Otur oturduğun yerde, yakında devrileceksin…

Cumhurbaşkanlığı yarışında son 1 haftaya girildi.
Çanakkale bu sefer heyecansız, siyasi partilerin çok istekli olmadığı, durgun bir seçim süreci yaşıyor.
Başkan Gökhan’ın ziyaretleriyle yarattığı atmosfer dışında kentte seçim havasına ilişkin çok fazla bir şey bulamadık son düzlüğe girdiğimizde.
Genelde olduğu gibi özelikle Çanakkale merkezde de Selahattin Demirtaş’ın temsil ettiği demokrasi ve özgürlükler alanındaki değişim rüzgarı sonuçtan bağımsız olarak yükselen değer olacak.
Bundan rahatsızlık duyanların manipülasyonları, çarpıtmaları şimdiden kendini göstermeye başladı.

834
Paralel çetenin müstear isimli yazarları geleneklerindeki komplocu tarz ile şimdiden, Demirtaş’a verilecek oyların Tayyip Erdoğan’a verilmiş olacağı zırvasını gündeme taşıyarak kentte Demirtaş nezdinde oluşan; emekten, demokrasi, özgürlükler, barış ve insan haklarından yana olan ilgiyi manipüle etmeye çalışıyorlar.
Böylece Selahattin Demirtaş’ın adaylığı ile ortaya çıkan, halkların kendi seçeneğini yaratma noktasındaki algıyı kırmaya çalışarak Tayyip Erdoğan’a karşı olmak adına kendilerinin desteklediği Ekmeleddin İhsanoğlu desteğini oluşturmaya çalışıyorlar.
Selahattin Demirtaş’ verilecek oylar; AKP hükümetinin emek, demokrasi ve özgürlükler alanındaki her türlü saldırısına karşı yeni bir cephenin yaratılması demektir.
Emek, demokrasi, özgürlük güçlerinin AKP hükümetine karşı sürdüreceği etkin mücadele anlamında Demirtaş’a verilecek oylar son derece değerlidir.
Bu genel kavrayışın dışında seçimin matematiksel sonuçları açısından da ilk turda Tayyip Erdoğan’ın seçilmesinin önündeki engel Selahattin Demirtaş’a verilecek oylar olacaktır.
Paralelci çetenin müstear isimli yazarı  kendi komploculuğunun nameleriyle manipülasyonlar peşinde koşacağına, bugüne kadar kullanmış olduğu maske ile hangi işleri çevirdiğinin hesabını verecek önce.
Yok öyle maskeler takıp, kimliğini gizleyerek sağa sala çamur atıp bildik komplolar üretmek.
Bu operasyonlar yapılıp, komplocu nameler ortalığı kaplarken her nedense   aklıma  her seferinde Grup Laçin geliyor.
Demirtaş’a olan ilginin manipülasyonu ,için rol çalan bu çetenin müstear isimli yazarları amaçlarına ulaşamayacaklar.
Okullar tatile çıktı ya;uğraşacak, komplo kuracak, işinden edecek öğretim üyesi kalmadı, şimdi  yalan, dolan, çarpıtma ile başka tezgahlar peşindeler.
Genlerine işlemiş bir kere komplo kurmak…
Demirtaş’a olan ilgi yükselirken, Çanakkale’de Demirtaş’a destek verenler artan bu ilgiye cevap verebilecek işler yapamadılar.
Hafta sonu iskele meydanında HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın katılımıyla düzenleneceği söylenen halk forumu için saat 20.00 meydanda oldum.
Forum konusunun Kazdağları olması da Kazdağlarında yeniden yoğunlaşan termikçi ve altıncı saldırıları nedeniyle daha da bir anlamlanmıştı.
Tam 40 dakika bekledim, meydanda tanıdık simaların beklemesinin dışında bir hareketlilik görmedim.
Neyse program eş genel başkanın gecikmesi nedeniyle  rötara uğramıştı.
Ne bir bayrak ne bir flama vardı, meydanda sanki böyle bir etkinlik olmayacaktı.
Özetle hiçbir heyecan ve isteğin yansımadığı bir organizasyon ile karşılaştım.
Eş genel başkanın katılım göstereceği bir etkinlik için  organizasyon böyle olmamalıydı.
Benim gibi birçok insan bekleyip bekleyip gittiler.
Çanakkale HDP örgütü bu kentte kendi iradelerinin dışında oluşan ilgiyi iyi yönetemedi.
Buda sandığa olumsuz olarak yansıyacaktır.
Yurt dışı seçmen fiyaskosu
Beklentilerin boşa çıktığı bir gelişme de,  yurt dışında oy kullanacak vatandaşlarımızın randevu sistemi ile birlikte oluşan katılım düşüklüğü oldu.
Ortaya tam bir fiyasko çıktı.
Yurtdışındaki kayıtlı seçmen sayısı, 2 milyon 798 bin 709 iken bu sayının %10nu ile bulmayan bir sayıda vatandaşın randevu aldığı ortaya çıktı.
Bu durum bazı gerçeklerin yeniden irdelenmesini gerekli kılmaktadır.
Tüm teknik sorunlar dışında bir sosyolojik gerçeklik var ki artık vatandaşlar sosyal hayata ulusal kriterler dışındaki gerçeklerle yaklaşmaktadırlar
Etnik aidiyet artık eskisi kadar etkileyici değil.
Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın ülkemizdeki siyasal hayata olan ilgileri gün geçtikçe azalıyor.
Yaşadıkları ülkedeki siyasal hayat ile daha fazla ilgileniyorlar.
Hani ne demişler; doğduğun yer değil, doyduğun yer memleket diye…
Her şeyi bir yana bırak; Başbakanın Köln mitingi için uçaklar dolusu taşıdığı insanlara yanıyorum.
Paylaş