Yargıtay’ın ölen babasının maaşını almak isteyen bir kadının, anlaşmalı boşandığı eşiyle birlikte yaşamaya devam etmesinin dolandırıcılık olmadığına hükmetmesi ve bunu bir hak olarak değerlendirmesi ile ilgili açıklama yapan Av. Muharrem Erkek, Yargıtay’ın doğru bir karar aldığını ve bunun bir emsal teşkil edeceğini belirterek; “Bir yanlıştan geri dönülmüştür. Bu insanın özel hayatıdır. Devletin ya da Sosyal Sigortalar Kurumu’nun insanları ve özel yaşamalarını dedektif gibi irdelemesi doğru değildir” dedi.
Kadınların ölen babalarının sigorta aylıklarını alabilmek için boşanmaları halinde birlikte yaşamalarının suç kapsamında olmaması kararının bundan sonraki boşanma süreçlerine etki etmeyeceğini ifade eden Erkek: “Kaç kişi böyle bir şey için boşanır ki? Bir insanın dul kaldığında babasının maaşı alması da haktır” diye konuştu.
Yargıtay, boşandıktan sonra birlikte yaşamaya devam eden eşlerden kadının, babasının ölüm aylığını almasının hak olduğuna karar verdi. Yaklaşık 8 bin kadını, 16 bin çifti yakından ilgilendiren karar, Yargıtay Ceza Genel Kurulu`ndan çıktı. Zonguldak`ta yaşayan H.E. ve karısı H.D, evlendikten bir süre sonra 2002`de "şiddetli geçimsizlik" gerekçesiyle Çaycuma 2`nci Asliye Hukuk Mahkemesi`nde anlaşmalı boşanma davası açtı. Mahkeme çiftin boşanmasına karar verdi. H.D. boşanma kararından sonra babasının ölmüş olmasından dolayı aylık almaya başladı. 2007`de "H.E. ile H.D’`nin boşandıkları halde birlikte yaşadıkları, boşanmalarının da kadının babasının ölüm aylığını alabilmek için olduğu" ihbarı yapıldı. Zonguldak Başsavcılığı çift hakkında "nitelikli dolandırıcılık" suçlamasıyla 3 yıldan 7 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı. Sosyal Güvenlik Kurumu, kadının 5 yılda 19 bin 565 TL haksız maaş aldığını savundu. Karı-koca ise boşanmadaki gerçek amaçlarının, kadının babasının aylığını alabilmek olduğunu kabul ettiler.
Boşandıktan sonra birlikte yaşamaları bir hak
Davaya bakan Zonguldak 2`nci Ağır Ceza Mahkemesi, yargılama sonunda karı kocanın beraatine karar verdi. Mahkeme, çiftin boşandıktan sonra birlikte yaşamalarının bir hak olduğunu belirttiği kararında şöyle dedi: "Taraflar mahkeme ilamı ile boşanmışlardır. Tarafların mahkeme ilamı ile boşanmalarında ve boşandıktan sonra kadının babasından kalan sigorta aylığını almasında dolandırıcılık suçunun unsuru olan hile ve aldatıcılıktan söz edilemez. Boşandıktan sonra tarafların yeniden bir araya gelerek nikahsız olarak yaşamalarının da dolandırıcılık suçunun unsurlarını oluşturmayacağı anlaşılmıştır."
Suç değil
Temyiz üzerine Yargıtay 11`inci Ceza Dairesi "Sanıkların boşandıktan sonra aynı evde yaşamaya devam edip etmedikleri, muhtarlık, zabıta ve komşulardan sorulup araştırılmalıydı. İkametgahlarını başka bir yere nakledip nakletmedikleri araştırılmalıydı" diyerek yerel mahkemenin kararını bozdu. Zonguldak 2`nci Ağır Ceza Mahkemesi ise "Birlikte yaşamaları dolandırıcılık olmaz. Bu onların kendi iradesidir" diyerek kararında direndi. Uyuşmazlık olunca dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu`na geldi. Verdiği kararlar kesin ve bağlayıcı nitelik taşıyan Yargıtay Ceza Genel Kurulu, yerel mahkemenin kararını yerinde buldu. Böylelikle kadınların, ölen babalarının sigorta aylıklarını alabilmek için boşanmaları ahalinde çiftin suç işlememiş olduğu kararı kesinleşmiş oldu.
Kesilen aylıklar geri istenemeyecek
Babanın ölüm aylığını alabilmek için yapılan boşanmalar, Sosyal Güvenlik Kurumu`nun (SGK) açtığı çok sayıdaki alacak davasını etkileyecek. SGK boşandıktan sonra kocasıyla birlikte yaşamaya devam eden kadınların aldıkları ölüm aylıklarını kesmiş, son 5 yılda aldıklarını da geri vermeleri için dava açmıştı. Yargıtay`ın bu kararının ardından, çiftlerin boşandıktan sonra birlikte yaşamaları hak olarak görülüp aylığın kesilmesi mümkün olmayacak. Kesilen aylıklar geri istenemeyecek.
“Devletin ya da Sosyal Sigortalar Kurumu’nun insanları ve özel yaşamalarını dedektif gibi irdelemesi doğru değildir.”
Konu ile ilgili değerlendirme yapan Av.Muharrem Erkek: “Yargıtay doğru bir karar almıştır. Bundan sonraki süreçte taraflar anlaşmalı olarak boşanmıştır ve birlikte yaşamaya devam etmektedir gibi insanları suçlama yoluna gidilmeyecektir. Bir yanlıştan geri dönülmüştür. Bu insanın özel hayatıdır. Devletin ya da Sosyal Sigortalar Kurumu’nun insanları ve özel yaşamalarını dedektif gibi irdelemesi doğru değildir. Bundan hareketle kimsenin dolandırıcılık yaptığı iddia edilemez. Kaç kişi böyle bir şey için boşanır ki? Bir insanın dul kaldığında maaşı alması da haktır” dedi.