Sağlıkta dönüşümün dökülen yaldızı mı?

SES Çanakkale Şube Başkanı Eftal Yıldırım, hastanedeki görüntünün sıradan bir bakımsızlık ve yetersizlik olmadığına dikkat çekerek “Yıllardır sürdürdüğümüz mücadelede dile getirdiğimiz sorunlar şimdi Çanakkale Devlet Hastanesinde karşımızda duruyor. Az kişi, çok iş mantığıyla iş yapar ve taşeronun önünü açarsanız sonuçlar bunlar olacaktır” dedi.

1086
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Çanakkale Şube Başkanı Eftal Yıldırım, Çanakkale Devlet Hastanesi`ndeki bakımsızlık görüntülerini değerlendirerek, sorunun sadece birkaç yöneticinin ya da çalışanın işini yapmaması olarak algılanmaması gerektiğini ifade etti. Sağlıkta dönüşümün hastaneleri getirdiği noktanın bu olduğunu ifade eden Yıldırım, “Öncelikle sıradan bir bakımsızlık ve yetersiz temizlik izlenimi veren görüntüler, aslında sadece birer `görüntü` olmanın ötesinde, yıllardır parlatılan `sağlıkta dönüşüm` anlayışının yaldızlarının döküldüğünü de ifade ediyor. Bu görüntünün arkasında basitçe sıralanabilecek birkaç neden bulunabilir; `Hasta yoğunluğu`, `personel yetersizliği`, `hizmet binasının eskiliği ve yoğun iş yükü karşısında alanların darlığı` vb. Hepsi de anlaşılabilir ve doğru nedenlerdir. Sadece bunlara dayanarak çözüm önerilirse sorumluluk, birkaç kişiden ibaret `taşeron temizlik görevlisi`ne, `sorumlu yönetici`ye, vb. yıkılabilir. Sorumlular `uyarılır`, `dikkatleri çekilir`, `bir daha olmaması için çaba gösterileceği` vurgusu yapılır. Halbuki asıl görülmesi ve sorgulanması gereken, arka planda yer alan nedenlerdir. `Medyaya servis edilen` bu kötü görüntülerin olduğu serviste, o vardiya sırasında acaba kaç `taşeron temizlik görevlisi` çalışmaktadır? Bu görevlilerin çalışma süreleri ne kadardır? Acaba mesai sonrası nöbete devam etmek zorunda mı kalmışlardır? `Fazla çalışma` diye bir kavramdan haberleri var mıdır? Yeterli `ücret` alabilmekte midirler ve `iş güvenceleri` var mıdır? Görevlilerin işi acaba sadece temizlik yapmaktan ibaret midir? Yoksa servisteki bütün hastaların nakilleri, bakımları ve temizliklerinden de mi sorumludurlar? Bu görevlilerin sayıları, Kamu Hastane Birlikleri yasasıyla `dışarı`dan hizmet alımının kolaylaştırılmasıyla `istihdam` edilen bir takım `yönetici profesyoneller` tarafından `maliyet-verimlilik analizleri` yapılarak, en düşük düzeyde mi tutulmaya çalışılmaktadır? Servis sorumlusu sağlık emekçileri, acaba bir yandan hastaların tedavilerini yaparken, bir yandan da `düşük maliyet` gereği yetersiz sayıdaki `veri giriş elemanları`nın yapmaları gereken; hizmet kaydı, ilaç sarfı, bilgisayar girişi, vb. gibi aslında sağlık hizmeti eğitimi gerektirmeyen `angarya işleri` de mi yapmak zorundadırlar? Bunları yap(a)madıkları zaman yöneticiler ve servis doktorları tarafından, hastane `döner sermaye` gelirlerini düşürmekle de suçlanmakta mıdırlar? Buna benzer soruları çoğaltabiliriz ama bize gerekli olan `yanıtlar`dır. Bu sorunların yanıtları da bizde mevcuttur ve ne yazık ki bunları ilk kez ifade etmiyoruz” dedi.
 
“Kamu emekçileri haklı çıktı”
“Yıllardır, özelleştirmeci anlayışların hüküm sürmesiyle, hastanelerin giriş ve yönetici bölümlerinin dekore edilip, `halkla ilişkiler elemanları` ile `vitrin`lerinin özenle düzenlenerek özel hastanelerle `rekabet` edildiği gururla ifade edildi” diyen Yıldırım, “Sağlık hizmeti sunumunun kalitesinin içerikten öte görselliğe dayandırılmasıyla, `müşteri memnuniyeti` yaratılmaya çalışıldı. `Güvencesiz`, `sağlık eğitimi` almamış, `ucuz emek gücü` olarak tanımlanabilecek niteliksiz emekçiler sağlık kurumlarında istihdam edilerek, sağlık kurumlarının giderleri azaltılmaya, `döner sermaye` gelirleri ise artırılmaya çalışıldı. Hastanelerimiz artık, bir `işletme`ye dönüştürülerek, `girdi-çıktı`, `maliyet-verimlilik` ve `kar-zarar` analizleri yapılmaya başlandı. Ne de olsa o eskilerin `SSK Hastaneleri`ndeki `pislikler` ortadan kaldırılmıştı. `Kamucu sağlık hizmet sunumu` anlayışının aşağılandığı ve artık `kürekler`in taşeron sağlık emekçilerine çektirildiği, `dümen tutan` profesyonel sağlık yöneticiliği anlayışının hüküm süreceği `sağlıkta dönüşüm programı`nın, uygulanmaya başlandıktan 10 yıl sonra sağlık hizmetini nerelere getirdiği artık ortada. Bir `hayal` peşinde yıllardır, `oy avcılığı` yapan `piyasacı` zihniyetlerin geldiği son nokta ne yazık ki, bu anlayışın karşısında direnen biz kamucu sağlık emekçilerini haklı çıkarmış bulunuyor. Bizler; kamucu, eşitlikten ve emekten yana olan sağlık emekçileri olarak, bu `piyasacı`, `sermayeci`, `emek düşmanı` anlayışların karşısında, bundan sonra da, nitelikli, eşit, ulaşılabilir ve vergilerden kaynakların sağlanacağı bir `kamucu sağlık` anlayışının mümkün olabileceğini söylemekten geri durmayacağız. Eninde sonunda `dümen`i de bizim tutacağımız, `kürekler`in de bizim elimizde olacağı günlere kavuşacağız” şeklinde konuştu.
Paylaş