Popüler kültüre kurban giden, barış…

Çanakkale Rotary Kulübü tarafından bu yıl 27. düzenlenen Çanakkale Boğazı yüzme yarışmasına bu yıl Hollywood yıldızı Bo Derek damgasını vurdu.
Yaygın medya Çanakkale Boğazı yüzme yarışlarını Bo Derek üzerinden verdi.
Halbuki Çanakkale Boğazı yüzme yarışması Rotary Kulübü tarafından özelikle günümüzde çok değerli bir kavram üzerinden, barış üzerinden barış bilincini gündeme çıkarmak, barış kültürünün gelişmesine katkı sağlamak bu anlamıyla “Barış Kenti Çanakkale” vizyonuna bir destek vermek gibi önemli bir hedefi olan organizasyondu.
Yarışmanın bu yönü es geçildi, varsa yoksa Bo Derek’in öne çıkarıldığı bir haber trafiği yaratıldı.

700
Popüler kültürünün bu etkisi karşısında yarışmanın kendi değerini hafızalarda tutmak adına Kulüp Başkanı Serhat Soydan’ın basın toplantısındaki sözlerini bir kez daha hatırlatmak istiyorum:
“Bu sene 27`ncisini yapacağımız yüzme yarışmamız Leandros ile Hera`nın Abidos Krallığı`nda yaşanan efsanesine dayanır.Bu efsanede iki kıta arasında yüzerek birleşemeyen aşıkların anısına biz, `dünya barışı` adına, sevgiyi, dostluğu, kardeşliği, aşkı esas alan insanlığı ve kıtaları barışın kenti Çanakkale`nin boğazında Avrupa`dan Asya`ya yüzerek dünyaya anlatan bu iki kıta arasındaki yüzme yarışmasını düzenlemekten 27 yıldır bunu yapmaktan onur duyuyoruz. Avustralya`dan Kanada`ya her ülkeden her dinden her kıtadan, her ırktan insan, bir kıtadan bir kıtaya, hep beraber, aynı amaca ulaşmanın verdiği heyecanı yaşayarak, evrensel bir mesajı, dünyaya ve insanlığa barışın kenti Çanakkale`den haykırıyoruz. Yaşasın insanlık, yaşasın kardeşlik, yaşasın dünya barışı. Çanakkale Rotary Kulubü Başkanı olarak ben buradan barışın kenti Çanakkale`den tüm dünyaya sesleniyorum. Artık çocuklar ölmesin, artık savaşlar olmasın, artık barışalım, barışamayan bir insanlığı, barışamayan bir dünyayı çocuklarımıza bırakmayalım”
Yaygın medya etkinliğin bu değerli yanını görmezden gelerek bir kez daha hizmet etiği kesimlerin çıkarlarına uygun savaş kışkırtıcı rolünü ortaya koydu.
Biliyoruz ki; Suriye’ye emperyalistlerin müdahalesi gündeme geldiğinde aynı medya savaş çağrıları ile  gündeme gelmiş, savaşı teşvik eden rolü ile  gündeme oturmuştu.
Böylesi bir rol üstlenmiş bir medyanın çok doğal olarak Çanakkale  Boğazı Yüzme Yarışması için belirlenen vizyonu kamuoyuna aktarması  düşünülemezdi, Bo Derek de can simidi oldu.
Olsun bakalım…
Barışı savunmak bir insanlık sorunudur;onurdur, dik duruşu, mücadeleyi, demokrasi, insan hakları ve özgürlükleri savunmaktan geçer.
Nerde onlarda o yürek, efendilerine hizmet anlayışı onları ancak savaş borazancısı yapar.
 
ÇOMÜ ‘de kayıtlar başlıyor 
 
Bir üniversite kenti olma hedefi ile hareket eden kentimizin yeni konukları hafta başından itibaren kentimize gelecekler.
Öncelikle biz Çanakkalelilere, gelen bu genç kardeşlerimize kolaylık sağlamak onlara yardımcı olmak sorumluluğu düşmektedir.
Çanakkale hiçbir şekilde ÇOMÜ öğrencilerini istismar edecek girişimler içersinde  olamaz,bunu kafamızın bir yanına yerleştirelim.
Buradan açık ve net şekilde şunu ifade ediyorum.
Bu konuda suiistimal içersinde olanlar olursa Çanakkale halkına bunları bu köşeden teşhir etmek benim görevim olacak.
Üniversitenin açılması ile birlikte yüksek öğrenim gençliğini bu yıl bekleyen çok daha olumsuz koşullar var.
Yüksek öğrenim gençliğinin demokrasi ve özgürlük mücadelesinden korkan siyasal irade şimdiden yayınladığı genelgeler ile bu öğrenim yılında onlar üzerinde yoğun bir baskı uygulamaya hazırlandığının işaretlerini veriyor.
Bu öğrenim yılında bu saldırıları daha açık olarak yaşayacağız.
Siyasal iradenin genelgeler ile mülki amirler ve üniversite yönetimlerine gönderdiği talimatlar neticesinde özelikle üniversite yönetiminin alacağı tutumda bu konuyu daha da hassaslaştıracak bir kriter olarak izlenecektir.
Üniversitedeki demokratik hakların askıya alınması konusundaki her girişim, yeni saldırıların zemini olacağı için üniversite yönetimleri de ayrıca sınav verecek.
Üniversite gençliğinin demokrasi taleplerini Çanakkale halkı sonuna kadar destekleyecektir.
Çanakkale halkının özgürlüklere olan bağlılığı böyle bir konumlamayı otomatik olarak gündeme getirecektir.
Bu yıl üniversitelerde polisin direkt olarak görev yapacağına dair hükümetin kaldığı karar da üniversitelerdeki demokratik iklimi önemli ölçüde etkileyecektir.
Üniversiteler gerçek anlamda bir bilimsel üretim için özerk yapılarından taviz vermeden demokrasinin işlediği yapılar olmak zorundadır.
Böylesi bir yapının sağlanması için öğretim üyelerinden öğrencilere üniversite emekçilerinden kent halkına kadar herkese önemli sorumluluklar düşmektedir.
Paylaş