Öğretmene baskıya Türk Eğitim Sen'den tepki

Türk Eğitim Sen`in Yenice`de yetkili sendika olmasını kutlamak amacıyla Türk Eğitim-Sen Çanakkale Şubesi üyeleri bir araya geldi. Toplantının ardından basın açıklaması yapan Türk Eğitim-Sen Çanakkale Şube Başkanı Resul Demirbaş, Yenice Atatürk Ortaokulu Müdürü Önder Yıldırım`ın avukat bir öğrenci velisi tarafından çeşitli baskılara maruz bırakıldığını belirterek yaşananlara tepki gösterdi. "2021 Yılının yetkili sendikası Türk Eğitim-Sen" olduğunu belirten Demirbaş, konuyla ilgili; "Bu yetkiyi almamızda en çok emeği olan Yenice yönetimine, başkanına ve bize destek veren 120 cesur yürekli üyemize sonsuz teşekkür ediyorum. TES Yenice 2021 Yılında tarih yazmıştır. Bu başarıyı tarih kitapları yazamaz. 2020 yılında 110 geride olduğumuz halde 2021 yılında 26 üye ile Yenice`de yetkiyi aldınız tarih yazdınız. Emeklerinize sağlık, sizleri tebrik ediyorum" dedi. 

"Demirbaş açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi; "Kıymetli arkadaşlarım; gün geçmiyor ki eğitim çalışanlarına şiddet, itibarsızlaştırma bitmiyor. Her gün basında karşılaşıyoruz. Bu gün burada Önder kardeşimiz için toplandık. Öğretmen bizim adımız. Emek, özveri, fedakarlık, öğrencilerinin derdiyle dertlenen, onları başkalarının çocukları olarak görmeyip kendi evlatları gibi benimseyen, mezun ettiği evlatlarını iyi yerlerde görünce havalara uçan ve o gün boyunca mutluluktan ayakları yere basmayan, çocukları için her türlü kötülüğe ve olumsuzluğa karşı bir örtü öğretmen. Maalesef toplumdaki mesleki kimliğimiz yıllardır alaşağı edilmekte, değersizleştirilmeye çalışılmakta. Eti senin kemiği benim diyen, o anlayışlı ve mahcup veliler gitti, yerlerine çocuklarını bir yarışın içine bile isteye sokan veliler geldi. Peki, ne değişti? Uzay ve teknoloji çağındaki insanlar bilgiye çok çabuk ulaşmaya başladı. Ve bunun akabinde her şeyi ben bilirim duygusuna kapılıp gitti toplum... Oysa küçük bir çocuğa sadece gerçek bilgiyi vermeniz yeterli değildir, onun çağdaş ve aydın bir bireye dönüşmesi için nezaket gereklidir, küçüklerine sevgi büyüklerine saygı gereklidir, yalan söylemenin, hırsızlık yapmanın yanlış şeyler olduğunu öğretmek gereklidir en önce. Okullarımızın öncelikli hedefi bunlardır."

 

"Bizim çocuklarımız ne bir makina, ne de bizlerin hırslarıyla dolan hırs küpleridir. Her okul milli eğitim bakanlığımıza bağlıdır. Devletimizin bütün okulları yıl boyunca belirli bir plan ve programda yönetilir. Ancak unutmamamız gereken her okul öğrencisi, öğretmeni ve personeli ile birlikte kendi içinde özeldir. Örneğin Ankara`nın Kızılay Mahallesi`ndeki bir okul ile Yenicemizin bir okulunu kıyaslamak hiç bir şekilde doğru değildir. Her yörenin, her bölgenin kendine özgü özellikleri vardır. Bizim öğrenci velilerimizden beklentimiz diyalogumuzu iyi tutup çocuklarımız için daha faydalı nasıl oluruzu düşünmek ve gerekirse fikirlerimiz ile tartışmaktır kimi zaman. Ancak bu hiç bir zaman bir öğretmen arkadaşımıza baskı, mobbing ve tacize dönüşmemelidir. Bu kabul edilemez ve korkunç bir şeydir. "

"Nasıl bir zihniyet canı, kanı çocuğunu emanet ettiği öğretmenine baskı, mobbing ve taciz uygulamaya çalışır. Bunu ne akıllar idrak edebilir, ne de vicdanlar kabul edebilir. Yesilyurt ve Atatürk Ortaokulları müdür arkadaşımız, canımız Önder arkadaşımız maalesef bu gibi bir durumla muhatap olmak zorunda kalmıştır. Özverili bir şekilde, gecesini gündüzüne katarak emek verdiği yerde takdir ve teşekkür edileceği yerde kendisine bu şekilde çirkin bir davranış reva görülmüştür. Bizler Türk Eğitim Sen ailesi olarak her zaman bir elin parmakları gibi birbirimizden hiç ayrılmadık. Ve her ne olursa olsun ailemizin içinden bir arkadaşımızın, kardeşimizin sıkıntısı olduğunda onunla dertlendik, karşılaştığı sorunlara bir aile olarak birlikte çözüm bulduk. Adinin önündeki sendika hangi sendika olursa olsun, bizler için bu ülkenin öğretmenleri her zaman gözbebeğimizdir. Sözlerimizi bitirirken siz değerli kardeşlerimin yüreklerine sağlık diyor ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk`ün bir sözüyle konuşmamı sonlandırıyorum: Toplumun düşmanı cehalet, cehaletin düşmanı öğretmenlerdir."
(Atakan Alkış)