Sağlıkta g(ö)rev günü

Sağlıkta yaşanan şiddete karşı tepki göstermek amacıyla Çanakkale’de hekimler bir gün iş bıraktı. Saldırı sonucu hayatını kaybeden Dr. Ersin Arslan`ın ölüm yıldönümü nedeniyle hastanede dün acil hastalar, kanser hastaları, diyaliz hastaları ve yatan hastalar dışında sağlık hizmeti verilmedi.

Hekimler ve sağlık çalışanları dün acil ve kronik hastalar ile yatan hastalar dışında hizmet vermeyerek sağlıkta şiddeti proteste ettiler. AKP iktidarı ile birlikte daha da artan güvencesiz çalışma koşulları, sağlıkta dönüşüm ile birlikte yaşanmaya başlayan sağlığın piyasalaştırılması ve sağlıkta şiddet nedeni ile iş bıraktılar.

554
Son yıllarda sağlık personeline yönelik gerçekleştirilen şiddet olaylarına isyan eden hekimler, bu duruma tepki göstermek için greve gitti. Çanakkale Tabip Odası ile SES Çanakkale Şubesi`nin ortaklaşa düzenlediği basın açıklamasında bir araya gelen hekimler, Dr. Ersin Arslan`ı ölüm yıldönümünde bir dakikalık saygı duruşu ile andı. Saygı duruşunun ardından açıklama yapan Çanakkale Tabip Odası Başkanı Dr. Naci Hasanefendi; “Bugün 17 Nisan 2013 Dr. Ersin Arslan`ın ölüm yıldönümünde; sağlıkta şiddete, şiddeti doğuran ve besleyen sağlık sistemine karşı mücadele için g(ö)revdeyiz” dedi.
“Tam bir yıl oluyor”
Dr. Ersin Arslan`ın Gaziantep’de bir hasta yakını tarafından bıçaklanarak katledilmesinin ardından bir yıl geçtiğini, ancak sağlık çalışanlarının her gün ülkenin dört bir yanında şiddet görmeye devam ettiğini belirten Hasanefendi; “Son bir yıl içinde genç bir sağlık emekçisi Dr. Melike ERDEM sisteme isyanını kendi canıyla ödedi. Diyarbakır Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde Yoğun Bakım Hemşiresi Rabia Önal öldüresiye dövüldü. Kaymakamın dövdüğü doktor, Hastane Müdürü’nün kovaladığı sağlık çalışanı, Emniyet güçleri ve Başhekimlerin saldırısı, Hasta ve Hasta yakınlarının yerlerde tekmelediği hamile doktor… Bunlar bildiklerimizden sadece bir kaçı… Ya bilmediklerimiz ve ya açıklanamayanlar? Sağlık çalışanları şiddeti sadece hasta yakınlarından görmüyor. Gördüğümüz şiddeti birkaç başlıkta özetlersek; hasta ve hasta yakınlarının şiddeti; Bakanlığın, hükümetin ve idarecilerin dil ve üslubu, uygulanan sağlık politikalarının etkisi; mobbing, atanmışların ve seçilmişlerin uyguladığı şiddet, işyerlerinde kadrolaşmaya bağlı olarak çalışanlar üzerinde hegemonya kurma amaçlı baskı, ifade ve örgütlenme özgürlüğü karşısında sürgün, soruşturma, gözaltı ve tutuklamalar ya da siyasal şiddet, istihdam modelleri, iş yoğunluğu vb. Bunların dışında her gün bulaşıcı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybeden sağlık çalışanlarını da sayabilirsiniz” dedi.
“Bu şartlarda, nitelikli sağlık hizmeti verilmez”
Sağlık sistemini de eleştiren Hasanefendi; “Sağlık çalışanlarını, hasta ve hasta yakınlarıyla karşı karşıya getiren akıl dışı bir sağlık sistemi var. Ödeme güvencesini tamamen yitirmiş, çalışanları birbirine düşüren, sağlıkta kaliteyi düşüren, performans uygulaması var! Gittikçe ağırlaşan iş yükü ve angarya, 7/24 esnek, kuralsız ve baskı altında çalıştırılma var, hemşirelerde 56, asistan Hekimlerde 64 saate kadar uzayan mesailer var! Birlik Hastaneleri arasında dama taşı gibi dolaşma, işyeri güvencesinin tamamen ortadan kalkması, görev tanımı dışında “sağlıkçı her işi yapabilir mantığı” ile çalıştırılma var! Özel sektörde güvencesiz, parasını alamadan, kölelik koşullarında çalışma var! Sağlık Hizmetine ulaşmanın önünde bin bir türlü engel var, her kademede ödenen katkı-katılım payı ve ilave ücretler var! Hükümet, siyasetçiler ve yöneticilerin “Sağlık Çalışanlarını” itibarsızlaştıran, küçük düşüren, hedef gösteren kışkırtıcı üslubu ve açıklamaları var! Tüm bunların sonucunda bozuk bir sağlık sistemi, tedavi olamayan hastalar, çalışanlara yönelmiş öfke ve şiddet var! Böyle sağlık sistemi olmaz. Bu şartlarda, iyi hekimlik, diş hekimliği, hemşirelik, ebelik, teknisyenlik yapılmaz! Nitelikli sağlık hizmeti verilmez!” diye konuştu.
“Yol yakınken vazgeçilmeli”
Sağlıkta Dönüşüm Programı`ndan bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini kaydeden Hasanefendi şu şekilde konuştu: “Üzgünüz/ Kırgınız, bizi şiddetle karşı karşıya getiren bu sisteme karşı; Haklarımızın, halkımızın ve çocuklarımızın sağlık hakkı için bugün hizmet veremiyoruz. Bugün Türkiye’de sağlık alanında yaşadığımız şiddeti, bu şiddetin nedenlerini, çözüm önerilerini tartışacağımızdan/ dolayı acil hastalar, kanser hastaları, diyaliz hastaları ile yatan hastalar dışında sağlık hizmeti sunmuyoruz. Bu eylem ve etkinliklerimizdeki temel amacımız; sağlık sistemindeki yanlışlıklara DUR demek ve sağlık emekçilerinin sorunlarına dikkat çekmektir. Tüm bunlar “Sağlıkta Dönüşüm Programı”nın sonuçlarıdır. Bu programın kimseye yararı olmadığı açığa çıkmıştır ve yol yakınken bundan vazgeçilmelidir.”
“G(ö)revde’yiz…..”
Sağlıkta yaşanan şiddet olaylarına tepki göstermek için bir günlük iş bıraktıklarını dile getiren Hasanefendi; “Halkımıza daha iyi bir sağlık sistemi sunabilmek için; halkımızı verdiğimiz bu mücadelede yanımızda olmaya, hükümeti, şiddeti doğuran, emekçileri ve halkı mağdur eden bu sistemi ortadan kaldırmaya, işkolundaki sağlık meslek örgütleri olarak birlikte çözüm üretmeye davet ediyoruz. Taleplerimizin yerine getirilmesi için, daha etkili eylemlerle ve daha kararlı bir şekilde mücadelemizi sürdüreceğiz…. Böyle sağlık sistemi olmaz. Bu şiddet sona ERS!N” dedi.
“Sağlıkta dönüşüm ancak `şiddetle` sürebiliyor!”
Sağlıkta dönüşüm uygulamaları nedeniyle şiddet olaylarının arttığına dikkat çeken SES Çanakkale Şubesi Eftal Yıldırım ise; “Olayları basit birer “adli olgu” ya da bir kaç kendini bilmez kişinin oluşturduğu “münferit” durumlar gibi gösteren anlayış yüzünden, “şiddet” katlanarak büyüyor… Neden şiddet, sağlık alanında en önemli sorun durumuna geldi? Sorumlusu kimler ve hangi mekanizmalar? Bunun yanıtı 10 yıldır uygulanan “Sağlıkta Dönüşüm” uygulamalarında bulunabilir ancak… Sağlıkta piyasalaşmayı sağlayan ve hastayı “müşteri” durumuna getiren anlayışlar, halka “paran kadar tüketme hakkı” verirken, sağlık emekçisini de “sağlık satıcısı”na çeviriyor… Memnun olmayan müşteri de “sunumu” beğenmeyince sağlık emekçilerine saldırıyor, tabi ki “ödediği paranın ölçüsü” kadarla sınırlı kalmıyor bu durum, öldürmeye kadar varabiliyor… AKP hükümeti, sağlıkta şiddete karşı olmadığı gibi bu şiddet ortamından yararlanmaktadır. Sağlık sistemindeki piyasa ilişkilerinden kaynaklanan bir dizi aksaklık, sağlık emekçilerinin omuzlarına yüklenerek, bizzat Başbakan tarafından hedef gösterilmektedir. AKP’nin politikacıları, sağlık emekçilerini “gözü doymaz, paragöz insanlar” olarak değersizleştirmektedir” dedi. Yıldırım sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Hastalar, sağlık emekçilerinin “düşmanı”, sağlık emekçileri de gereğinde öldürülebilecek “köleler” değildir. Sağlıkta şiddet durdurulacaksa, piyasacı sağlıkta dönüşüm politikalarından vazgeçilmelidir, yoksa şiddetin çözümü yalnızca cezaların artırılması ya da “güvenlik önlemlerinin artırılması” değildir. Sağlık emekçileri ve emekçi halkımız, el ele vermeli ve piyasacı sağlık sistemine karşı mücadele etmelidir. Aksi halde bu düzen çok daha fazla sağlık emekçisinin ölümüne yol açacaktır!” Hekimler, yapılan açıklamaların ardından çeşitli sloganlar atarak şiddet olaylarına tepki gösterdi. Öte yandan ÇOMÜ Tıp Fakültesi`nin önünde de basın açıklaması yapılarak şiddet olayları protesto edildi.
Paylaş