Önce genel olarak böylesi bir kalitesizlikle eleştiri kültürünü bayağılaştırarak çıkar sağlamaya çalışan kesimlerin, ihtiyaçlarının ve hedeflerinin neler olabileceğini irdelemeye çalışalım.
Bunlar bulanık suda balık avlama psikolojisi içersinde olanlardır.
Gerçekler karşısında; belirsizlikleri, kafa karışıklıklarını yaratarak kendi tezgâhlarını sürdürme konusunda bir yöntemsellik içersindedirler.
Bu çevreleri; gerçekler, şeffaflık, halka doğruların aktarılması son derece rahatsız eder.
Onlar muhakkak bir kafa karışıklığı yaratarak, olayları özünden saptırarak, yada hiç ilgisi olmayan bazı konular üzerinden sürdürdükleri demagojilerle amaçlarına ulaşmaya çalışırlar.
Bazen de sürecin doğal bir sonucu olarak gelişebilecek o anlık bir olumsuzluğun dejenere edilmesi üzerinden hareket ederler.
Musluktan akan bir suyun sıçramasının oluşturduğu bir su damlacıcığı için bile ortalığı ayağa kaldırırlar, esas amaç karalamaktır, kötülemektir.
Bu yöntemsellikle hareket eden kesimlerin, amaçlarına ulaşmak için her türlü yolu mübah gören bir anlayışla hareket ettiklerini unutmayalım.
Bunu yaparken de ne kadar komik ve zavallı duruma düştüklerinin farkında değillerdir.
Güncel bir iki olay üzerinden bu konuyu irdeleyelim.
Gazetemiz Olay geçen hafta Çanakkale Devlet Hastanesi’nde bir sağlık kurumuna yakışmayacak bir takım görüntüleri kamuoyu ile paylaştı.
Sağlık gibi bir alanda faaliyet gösteren bir kurum için temizlik ve hijyen kadar önemli bir disiplin konusunda, ne yazık ki yetkililerin açıklamaları ibret verici nitelikteydi.
‘İnsanlarımız zaten pis, bundan dolayı böylesi olaylar yaşanıyor’ şeklindeki açıklamalar yaşanılan bu olumsuzluğun üzerinin örtülmesinden başka bir anlam taşımaz.
Gerçeklerle yüzleşmek yerine son tahlilde olumsuzlukları savunmaya kadar giden bu yaklaşım ne yazık ki; gerçeklerden korkan bir ruh halinin yansımasıydı.
Diğer bir konu da Kent Konseyi Mahalle Meclislerinin çalışmalarının itibarsızlaştırılması adına Fevzipaşa Mahalle Meclis’i çalışmaları üzerinden gerçeklerle ilgisi olmayan açıklamalardı.
Kent Konseyi ve Fevzipaşa Mahalle Meclisi bu girişime gerekli cevabı verdi,
Yapılan suçlamaların hiçbir dayanağı olmadığını belirtti.
Buradaki sorun da, yine bir olumlu gelişmenin önünün kesilmesi noktasındaki çabalardı.
Görüldüğü gibi işin içine yine; gerçeklerle ilgisi olmayan bir karalama ve çamur atma mantığı karışmıştı.
Diğer bir olayda AKP İl Başkanının siyaseten Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın çevre konusundaki duyarlılığını karalama noktasındaki girişimleriydi.
Kazdağları temalı yılbaşı kartları üzerinden başlatılan, yok o kartların basımı için ne kadar ağaç kesildiği mantığı üzerinden sürdürülen sözde ağaç sevgisi Ülgür Gökhan’ın Atikhisar barajının yakınında maden işlettiği dezenformasyonu ile sürdürüldü.
Ülgür Gökhan’ın olduğu söylenen madenin belediyenin kist ocağı olduğu gerçeği karşısında kist ocağının bulunduğu yerdeki bazı hafriyat atıkları vb görüntüler üzerinden sürdürülen suçlamalar ile seviyesizleştirilen eleştiri furyası siyasi etik açısından da AKP’nin bugüne kadar Çanakkale’deki tarzı ile uygun olmayan bir görüntü olarak ayrıca dikkat çekti
Siyasi aktörlerin eleştirilerinin bir ağırlığı olması konusu bir kez daha önemini hissettirdi.
Bunun en güzel örneğini, Çanakkale Çevre Platformunun çevresel değerler ve Çanakkale konusundaki açıklamasında görmekteyiz.
Şimdi AKP’ye düşen,kist ocağındaki bir takım hafriyatlar üzerinden çevreci olduklarını açıklamaya çalışmak değil, Çanakkale Çevre Platformunun sorularına cevap verebilmektir.
Eleştiri mekanizmasındaki kaliteyi sağlamak, gelişim için atılacak adımlar açısından son derece gereklidir.
Yine son günlerde gözlemlediğim bir başka konu da; bazı siyasal tercihlerde bulunan kişilerin hedeflerine ulaşamamaları sonrasında değerlerini koruyabilmesi gerçeği üzerinedir.
Kişilerin bir göreve talip olmaları, bunun için aday olmaları kadar doğal hiçbir şey olamaz.
Bu bir süreçtir, süreç sonrasında hedeflerinizi gerçekleştirebilir yada gerçekleştiremezsiniz.
Gerçekleştiremeyen kişilerin yeni dönemde öncelikle kendisine olan saygısını koruyabilmesi, sonrasında çevresi üzerindeki saygınlığını sürdürebilmesi açısından daha itinalı davranması beklenir.
Bugünlerde bir ilçemizin belediye başkan aday adaylığı müracaatında bulunup, amacına ulaşamayan, sonradan siyasi hayatın içersine girmiş bir kişinin ihbarcılık yapacak şekilde bazı ilişkiler içersinde olduğunu izlemekteyim.
Siyasi hayat ihbarcıları sevmez, gün gelir bu kişiler toplum önüne bile çıkamaz duruma gelirler, bunun örnekleri çoktur.
Benden hatırlatması…