Özay’ın mektubunda asıl önemli bulduğum; kentimiz açısından gündemde olan ve gelişmekte olan bir tehlikenin farkındalığını üst düzeyde bilince çıkarmış olmasıdır.
Ortalıkta müstear isimler ile dolaşan herşeyi bildiklerini iddia eden özünde siyasi bir kurgunun piyonları olmuş bazı internet sitelerinde boy gösterip Çanakkale’nin siyasal dönüşümünde rol alan bir tehlikenin farkındalığına Özay’ın yapmış olduğu vurgu son derece yerindedir.
Bu noktada Özay, tarafından yapılan değerlendirme “Devlet parası ile adını gizleyerek elektronik habercilik adı altında borazancılık yapan ‘’Patavatsız Rabıtacı Okumuş Fanatiklere ve siyasi çıkarları için bu duruma ses çıkarmayanlar” şeklindedir.
Özay bu değerlendirmesi ile analizini bir adım daha ileri götürerek; ‘ siyasi çıkarları için sessiz kalanları da’ hedefine koymuştur.
Özay mektubunda benim yazım için de; benim tespitimi referans alarak şöyle bir eleştiride bulunmuştur: “izlemediğiniz, üç saati aşkın söyleşiden özetler veren gazete haberi ile yetinerek, kime hodri meydan çektiğimi bilmeden; sizin deyişinizle “karalamalar ile asılsız dedikodudan öte gitmeyen bazı iddialara” dayanarak siyasal yorum yapmanıza ben hiç bir anlam veremedim”
Bu değerlendirmenin ne kadar objektif olup olmadığını anlamanız için, Özay’ın mektubundan sonra benim yazımı da sizler ile paylaşacağım. Her ikisini birlikte değerlendirdiğiniz de başka bir gerçeklik ile yüz yüze kalacaksınız.
Siyasetçilerin tarz ve üslupları ile gazetecilerin tarz ve üslupları konusunda farklılığı yakalama imkanına sahip olacaksınız.
Benim bir gazeteci olarak bir gazete haberini referans alarak değerlendirme yapmam kadar doğal bir şey olamaz. Referans aldığım haber temelinde yapmış olduğum yorum noktasında eleştirileriniz olabilir. Gazete haberini referans alarak yapmış olduğum yorum üzerine “izlemediğiniz, üç saati aşkın söyleşiden özetler veren gazete haberi ile yetinerek, kime hodri meydan çektiğimi bilmeden; sizin deyişinizle “karalamalar ile asılsız dedikodudan öte gitmeyen bazı iddialara” dayanarak siyasal yorum yapmanıza ben hiç bir anlam veremedim”eleştirisi,önce haberi yapan gazeteye karşı saygısızlık sonra da bana karşı haksızlıktır.
Neyse; ben de polemiğe girmeyeceğim dedim ama işin özünü de sizler ile paylaşmadan geçemedim.
“Haksızlığa karşı susan dilsiz şeytandır “diye boşuna dememişler.
Bakın Özay neler yazmış elektronik postasında :
“Sayın Atadinç;
Mart’ta TON TV’de katıldığım ve üç saati aşan bir programda gazetecilerin sorularını yanıtladım. Bazı gazeteler söyleşide değinilen konulardan bir kaçını 11 Mart’ta sayfalarına taşıdılar. Sekiz günlük bir gecikmeyle de olsa, üstelik söyleşiyi izlemeden köşenizde yorum yapmanız bana oldukça ilginç geldi.
Sanırım Patavatsız Rabıtacı Okumuş Fanatik bir köşe yazarının malum sitede adaylığım ile ilgili yazısı ile sizin yazınız,18 Mart’ta Çanakkale’ye gelen siyasi konuklarımız içinde aydınlatıcı olmuştur.
Sayın Atadinç;
.02.2013 de yazdığınız köşe yazısında ‘’İdeolojik olarak da İsmail Özay’ı anlamaya çalışın, tabii anlayabilirseniz? Şunu bilin ki öyle karalamalar ile asılsız dedikodudan öte gitmeyen bazı iddialarla siyaset yapacaklarını zannedenler benim tanıdığım kadarı ile İsmail Özay’dan destek bulamazlar’’ diyorsunuz… doğru diyorsunuz…
Ama izlemediğiniz, üç saati aşkın söyleşiden özetler veren gazete haberi ile yetinerek, kime hodri meydan çektiğimi bilmeden; sizin deyişinizle “karalamalar ile asılsız dedikodudan öte gitmeyen bazı iddialara” dayanarak siyasal yorum yapmanıza ben hiç bir anlam veremedim.
Köşenizde soruyorsunuz “Özay kime hodri meydan çekmiştir?” yanıtlayayım…
Devlet parası ile adını gizleyerek elektronik habercilik adı altında borazancılık yapan “Patavatsız Rabıtacı Okumuş Fanatiklere ve siyasi çıkarları için bu duruma ses çıkarmayanlara, bulunduğu siyasi noktalardan güç alarak ekonomik çıkar elde edenlere, halkı korkutup baskı kurarak siyaset yapmaya çalışanlara, siyasi ideolojisi bile olmayan siyasi ahlaktan yoksun olanlara… CHP de, bizler de, ben de “Hodri meydan” diyoruz.
Sayın Atadinç;
Programda, meslektaşlarınız bana CHP’nin seçim şansını sordu. Ben geçmiş yıllardaki seçim sonuçlarından hareketle CHP’nin şansının yüksek olduğunu anlattım. AKP’nin Çanakkale’yi AKP belediyeciliği ile tanıştıracakları iddialarına karşı da; AKP’lilerin iktidar gücünü kullanarak Çanakkale Boğazı`nda feribot hatları elde ettiklerini, araç kiralama sigorta ve basım işlerinde nüfuz ticareti yaptıklarına değindim. AKP belediyeciliğinin rant belediyeciliği getireceğini kentsel dönüşümden rant beklentisi içinde olduklarını Çanakkale’den örnekler vererek anlattım. Şimdilerde çok seslerinin çıktığından herkese saldırdıklarından bahsederek…”Nerelerdeydin sen İsmail” diyerek sitelerinde yazısı yazanlara seslenerek “Siz meydanı boş mu zannediyorsunuz… Korkulu rüyanız geldi, Hodri meydan” dedim…
Programın CD’sini yakında alacağım. Merakınız devam ederse bir kopyasını size verebilirim. Böyle bir gereksinim duyarsanız köşenizde yazı yazmadan da bir telefon ederek CD’yi isteyebilirsiniz. Ayrıca çok uzun olan programdan bazı özet görüntüleri kendi Web sayfamda ve Facebook sayfamda herkesle paylaşacağım. Saygılarımla”
Özay’ın bu değerlendirmesine konu olan benim yazım da şöyle :
“Hodri Meydan”
Geçenlerde bir televizyon programına katılan CHP eski Milletvekili İsmail Özay’ın bu programdaki görüşlerini haberleştiren bir yerel gazete Özay’ın “Hodri Meydan” çağrısını başlığa çıkarmış.
Televizyon programını izleyemediğim için gazete haberi ile yetinmek zorunda kaldım ve Özay’ın “hodri meydan” çağrısına bir anlam veremedim, doğrusu.
Özay kime hodri meydan çekmiştir?
Belirsizlikler içindeki bir mesaj olarak, sonrasındaki etkileri rahatsız edici…
Kamuoyunda tartışıldığı gibi; Özay’dan Gökhan’a hodri meydan çağrısı son derece yakışıksız bir çağrıdır. Özay’ın siyaset yapma tarzı böyle değildir diye düşünüyorum.
Ülgür Gökhan 2014 yılının Mart ayına kadar bu kentin belediye başkanıdır.
Ona çekilmiş bir hodri meydan halkın iradesine karşı saygısızlıktır.
Daha evvel de bir yazımda dile getirmiştim; birileri tarafından kışkırtılan, provoke edilen bir Özay, Gökhan çatışması kurgulanmaktadır. Bu çabalar nafile ve boş çabalardan öte geçmeyecektir. Gerek Gökhan, gerekse de Özay siyasi deneyimleri itibarıyla böylesi nafile çabalara prim verecek siyasetçiler değil. Ancak bazı küçük hesaplar içersindeki, siyaseti kişisel beklentilerine alet edenler özellik ile Özay’ın çevresinden uzaklaşsınlar. Yarattıkları kalitesizlik; ciddi bir imaj bozukluğu oluşturmaktadır.
Bu arada Özay’ın AKP’li milletvekili Mehmet Daniş hakkındaki gönül notları da iyi tutulmamış notlar gibi geldi bana. Özellik ile bu notlarını öne çıkaran Özay, inşallah mahcup olmaz…
Siyasetçilerin ve gazetecilerin üslup ve tarzlarını daha yakından değerlendirmek için son derece güzel bir örnek olay oldu.
Yorum sizlerin…