`e kadar 3,2 kat artarken mazot fiyatları aynı sürede 4 kat artmıştır. Yani sütün fiyatı 12 yılda yüzde 320 artarken mazotun 12 yılda yüzde 400 arttığını belirtmek isterim” şeklinde konuştu.
 
“Süt üreticilerini muhtaç duruma düşürmeyin”
Süt üreticilerinin muhtaç duruma düşürülmemesi için AKP hükümetini uyaran Sarıbaş şu şekilde konuştu: “2002 yılında 15 kilogram süt vererek 1 torba yem alınırken bugün çitçimiz 55 kilogram süt vererek ancak 1 torba yem alabilmektedir. Süt/yem paritesi: Bugün 1 kilogram süte, 1,5 kilogram yem alınırken, ülkemizde bugün 1 kilogram süte ancak 850 gram yem alınabilmektedir. Üreticilerimiz, en önemli girdiler olan mazot, gübre, ilaç ürünlerinde KDV ödemektedirler. Ancak satarken müstahsil belgesi kestiklerinden KDV tahsil edemediklerinden dolayı KDV`yi geri alamamaktadırlar ve bundan dolayı da oldukça zarar etmektedirler. Bunun için, mutlaka KDV kaldırılmalıdır. Bir başka konu ise, bildiğiniz gibi süt üreticisi mazot indiriminden faydalanmalı. Türkiye`de havada ve denizde ÖTV ve KDV`yi mazottan almazken süt üreticisine hâlâ mazotu aynı fiyattan vermeye devam ediyorsunuz. Bunun da mutlaka düzeltilmesinin, dünyadaki çiftçilerin desteklendiği gibi düzeltilmesinin gerektiğini söylemeye çalışıyorum. Yine girdilerde en büyük fiyatı elektriğin tuttuğunu biliyoruz. Mutlaka elektriğin çiftçilikte ve tarımcılıkta da indirilmesi gerekiyor. Şimdi, onun için, yüzde 400`e, yüzde 500`e varan zamların önüne geçilmesi, çiftçimizin hayvanlarını satmaması ve bu ülkemizde tekrar çiftçinin var edilmesi için mutlaka politikalarımızı değiştirip ülkede kendi hayvanlarımızın ve ırkımızın yetiştirilerek-ülkemizde Trakya ve Gelibolu`dan geçen ve Hollanda`dan gelen hayvanlarımızdan değil-artık kendi ırkımıza dönmemizin gerektiğine inanıyor, bu vesileyle, bu konudaki araştırma önergemizi kabul etmenizi diliyorum. Çiftçiyi muhtaç duruma düşürmeyiniz, çiftçinin, köylünün, köylerdeki nüfusun artık şehirlere gitmesini önlemek için tedbirlerimizi alalım, çiftçiyi yaşatmaya çalışalım. Çünkü her geçen gün orada dumanların tütmediğini, her hanenin kapandığını da biliyoruz.”
Paylaş