Perinçek "Rüzgar Enerjisi Türkiye'de yabancı sermayenin tekelinde.."
Günümüz dünyasının en önemli enerji üretim modellerinin başında gelen rüzgar enerjisi, Türkiye’de de giderek yaygınlık gösteriyor. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Bölümü emekli Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Doğan Perinçek, rüzgar enerjilerinin Türkiye ve Almanya karşılaştırmasını yayınladı. Perinçek, Almanya’da rüzgar enerjilerinin bölge halkının kurduğu şirketler vasıtası ile hayata geçtiğini ifade ederken, Türkiye’de ise rüzgar enerjilerinin yüzde 99 oranında yabancı şirketlere ait olduğunu belirtti. Türkiye’de devletin rüzgar enerji üretimi ortaklığında yok denecek kadar olduğunu ifade eden Perinçek, karşılaştırmasında Almanya’da ise devletin üretime tamamen orta olduğunun altını çizdi. Perinçek’in rüzgar enerjisi Türkiye ve Almanya karşılaştırması şu şekilde;
“Toprak kamulaştırılıp şirkete devrediliyor
Türkiye de, rüzgar enerjisi ile ilgili şirketler yerli ya da yabancı sermaye tarafından finanse edilmekte. Ortaklık yüzde 50 yüzde 50 bölüşülüyor. Fakat sermayenin yüzde 99 u yabancılara ait olan kabul edilemez örneklerde var. Devlet rüzgar gülü enerji üretim sisteminde ortaklığı sınırlı ya da yok denecek kadar az. Mal sahibi topraktaki hakkını tamamen kaybediyor. Rüzgar güllerinin çevresi güvenlik alanı olarak rezerve edildiği için tarım toprağı atıl hale geliyor. Enerji şirketi sistemi kuracağı alanı devletin çıkardığı yasa desteği ile istimlak edebiliyor. Satın alabiliyor. Bazı alanlarda (Erenköy örneği) Bakanlar Kurulu kararı ile toprak kamulaştırılıyor ve şirkete devrediliyor. Rüzgargülü ile ilgili iş yapan tüm firmaların bir şekilde yabancı ortaklığı var. Ortaklıkta çoğunlukla inisiyatif yabancı sermayede. Rüzgar gülünün kurulacağı yerler titizlikle seçilmiyor. O çevrenin insanları yatırıma katılamıyor ‘Halk grupları’ yatırımda ortak olamıyorlar. Enerji sistemi kuracak şirketler mülkü satın alıyorlar, ya da söz konusu alan kamulaştırıyor. Rüzgar güllerinin kurulduğu topraklar devlet tarafından istimlak ediliyor, toprak sahibinin söz hakkı yok”
Toprak sahibinin mutlak rızası gerekli
Almnya’da, birçok şirket yöre halkının ortaklığıyla kurulmuş, belediyeler bu şirketlere ortak oluyor ya da destek veriyor. Alman firmaları piyasaya hakim. Devlet tüm Rüzgar gülü enerji üretim sisteminde ortak. Mal sahibi mülkünün küçük bir bölümünü kiraya veriyor. Kalan kısımda toprağını işlemeye devam ediyor. Enerji sistemi kuracak şirket toprak sahibinin rızasını almak zorunda. Toprak sahibi istemezse enerji şirketi toprağı alamıyor. Toprak sahibinin mutlak rızası gerekli. Devlete ait topraklar bu tip şirketlere tahsis edilmiyor. Sadece özel mülkiyeti olan alanlar bu amaçla kullanılabiliyor. Rüzgar gülü ile ilgili iş yapan tüm firmalar rüzgargülünü Almanya’nın kendi firmalar. Dışarıdan yatırımcı alınmamış (üretende dahil). Rüzgar gülünün kurulacağı yerler daima titizlikle seçiliyor. O çevrenin insanları da yatırıma katılabiliyor ve böylelikle ‘Halk grupları yatırımda ortak oluyorlar’. Enerji sistemi kuracak şirketler mülkü satın almıyorlar, kiralıyorlar. Rüzgar güllerinin kurulduğu alanlar eğer toprak sahiplerine aitse sadece kiralanabiliyor. Rüzgar güllerinin kurulduğu topraklar devlet tarafından istimlak edilmiyor”
(Eren Aşnaz)