Prof. Dr. Alper Şener; "Çanakkale'de salgın Ekim'de pik yaptı..."

2306

Prof. Dr. Alper Şener, Mart ayında ortaya çıkan koronavirüsün, Çanakkale`deki seyrini, artışın sebeplerini, alınan önlemleri, korunma yöntemlerini ve önümüzdeki yıllarda salgının nasıl bir yöne evrilebileceğini gazetemiz Çanakkale OLAY`a aktardı. Yaz aylarında düşen vaka sayılarının Ekim ayında pik yaptığını belirten Şener, vaka artışının devam ettiğini söyledi. Yapılabilecek en etkili yöntemin insanları eve kapatmak olduğunu ifade eden Şener, dünyadaki birçok ülkenin bu şekilde salgını önlendiğini belirtti. Özellikle üniversitenin uzaktan eğitim modeliyle olmasının Çanakkale`de salgının aynı seviyede kalmasını sağlayacağını belirten Şener, önümüzdeki günler için yeni bir kısıtlamaya gerek olmadığını ifade etti. Türkiye`de günlük vaka sayılarının hiçbir zaman 1000`in altına düşmediğini belirten Şener, insan hareketliliğinin kesilmediği sürece bu sayının düşmesinin mümkün olmadığını ifade etti. Önemli olanın herkesin kişisel olarak önlemlere dikkat etmesi olduğunu belirten Şener, önlemlerle ilgili bilgilendirmede bulundu. Önlemlere olabildiğince uyarsak 2021`in ikinci yarısından sonra Türkiye için olgu sayısının çok fazla düşeceği ve hastalığın salgın boyutundan çıkacağının iddia edildiğini belirten Şener; "Fakat önlemlere uymazsak bu virüs 2021, 2022, 2023 ve daha sonraki yıllarda da salgın halinde devam edebilir" dedi. 

"Şu anda halihazırda devam eden bir tırmanış söz konusu"
Prof. Dr. Alper Şener, "Çanakkale`ye baktığımızda, virüsün Mart ayından itibaren başlamasıyla birlikte, Nisanın son haftası pik yaptı. Daha sonra Haziran`a kadar olan süreçte yükselmeler devam etti sonra Haziran`dan itibaren olan süreçte yani Haziran ve Temmuz arasında biraz düşmeye başladı diyebilirim. Çanakkale`deki vaka oranlarını diğer illere göre kıyasladığınızda daha az geliyor, ancak nüfus sayısı olarak orana vurduğunuzda oransal olarak çok düşük değil. Vaka sayıları, Eylül ayı ile birlikte yani Eylül`ün ikinci yarısından itibaren yeniden tırmanmaya başladı. Şu anda halihazırda devam eden bir tırmanış söz konusu. Olgu sayısı olarak baktığınızda yoğunluk anlamında, bir dönem Ekimin başındaki periyotta Nisan ayındaki pik olan değerleri yakaladık. Tam rakamları paylaşamıyorum ama ben şunu söyleyebilirim, Çanakkale`de Nisan ayında ne görüyorsak şu anda da aynı durumdayız. Hatta belki daha bile fazla olgu sayımız" dedi. 
 
"Çanakkale`de düğünler, nişanlar bitti sonra vakalar bıçak gibi kesildi"
Nisan ayındaki verilere dönmemizin sebebini tatil döneminde, düğün, nişan ve organizasyonlarda maske, mesafe ve hijyen kurallarına uyulmaması olduğunu belirten Şener; "Bence yapılan tüm bu uygulamaların içinde bu vaka sayılarının artmasını engelleyecek tek şey; tamamen insanları eve kapatmak. Bunun dışında yaptığımız hiçbir önlem dört dörtlük işe yaramıyor. Dünyanın geneline baktığımızda bu işi en başından çözen, Singapur, Yeni Zelanda gibi ülkeler. Çok uzun dönem sokağa çıkma yasağı ve insan trafiğini engellemeye gittiler. Dolayısıyla bir aylık bir periyod şeklinde sokağa çıkma yasağı ile birlikte virüsü ülkeden tamamen çıkarmış oldular. Ülke sınırlarını da tamamen kapattıklarından dolayı dışarıdan herhangi bir vaka alma şansları da olmadığı için bu işi tamamen çözdüler. Ama bizim gibi bir ülkenin transit ülke olması büyük bir dezavantaj. Biz bir geçiş ülkesiyiz. Herhangi bir yerden bir yere giden insanlar bizim ülkemize uğruyor. 

"Vaka sayımız hiçbir zaman günlük 1000 vakanın altına inmedi"
Tatil dönemi de ciddi anlamda dezavantaj oldu. Tatil döneminde maske, mesafe gibi uygulamalara uyulmadı. `Güvenli sertifika` adı altında yine tatiller devam etti. Bununla birlikte düğünler, nişanlar da devam etti. Ben Çanakkale üzerinden söyleyeyim, `Çanakkale`de düğünler, nişanlar bitti sonra vakalar bıçak gibi kesildi`. Eylül`ün ikinci yarısı 15-20 gün çok rahattık, fakat ondan sonra yine Ekim ayı ile birlikte havalar soğumaya başladı. İnsanlar kapalı alanlara girmeye başladı. Havalar soğuduğu zaman insanlar birbirinin evine gitmeye, ev ziyareti yapmaya başladı. Dışarıda biz bu insanları görmüyoruz ama aslında evlerin içerisinde gezmeye devam ediyorlar. Bunu engellemek mümkün değil gibi görünüyor. Çünkü genel anlamda baktığımızda şu anda o bilinç yok. Biz sosyo-kültürel olarak daha kalabalık yaşıyoruz, yani ebeveynlerle daha sıkı fıkı yaşıyoruz. Mahalle kültürü, komşu kültürü daha gelişmiş. Türkiye`nin genelinde bu kültür de devam ettiği için bu çarkı kırabilmek mümkün olmadı. Türkiye`de salgının bütün süresince vaka sayılar düştü denilse de, hiçbir zaman bizim vaka sayılarımız aslında günlük 1000 vakanın altına inmedi. Biz 1000`li vaka sayılarını gördüğümüzde normalleştik, normalleşme ile birlikte de dolayısıyla olgu sayılarında bir artış meydana geldi. Vaka sayılarının artışı insan hareketlerini kesmediğimiz müddetçe azalması çok mümkün değil. Bir taraftan da işin ekonomik boyutu var, insanlar çalışmak zorunda. Çanakkale özelinde fabrikalar bizde ciddi anlamda sorun yarattı iş yerleri anlamında çünkü kalabalık, kapalı alanda çalışıyor personeller yani durum bu" ifadelerini aktardı. 

"Üniversitenin `online` olması salgın açısından büyük bir avantaj"
Çanakkale`de kış döneminde olgu sayılarının aynı seviyede seyredeceğini düşündüğünü belirten Şener; "Çanakkale için baktığınızda insan trafiğinin azalmış olması bizim için bir avantaj. Çanakkale 36 bin civarı üniversite öğrencisine ev sahipliği yapıyor. Okul kapalı olduğu için bu öğrenciler gelmeyecek. Dolayısıyla bu salgın açısından bu büyük bir avantaj çünkü sokakta gördüğünüz her 5 kişiden 1`i öğrenci mantığıyla düşündüğünüzde insan hareketimiz azalmış olacak. Ben kış döneminde Çanakkale`de salgının bu seviyede kalacağını düşünüyorum çünkü kışın bir turizm hareketi olmayacak, düğün ya da nişan gibi aktiviteler olmayacak, genel bir toplanma hareketi olmayacak, insanlar genellikle evlerine çekilecekler ve ziyaretler azalacak. İnsan trafiği azalmış olduğu için muhtemelen beklediğimiz şey olgu sayılarının bu seviyede gitmesi. Düşmesini de beklemiyoruz ama yükselmemesini sağlamak bir avantaj Çanakkale için" dedi. 
"1 ay boyunca her şeyi tamamen kısıtlamak ve bütün insan trafiğini engellemek gerekiyor"
 
Yeni kısıtlamaların getirilmesinin gerekli olmadığını ifade eden Prof. Dr. Alper Şener, önemli olanın herkesin kişisel olarak önlemlere dikkat etmesi olduğunu belirterek; "Önümüzdeki süreçler için yeni kısıtlamaların getirilmesi gerektiğini ben çok düşünmüyorum. Çünkü şunu gördük ki, kısıtlama yaptığınız grup anlamında baktığınızda Türkiye`de ortalama 15-20 milyon kişiye kısıtlama uyguluyorsunuz. Geriye kalan grup her halükarda bir şekilde gündelik hayatın içerisine devam etmek zorunda ve insan trafiğine karışmak zorunda. Bazı kesimleri kısıtlamak yerine 1 ay boyunca her şeyi tamamen kısıtlamak ve bütün insan trafiğini engellemek gerekiyor. Bunu yapabilirsek salgının önüne geçilmesinde ciddi bir adım atmış oluruz. Hafta sonu yapılacak olan yasakların, belli şehirlerin trafiğe kapatılmasının salgın yönetiminde mucizevi sonuç getireceğini düşünmüyorum. Mucize beklemeyelim burada önemli olan vatandaşın kendi sorumluluk bilincinde maske, mesafe, hijyen kurallarına dikkat etmesi ve kapalı alanda temastan kaçınması" dedi. 

"Sigara içmemek tek başına virüsü önleyici bir faktör"
Alper Şener; "Çanakkalelilerin özellikle toplu taşımada dikkat edilmesi gereken kurallar var, maske takmak özellikle el dezenfektanı çantamızda bulundurmak gerekiyor, otobüste bir yere dokunduktan sonra ağzımıza burnumuza götürmeden önce elimizi temizlemek gerekiyor. Bunun dışında özellikle kapalı alanda maske uygulamasına yüzde 100 uymak lazım, bunun artık istisnası yok. Kış ayları geliyor kapalı çalışma ortamlarında belli aralıklarla havalandırma yapılması gerekiyor. Yapmamız gereken şeylerden bir tanesi de kalabalıklaşmamak, olabildiğince ziyaretlerden kaçınmak, toplu şekilde bir araya gelmekten kaçınmak. Kişisel önlemler alınabilir, beslenme ve uyku düzenine dikkat etmek... gibi çünkü Covid-19`un ağır seyrettiği hasta grubu kişisel hijyenine dikkat etmeyen grup, bazı yandaş hastalıkların olduğu grup, sigara kullanan grup ve sağlıklı gıda tüketiminden uzaklaşıp uyku düzenine dikkat etmeyen grup. Vakit geçirmek istiyorsanız Çanakkale`nin parkı, bahçesi bol olabildiğince açık havada vakit geçirmek gerekiyor. Ve özellikle sigara içilen ortamdan uzak durmak, sigara içmemek tek başına bu virüsü önleyici bir faktör"
 
"Önlemlere uyarsak 2021`in ikinci yarısında hastalık, salgın boyutundan çıkacak"
Kurallara uyulursa 2021`in ikinci yarısında bu virüsün salgın hastalık şeklinden çıkacağını, fakat kurallara uyulmadığı takdirde yıllarca bu salgın hastalıkla beraber yaşayabileceğimizi belirten Şener, "Bu virüsün biteceği tarih için konuşmam gerekirse, dünya ve Türkiye için farklı rakamlar var. Bu hastalığın tamamen ortadan kalkması gibi bir durum söz konusu değil. Bu hastalık artık bir kere hayatımıza girdi bundan sonra koronavirüs ve benzeri solunum yoluyla bulaşan viral enfeksiyonlarla beraber yaşayacağız gibi görünüyor. Dolayısıyla salgının bitmesi dediğimiz tabloyu öngörebilmemiz lazım bu önlemlere olabildiğince uyarsak 2021`in ikinci yarısından sonra Türkiye için olgu sayısının çok fazla düşeceği ve hastalığın salgın boyutundan çıkacağı iddia ediliyor. Bunu hızlandırabilecek metotlar var aşı gibi ama Türkiye şartlarında bu pek mümkün değil. Sanırım aşının 80 milyonun tamamının aşılanması biraz düşük gibi görünüyor. Dolayısıyla önlemlere uymazsak bu virüs 2021, 2022, 2023 ve daha sonraki yıllarda da salgın halinde devam edebilir" dedi.
(Ezgi Çetin)
Paylaş