Nisan ayında 145 emekçi yaşamını yitirdi

389

 İSİG Meclisi, Nisan ayı iş sağlığı ve güvenliği raporunu yayınladı. Raporda ilk olarak, KHK ile ihraç edilen akademisyenlere değinilerek;  “Nisan ayı raporumuzun başlangıcında kadın ve göçmen işçiler ile ilgili konulara değinmek istiyorduk. Ancak geçen hafta üniversiteden yine birçok akademisyenin uzaklaştırılması üzerine bu durumun işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilişkisine kısaca dikkat çekmek istiyoruz. Pamukkale Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü’nden Prof. Dr. Mehmet Zencir ve Marmara Üniversitesi Çalışma Ekonomisi Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Özgür Müftüoğlu işçi sınıfının yakından tanıdığı iki isim. Yıllarını öğrencilerine, bilime, barış, demokrasi ve işçi hakları mücadelesine adayan hocalarımız 689 sayılı KHK ile üniversiteden ihraç edildiler. Tabi bizim için, İSİG Meclisi olarak da işçi sağlığı ve iş güvenliği mücadelesinde yıllardır omuz omuza yürüdüğümüz arkadaşlarımız olmaları açısından bu durumun özel bir yeri de mevcut. Aylardır raporlarımızda OHAL ve KHK yönetiminin sona ermesi gerektiğini, bunun işçi haklarını gerileten bir süreç olduğunu belirtiyorduk. Bu son adım bu politikaları tamamlayan ve özel olarak işçi sağlığı iş güvenliği mücadelesine dönük de bir adımdır. Burada hedeflenen salt akademisyenler değil tüm toplumdur. Üniversitelerimizin, çalışanlarının ve öğrencilerinin sağlığı bozulmuştur. Üniversitenin ve bilimin, toplum yararına olması ortadan kaldırılmak isteniyor. Kıdem tazminatının fona devri, özel istihdam büroları, varlık fonu gibi emek karşıtı politikalara yanlış diyenlerin sesi kısılmaya çalışılıyor. Kendisine biat eden, her dediğinin doğru kabul edilmesini isteyen bir anlayış empoze ediliyor. Böylece emek sömürüsünün önündeki bir engel daha kaldırılmaya çalışılıyor. Peki, üniversiteyi kapısından kart basılarak içine girilip çıkılan duvarların arası haline getirdiğinizde, insanları işsiz bıraktığınızda bu mücadelenin sesi kısılır mı? Elbette ki hayır. Akademi biat etmez, emek ve demokrasi karşıtı politikaları alkışlamaz. Üniversite dört duvar arası değildir, bilimsel bilginin fabrikalarda işçilerle sokaklarda halkla buluşacağı zeminler bizlerin emekleriyle yine oluşacaktır...” ifadeleri kullanıldı.

 
“OHAL’le başlayan artış devam ediyor”
Nisan ayı verilerinin paylaşıldığı raporda; “6331 Sayılı İSG Yasası çıktıktan sonraki iş cinayetleri şöyle; 2013 yılının ilk dört ayında en az 289 işçi, 2014 yılının ilk dört ayında en az 431 işçi, 2015 yılının ilk dört ayında en az 488 işçi, 2016 yılının ilk dört ayında en az 595 işçi, 2017 yılının ilk dört ayında ise en az 586 işçi yaşamını yitirdi... Geçen yılın Nisan ayına göre bu ay iş cinayetlerinde önemli bir düşüş oldu. Bunun iki temel nedeni var. Birincisi inşaat ve tarım işçisi ölümlerinde ciddi bir azalma mevcut. İkincisi ise 22 Mart’tan itibaren iş cinayeti bilgilerine ulaşmakta karşılaştığımız kısıtlamalar devam ediyor. Diğer yandan Nisan ayında da sanayi işçilerinin ölümünde OHAL’le başlayan oransal artışın devam ettiğinin altını çizmeliyiz… Nisan ayında yaşamını yitiren 145 emekçinin 112’si işçi, memur statüsünde çalışan ücretlilerden; 23’ü çiftçilerden/küçük toprak sahiplerinden ve 10’u esnaflardan olmak üzere 33’ü kendi nam ve hesabına çalışanlardan oluşuyor... Nisan ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle; Tarım, Orman işkolunda 32 işçi; İnşaat, Yol işkolunda 32 işçi; Taşımacılık işkolunda 17 işçi; Ticaret, Büro işkolunda 10 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 9 işçi; Metal işkolunda 8 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 8 işçi; Madencilik işkolunda 7 işçi; Enerji işkolunda 6 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 4 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 4 işçi; Çimento, Cam işkolunda 2 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 2 işçi; Kâğıt işkolunda 1 işçi; Gemi, Tersane işkolunda 1 işçi; ve çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 2 işçi yaşamını yitirdi...” ifadeleri kullanıldı. 
(Şenol Güven)
Paylaş