"OHAL'de demokrasi olmaz"

1053

 CHP, 16 Nisan referandumunun yıl dönümünde 81 ilde eş zamanlı OHAL’e karşı oturma eylemi yaptı. CHP İl Örgütü ’nün çağrısı ile dün saat 12’de Cumhuriyet Meydanı’nda yapılan oturma eylemine katılımın yoğun olması dikkat çekti. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Çanakkale Milletvekili Av. Muharrem Erkek, CHP YDK Üyesi Serdar Soydan, Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, CHP Milletvekili Bülent Öz,  CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz, CHP İl Başkanı İsmet Güneşhan, Merkez İlçe Başkanı Ali Uyanık, İl ve Merkez ilçe Yönetim Kurulu Üyeleri,  CHP Belediye Meclis Üyeleri, Belediye Başkan Yardımcıları ile çok sayıda sendika, dernek ve STK temsilcileri ile vatandaşlar katıldı. OHAL sürecinin halkın iradesine karşı işlenen bir suç haline geldiği ifade edilen oturma eyleminde OHAL’in ortadan kaldırılması gerektiği vurgulandı.  Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan oturma eylemi CHP İl Başkanı Güneşhan’ın açıklaması ile sürdü. OHAL sürecinin faşizm düzenine dönüştüğünü belirten Güneşhan açıklamasında; “Hukukun askıya alındığı, parlamentonun yok sayıldığı, milli iradenin tanınmadığı, milletvekillerinin rehin alındığı faşizm düzeni (OHAL) ortadan kalkmalıdır. Sivil toplum örgütlerine, sendikalara, meslek odalarına ve birliklerine yönelik iktidar gücü ile açılan savaş son bulmalıdır” ifadelerini kullandı. Güneşhan’ın açıklamasının ardından bir saatlik oturma eylemine geçildi. Oturma eylemi sırasında Belediye Başkanı Gökhan ve CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Çanakkale Milletvekili Erkek, eylemle ilgili görüşlerini basın mensupları ile paylaştılar. OHAL’de yapılmış olan 16 Nisan referandumunu kabul etmediklerinin göstergesi olarak eylemi gerçekleştirdiklerini dile getiren Başkan Gökhan;  “Türkiye halkı referandum sonuçlarını kabul etmiyor” dedi. “OHAL’de demokrasi olmaz, OHAL’de hukuk olmaz, adalet olmaz, OHAL’de özgürlük olmaz, eşitlik olmaz, OHAL’de ekmek olmaz, aş-iş olmaz. Bugün vatandaşımızın her geçen yıl alım gücü azalıyorsa, her geçen gün yoksullaşıyorsak bunun en önemli etkilerinden biri de OHAL’dir” açıklamasında bulunan Genel Başkan Yardımcısı ve Çanakkale Milletvekili Erkek ise;  “Bugün Cumhuriyet Meydanı her zaman olduğu gibi demokrasiye, özgürlüklere sahip çıkıyor” dedi.

 
“KHK`lar eliyle halkın iradesi gasp edilmiştir”
Basın açıklamasına ilk olarak “OHAL demek Terör demektir” ifadeleri ile başlayan İl Başkanı Güeşhan; “Ülkemizi tek adam rejimine dönüştürmek amacıyla hazırlanan ve tarihe mühürsüz seçim olarak geçen 16 Nisan referandumunun üzerinden tam 1 yıl geçti. 15 Temmuz askeri darbe girişiminin ardından 20 Temmuz`da ilan edilen OHAL altında gidilen referandum, meşruiyeti olmayan bir rejim değişikliğini ülkemize dayatılmıştır. Sivil darbe ortamında, ‘Evet’ demenin devletin tüm kurumlarıyla desteklendiği, ‘Hayır’ demenin ise adeta yasaklandığı bir dönem yaşanmıştır. 21 aydır süren OHAL ile ülkemizdeki baskı rejimi kurumsallaşmıştır. Demokrasiye ve Hukuk sistemine yönelik bir saldırı halini alan OHAL rejimi, insan haklarını, ifade özgürlüğünü ve her türlü protesto eylemini baskılamanın da aracı olmuştur. KHK`lar eliyle parlamento halkın iradesi gasp edilmiştir. Türkiye`yi tek tipe sokmak için sivil toplum kuruluşlarına, sendikalara, meslek oda ve birliklerine yönelik operasyonların ardı arkası kesilmemiştir. Yani AKP iktidarının muhaliflerine bir sopa olarak kullandığı OHAL, bu faşizan sınırlarını bile aşmış, sağcı, solcu, muhafazakâr sosyal demokrat, kimseyi ayırmadan tüm topluma karşı işlenen bir suç haline gelmiştir. OHAL ile ülkemizde hiç kimsenin can ve mal güvenliği kalmamıştır” dedi.
 
“Toplumun büyük çoğunluğu OHAL’e artık yeter demeye başlamıştır”
Hükümetin OHAL’i bir kez daha uzatma niyetinde olduğunu vurgulayan Güneşhan, toplumun OHAL’e ‘artık yeter’ dediğini belirterek; “Peki O zaman OHAL nedir? OHAL, 10 Ekim`de katledilen çocuklarını anmak isteyen anne ve babalara sıkılan biber gazıdır. OHAL, ekmeğinin peşindeki tütün üreticisine vurulan coptur. OHAL, hayatını FETÖ ile mücadeleye adamış Ahmet Sık başta olmak üzere gazetecileri zindanlara atmaktır. OHAL, işlerini geri isteyerek bedenini açlığa yatıran Nuriye Gülmen ve Semih Özakça öldürmeye ant içmiş hükümet inadıdır. OHAL, dünyaca ünlü akademisyenleri FETO yalanıyla üniversitelerden atmaktır. OHAL, Boğaziçi Üniversitesi`ndeki öğrencilere ‘okuma hakkı’ vermediğini deklare edebilmek ve öğrencileri cezaevine attırmaktır. OHAL, hakimlerin, savcıların bir parti genel başkanı önünde iliklediği cübbelerdir. 1 buçuk ay bile sürmeyecek dedikleri, milleti etkilemeyecek dedikleri bardağı çoktan taşırmıştır. Sabır testisi kırılmış, toplumun büyük çoğunluğu OHAL’e artık yeter demeye başlamıştır. Bugün iktidar partisi ve yeni ortakları, Türkiye`yi uçuruma adım adım yaklaştıran OHAL’i bir kez daha uzatmanın peşindedir. Postallı darbelerle mücadele etme vaadiyle gelenler, gelinen noktada takım elbiseli darbeciler haline gelmiştir” dedi.
 
“Ankara’daki Saraylıları uyarıyoruz”
Açıklamasında son olarak OHAL rejimine derhal son verilmesi gerektiğini ifade eden Güneşhan; “Bizim talebimiz kesindir. Halkın iradesine karşı işlenen bir suç haline gelen OHAL rejimine derhal son verilmelidir. Hukukun askıya alındığı, parlamentonun yok sayıldığı, milli iradenin tanınmadığı, milletvekillerinin rehin alındığı faşizm düzeni ortadan kalkmalıdır. Sivil toplum örgütlerine, sendikalara, meslek odalarına ve birliklerine yönelik iktidar gücü ile açılan savaş son bulmalıdır. Sivil darbe ile tek koltukta birleştirilen yasama, yürütme ve yargı erkleri, yeniden, çağdaş demokrasilerde olduğu gibi kendi koltuklarına geçmelidir.  Sadece bu meydandan değil, Türkiye`nin 81 ilindeki meydanlardan Ankara’daki Saraylıları uyarıyoruz. Bizler OHAL değil demokrasi istiyoruz!” dedi.
 
“Türkiye halkı referandum sonuçlarını kabul etmiyor”
Güneşhan’ın açıklamasının ardından ‘16 Nisan referandumunu kabul etmediklerinin’ göstergesi olarak oturma eyleminde bulunduklarını ifade eden Başkan Gökhan;   “Bir parlamento oluşumu ile burada parlamenter rejimin yeniden güçlenmesi, kuvvetler ayrılığının hayata geçirilmesi için mücadele edilecektir. Bu sadece Cumhuriyet Halk Partisi’nin değil, ‘Hayır’ güçleri dediğimiz güçlerin de söylemlerinde var. Saadet Partisi’nin de, İyi Parti’nin de diğer ‘Hayır’ bileşenleri aynı hedefle yürüyorlar. OHAL’de yapılmış olan 16 Nisan referandumunu kabul etmediğimizin göstergesi olarak eylem yapılıyor. Türkiye halkı referandum sonuçlarını kabul etmiyor. Yeniden parlamenter rejimine ve güçler ayrılığının oluşması için elimizden gelen her türlü çabayı göstereceğiz. Seçimlere bu hedefle hazırlanacağız” dedi. 
 
“OHAL, 12 Eylül darbe hukukunun tipik bir uygulamasıdır”
16 Nisan referandumunun yıl dönümünde Çanakkale’nin mühürsüz oylara karşı Cumhuriyet Meydanı’ndan haykırdığını belirten CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Erkek ise; “Bugün Çanakkale’de Cumhuriyet Meydanında ve aynı zamanda Türkiye’mizin 81 ilinde ‘OHAL değil, demokrasi’ diyoruz. 16 Nisan 2017 mühürsüz referandumunun yıldönümünde çok güçlü bir şekilde Çanakkale haykırıyor. Çok değerli hemşerilerim OHAL, 12 Eylül darbe hukukunun tipik bir uygulamasıdır. OHAL’de demokrasi olmaz, OHAL’de hukuk olmaz, adalet olmaz, OHAL’de özgürlük olmaz, eşitlik olmaz, OHAL’de ekmek olmaz, aş-iş olmaz. Bugün vatandaşımızın her geçen yıl alım gücü azalıyorsa, her geçen gün yoksullaşıyorsak bunun en önemli etkilerinden biri de OHAL’dir” ifadelerini kullandı.
 
“OHAL, bir sivil darbedir”
Cumhuriyet Meydanı’nın her zaman olduğu gibi ‘demokrasiye ve özgürlüklere sahip çıktığını belirten Erkek; “TSK’nın içine iktidarın da katkılarıyla yerleştirilen, FETÖ ve Cunta tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz hain darbe girişimi, parlamentonun, medyanın, toplumun ve TSK’yı demokrasiye bağlı unsurların her birlikteki duruşuyla, tavrıyla bertaraf etti. Parlamentoda grubu bulunan tüm siyasi partiler darbeye karşı açık net onurlu bir duruş gösterdi, parlamenter demokrasiye sahip çıktı ve ortak bir bildiri yayınladı. Peki, hükümet ne yaptı? 5 gün sonra OHAL ilan ederek TBMM’yi devre dışı bırakarak parlamentoya, milli iradeye büyük bir saygısızlık gerçekleştirdi. OHAL, bir sivil darbedir. Vatan işgal altındayken bile bu topraklarda Cumhuriyeti kuranlar önce TBMM’yi açtılar ve kurtuluş mücadelesini bağımsızlık, özgürlük mücadelesini meclis ile birlikte yaptılar, vatan işgal altındayken bile ama şimdi parlamento devre dışı bırakıldı. Siyasi güç merkezi parlamentodan saraya kaydırıldı. Bir saray rejimi OHAL sürecinde tahkim edildi, tek adam rejimi tahkim edildi. OHAL düzeninde binlerce insan çocuklarıyla birlikte, aileleriyle birlikte giderilmesi imkansız mağduriyetlere sürüklendi, yaşla kuru birlikte yandı. Bugün FETÖ ile terör örgütleri ile hiçbir ilişkisi olmayan binlerde görevlerinden, mesleklerinden ihraç edilmiş durumda. Çok değerli akademisyenler, anayasa hukuku profesörü İbrahim Kaboğlu’nun hangi terör örgütüyle ilişkisi olabilir? Kaboğlu, üniversiteden ihraç edilmiş durumda, pasaportuna el konmuş yurt dışındaki üniversitelere bile ders vermek için gidemez durumda. Bugün birçok insan, sivil ölüme terk edildi. Biz, bu hükümete terörle mücadelede her türlü desteği mecliste vermemize rağmen bu hükümet son derece başarısız oldu. OHAL de sadece terörün amacına hizmet eden bir düzendir. Bunu bizzat yakın zamanda kendileri de söylüyordu” dedi.  
 
“Türkiye, önümüzdeki süreçte bir, iki ‘D’ arasında bir seçim yapacak”
OHAL’in artık FETÖ ile terörle mücadeleyi aştığını, tüm muhalefetle mücadeleye dönüştüğünü vurgulayan Erkek son olarak; “Türkiye, 40 yıldır terörle mücadele ediyor. Terörle mücadeleyi mecliste parlamentoyla birlikte ve hukuk içerisinde yapmak zorundayız. Aksi takdirde terörün ekmeğine yağ süreriz. Onun için OHAL ivedilikle birlikte kaldırılmalıdır, bu mağduriyetlere son verilmelidir. Çünkü biz, çok iyi biliyoruz OHAL, artık FETÖ ile terörle mücadeleyi aşmıştır, tüm muhalefetle mücadeleye dönmüştür. Bu hain darbe girişimini Allahın bir lütfu olarak görenler, OHAL sivil darbesi ile maalesef kendi darbelerini gerçekleştiriyorlar. Bu memleketteki sosyal demokrat, Atatürkçü, çağdaş, liberal, demokrat birçok insanı tasfiye etmek için OHAL’i kullanıyorlar. İşte bugün gazeteciler cezaevinde, akademisyenler cezaevinde, milletvekilleri cezaevinde. OHAL düzeninin memlekete hiç bir faydası yok. Aksine OHAL düzeni ile memleketi bir uçuruma doğru sürüklüyorlar. Onun için ‘OHAL değil, demokrasi’ diyoruz. OHAL, kalkmadığı sürece maalesef Türkiye rahat bir nefes alamayacak. Demokrasi için, hukuk devleti için eşitlik, özgürlük, kardeşlik için OHAL derhal kaldırılmak zorundadır. OHAL düzeninde, OHAL rejiminde yapılacak tüm seçimlerin de meşruiyeti her zaman tartışma konusu olacaktır, Türkiye’ye bu kötülüğü yapmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. 12 Eylül darbe hukuku ile mücadele edeceğiz diye iktidar olanlar, bugün 12 Eylül darbe ürünü olan OHAL’e, yüzde 10 barajına 12 Eylül darbe hukukunun hükümlerine sarılıp iktidarlıklarını devam ettirmek istiyorlar. OHAL, saray rejimini tahkim etmek için, tek adam rejimini tahkim etmek için sürdürülüyor. Türkiye, önümüzdeki süreçte bir karar verecek, iki ‘D’ arasında bir seçim yapacak. ‘Demokrasi mi?’ ‘Diktatörlük mü?’ bunun kararını hep birlikte vereceğiz. Ama bu memleketin her köşesinde demokrasiye, adalete, huzura, barışa, kardeşliğe, özgürlüğe inanan milyonlarla birlikte demokrasi mücadelesini yürütüyoruz ve tek adam rejimi değil, demokrasi kazanacak, keyfilik değil, adalet, hukuk devleti kazanacak” ifadelerini kullandı. 
(Eren Aşnaz)
Paylaş