Nuriye ve Semih'ler için, adalet için oturma eylemi

1433

 Çanakkale’de “Ohal`e, KHK`lara karşı Nuriye ve Semih`le Birlikteyiz!” çağrısıyla toplanan yurttaşlar,  Truva atı önünde dün oturma eylemi gerçekleştirdiler. Beyaz tişört giyen ve ellerinde papatyalar getiren eylemciler, oturma eylemi sırasında bir basın açıklaması yaparak Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın yanında olduklarını söylediler. Çanakkale Eğitim Sen Şube Başkanı Filiz Savaş, burada yaptığı açıklamada; “Hükümetin, darbecilerle mücadele edeceğiz diyerek ilan ettiği OHAL ve çıkardığı KHK’lar ile haklarında somut ve hukuki hiçbir delil olmayan 9’u kentimizde yaşayan, 1542’si üyemiz, toplam 105 bin kamu emekçisi bir gecede işsiz bırakılmış ve en temel haklarını kullanabilmeleri fiilen engellenmiştir. Ülkenin üzerine karabasan gibi çöken bu hukuksuz uygulamalar nedeniyle ihraç edilen kamu emekçileri aileleriyle birlikte zor koşullara mahkûm edilmiş, çocukları ağır travmalarla karşı karşıya bırakılmış ve bugüne kadar 37 kişi intihara sürüklenmiştir. Sendikamız bu sürecin başından itibaren üyeleriyle dayanışma içerisinde olmuş, örgütlediği çeşitli eylem ve etkinliklerle yaşanan hukuksuzluklara karşı gerek ulusal gerekse uluslararası alanda emekçilerin taleplerini gür sesle dile getirmiştir. KHK ile haksız ve hukuksuz biçimde ihraç edilen üyelerimiz Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ise Ankara’nın göbeğinde “işimi geri istiyorum” talebiyle süresiz açlık grevine başlamış ve eylemlerinde kritik bir döneme, 65. güne girmişlerdir. Bilindiği üzere Türkiye siyasi tarihinin en karanlık sayfalarının hızla doldurulduğu dönemlerde dahi temel yaklaşımımız “yaşamak ve yaşatmak istiyoruz” olmuştur. Bu nedenledir ki örgütlü gücümüz tüm sinir uçlarına kadar üyelerimiz Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın sağlıklarından ve yaşamlarından endişe etmiş ve etmeye de devam etmektedir” dedi.  

 
“Eğitim Sen olarak talebimiz açık ve nettir!” 
Konuşmasının devamında tüm eğitim ve bilim emekçilerinin haklarının takipçisi olacaklarını ifade eden Savaş; “Hükümet, üyelerimiz Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın sağlıklı biçimde yaşamlarına devam edebilmeleri için acilen harekete geçmeli, üyelerimizin taleplerini karşılamalı, haksız ve hukuksuz ihraç edilen tüm emekçileri görevlerine iade etmelidir.Aksi halde gelişebilecek tüm olumsuzluklardan hukuk dışılığı ve keyfiyeti OHAL/KHK’lar yoluyla bir yönetim biçimi olarak hayata geçiren, “yaşamı ve yaşatmayı” değil kendi siyasal amaçlarını öncelleyen AKP iktidarı sorumlu olacaktır. Belirtmeliyiz ki Eğitim Sen, kötü ve sağlıksız koşullarda çalışan, hakları gasp edilen, ihraç edilen, açığa alınan, sürgünlere ve soruşturmalara maruz kalan tüm eğitim emekçilerinin yanında olacaktır.  İktidarın hukuksuz uygulamaları sonucunda zorla öğrencilerinden koparılan bütün Nuriye ve Semihlerin, tüm eğitim ve bilim emekçilerinin haklarının takipçisi olmayı sürdüreceğiz. Faşizme ve karanlığa asla teslim olmayacağız. Nuriye ve Semih in sözlerini burada da tekrar ediyoruz; "Emek ve onur mücadelemizde yanımızda olun! Bu mücadele sonuçlandığında, zaferimiz emeğin ve onurun düşmanlarına karşı tüm emekçilerin zaferi olacak. Sesimize ses olun. Gelin, zaferi ilmek ilmek, hep beraber örelim." Tüm eğitim ve bilim emekçilerini halkımızı, işimiz, mesleğimiz, iş güvencemiz ve geleceğimiz için dayanışmaya ve birlikte mücadeleye davet ediyoruz. Eğitim Sen olarak, yaşamları kritik bir aşamada olan üyelerimiz Nuriye Gülmen, Semih Özakça ve tüm kamu emekçileri işlerine iade edilinceye kadar mücadeleye devam edeceğiz” diye konuştu.
 
“Bizim zihinlerimiz kararmadıkça geleceğimizde kararmayacak”
Cumhuriyet Halk Partisi Çanakkale İl Başkan Yardımcısı Av. Güneş Pehlivan, Türkiye’nin içinde bulunduğu OHAL süreci ilgili olarak, “KHK’larla yargısız bir şekilde işten çıkarmalarla mağdur olanların sesi oldu Nuriye ve Semih. Ve onlar 194 gün boyunca adalet bekleyerek Yüksel meydanında destekçileriyle birlikte bir araya geldiler. Türkiye’nin gözü önünde oldular. 194 gün boyunca zaten o meydanda bekleyen insanlar, açlık grevinin 76 günde evlerine bir gece yarısı baskınıyla, kapıları kırılarak sözüm ona yakalandılar. Davet edilerek çağrılarak ifadeleri alınmadı. Son olarak bu insanlar tutuklanmamaları halinde adalete zarar verecekleri gerekçesiyle tutuklandılar.  Ben bu süreçlerin hukuksuzluğu ile ilgili artık şu örneği vermeyi doğru buluyorum. Herhangi bir hukuk fakültesi öğrencisi soru kâğıdına cevap olarak bugün yapılanları yazsa bu dersten geçemez. Ama biz yetkin kurumlarca bu bahsettiğim şekilde hukuksuz işlemlere maruz bırakılıyoruz. Dolayısıyla şu anda hukuka mahzar değiliz. Ama biliyorum ki halkların bir emek mücadelesi, adalet mücadelesi ve özgürlük mücadelesi önünde hiçbir şekilde durulamaz. Bizim zihinlerimiz kararmadıkça geleceğimizde kararmayacak. Umuyorum ki yapılan hukuksuzluklardan biran önce geri dönülsün. Daha acı geri dönülemez zararlar yaşanmadan Nuriye ve Semih ölüme bırakılmadan serbest bırakılsınlar. Onların beklediği sadece adalet. Haklarında adalete uygun işlem yapılsın ve işlerine geri dönsünler. Nuriye ve Semih yalnız değil, bu OHAL süreci milli güvenlik için değil AKP’ye karşı muhalefeti engellemek için yürütülen bir süreç. Adıyaman’da semah dönmeyi yasakladılar, Ankara’da türküleri susturdular, Kadıköy’de şiiri ve tiyatroyu engellediler. Bir halkın demokrasi istenci bu şekilde yok edilemez. Biz mücadeleye devam edeceğiz” dedi.
 
“Hepimiz birer insanız, bunu yaşasınlar isteyemeyiz” 
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi öğrencisi İlayda Karagül ise, bir öğrenci olarak eğitimcilerin yaşadığı durumu şu şekilde değerlendirdi; “Ben Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde sosyoloji okuyorum, aynı zamanda fikir kulüpleri federasyonu üyesiyim. Dersimize giren öğretmenlerin, derslere olabildiğince özgürlükçü ve laik bir şekilde yaklaşmasını istiyoruz. Onlarda böyle düşünüyor ama korkuyorlar doğal olarak. Nuriye ve Semih’te baskıların ve korkuların akabinde işlerinden atıldılar. İnsanlar inançları gereği oruç tutuyorlar, bütün gün aç kalıyorlar. Bu insanlar 80’e yakın gündür açlar. Yani nasıl iftarda oruçlarınızı açıyorsanız ve o açlığı anlıyorsanız, bu insanların açlık grevi sürecinde ne durumda olduğunu da anlamanız gerekiyor. Sadece şekerli su ve tuzlu su ile ayakta kalıyorlar. İstedikleri tek şey insanca yaşam ve işlerini geri alabilmek. Bir duruş sergileyerek bunu yapıyorlar. Siyasetten, ideolojiden, politikadan çok öte bir şekilde insanlık meselesidir bu. Hepimizin eğitim alığı sevdiği öğretmenleri, eşi, dostu var bu insanlar yaşasın bu hale gelsin istemezler. Bu tamamen insanı bir şey. Semih ve Nuriye’nin yanındayız ve onları destekliyoruz” dedi. 
(Şebnem Özer)
Paylaş