Nalbant; “Tarım alanları tehdit altında”

Tarımsal Eğitim ve Öğretimin 166. Yıldönümü nedeniyle düzenlenen panele Ziraat Mühendisleri Odası Çanakkale Şube Başkanı Hicri Nalbant’tın açıklamaları damga vurdu. Çevre felaketlerinin gündeme getirildiği panele ÇOMÜ Rektör Vekili Hamit Palabıyık, Ziraat Mühendisleri Odası Çanakkale Şube Başkanı Hicri Nalbant, ÇOMÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Feyzi Uğur, Prof. Dr. İlkay Dellal ve çok sayıda davetli katıldı.

793
Ziraat Mühendisleri Odası Çanakkale Şube Başkanı Hicri Nalbant, Çanakkale’nin büyük bir çevre felaketi ile karşı karşıya olduğunu söyledi. Bu felakete göz yumanları yardım, yataklık yapanları ve işbirlikçilerini şiddetle kınadığını belirten Nalbant; “Türkiye`de tarımsal üretim yetersiz olduğu halde tarım toprakları amaç dışı kullanılmakta, topraklarımız çarpık kentleşmenin yanında ilimizde olduğu gibi madenlerin yanlış yerlere kurulan termik santrallerin, çimento fabrikalarının, taş ocaklarının tehdidi altındadır. Termik santrallerin ve çimento fabrikalarının bacalarından doğaya salınan kül ve zehirli gazların oluşturacağı asit yağmurları tarım alanlarımızı, su kaynaklarımızı kirletecek ve ormanlarımızı yok edecektir. Görüldüğü gibi Çanakkale büyük bir çevre felaketi ile karşı karşıyadır. Bu felakete göz yumanları yardım ve yataklık yapanları, işbirlikçileri şiddetle kınıyoruz” dedi.
 
Özellikle Kazdağları’nda çok uluslu tekeller tarafından sondaj çalışmalarının tamamlandığını ifade eden Nalbant; “İşletme aşamasına geçmek üzere olan altın madenciliği sonucu su kaynaklarımız olan ormanlarımız yok olacak, havamız kirlenecek, sularımız kirletilip yok edilecek, kısacası yöremizde yaşam bitirilecektir. Tarımsal alanlarımızın % 40’ı su beklerken, altın tekellerine kirletip yok etsinler diye milyarlarca ton su tahsis etmek gibi bir lüksümüz olamaz” dedi.
 
 
Çanakkale Ziraat Mühendisleri Odası üyeleri, ÇOMÜ Ziraat Fakültesi Öğretim üyeleri Tarımsal Eğitim ve Öğretimin Başlamasının 166. Yıldönümü nedeniyle Cumhuriyet Meydanı`ndaki Atatürk anıtına çelenk koydu.
 
ÇOMÜ Anafartalar Yerleşkesi Süleyman Demirel Konferans Salonu’nda yapılan panele, ÇOMÜ  Rektör Vekili Hamit Palabıyık, Ziraat Mühendisleri Odası Çanakkale Şube Başkanı Hicri Nalbant, ÇOMÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Feyzi Uğur, Prof. Dr. İlkay Dellal ve çok sayıda davetli katıldı.
 
Panelde konuşma yapan Ziraat Mühendisleri Odası Çanakkale Şube Başkanı Hicri Nalbant; “TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası olarak, AKP hükümetini Somali krizinden ders alarak, Türkiye`yi benzer felaketlere sürükleyebilecek uygulamalardan vazgeçmeye davet ediyoruz” dedi. ÇOMÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Feyzi Uğur; “Açlık, dünyanın çözmek zorunda olduğu temel bir problemdir. Su kaynaklarının kullanımı, kaliteli gıda üretimi, erozyon, kentleşme ve çevre sorunları ve benzeri problemler ziraat mühendislerinin çözüm üreteceği konular olacaktır. Buradan hareketle, ziraat mühendisliğinin gelecekte çok daha itibarlı ve geçerli bir meslek olacağını söylemek mümkün olacaktır” dedi.
 
“Çanakkale, büyük bir çevre felaketi ile karşı karşıyadır”
Ziraat Mühendisleri Odası Çanakkale Şube Başkanı Hicri Nalbant, Türk tarımına baktığımızda;”1984 yılından başlayan özelleştirmeler ile tarıma destek veren ne kadar kurum var ise, hemen hemen tamamının arsa fiyatının altındaki bedeller karşılığı özelleştirildiği, şimdi son kalan Şeker Fabrikalarının aynı şekilde özelleştirilmelerine devam edildiği, sıranın Çaykur’a geldiği anlaşılmaktadır. Özelleştirmeler sonucu tarımsal üretim düşmüş ve tarım hızla artan nüfusu besleyebilme kapasitesini önemli ölçüde yitirmiştir” dedi.
 
Nalbant, şunları söyledi; “Türkiye`de tarımsal üretim yetersiz olduğu halde tarım toprakları amaç dışı kullanılmakta, topraklarımız çarpık kentleşmenin yanında ilimizde olduğu gibi madenlerin yanlış yerlere kurulan termik santrallerin, çimento fabrikalarının, taş ocaklarının tehdidi altındadır. Özellikle Kazdağları’nda çok uluslu tekeller tarafından sondaj çalışmaları tamamlanıp. işletme aşamasına geçmek üzere olan altın madenciliği sonucu su kaynaklarımız olan ormanlarımız yok olacak, havamız kirlenecek, sularımız kirletilip yok edilecek, kısacası yöremizde yaşam bitirilecektir. Tarımsal alanlarımızın% 40’ı su beklerken, altın tekellerine kirletip yok etsinler diye milyarlarca ton su tahsis etmek gibi bir lüksümüz olamaz. İlimize yanlış yerlere 8 bin megavata varan termik santral ve çimento fabrikaları kurulmaktadır. Termik santrallerin ve çimento fabrikalarının bacalarından doğaya salınan kül ve zehirli gazların oluşturacağı asit yağmurları tarım alanlarımızı, su kaynaklarımızı kirletecek ve ormanlarımızı yok edecektir.
 
Görüldüğü gibi Çanakkale büyük bir çevre felaketi ile karşı karşıyadır. Bu felakete göz yumanları yardım ve yataklık yapanları, işbirlikçileri şiddetle kınıyoruz. Özellikle ilimizi de yakından ilgilendiren 6 bin yıldır insanlığın hizmetinde olan barışın, bereketin ve sağlığın simgesi olarak bilinen kutsal ağaç zeytin tehdit altındadır. Şimdi altın tekellerinin, termik santrallerin, çimento sanayicilerinin hedefinde zeytinlikler vardır. Bu güne kadar zeytine yapılan 4 saldırı, odamızın başında olduğu sivil toplum örgütlerinin mücadelesi sonucu önlenmiştir. 5. saldırı için hazırlık yapıldığını biliyoruz. Bundan önce olduğu gibi, bundan sonrada gereğini yapmak ve saldırıları püskürtmek boynumuzun borcudur.
 
Bir değişim sürecine girmiş, hükümet "çıraklıktan kalfalığa, kalfalıktan ustalığa" geçerken Türkiye`de ekonomiden siyasete toplumsal yaşamdan kamu yönetimine yeniden yapılandırma politikaları ile, hayatın tüm alanları emperyalizmin yeni döneminin gereklerine göre şekillendirilmiştir. Siyasi iktidara bu da yetmemiş, genel seçimlere 2 ay kala, meclisi devre dışı bırakan hükümete 6 ay süreyle kanun hükmünde kararname (KHK) çıkarma yetkisi veren yasa, TBMM’nin 6 Nisan 2011 tarihli oturumunda kabul edilmiştir. Söz konusu yetki kanunu ile AKP 6 aylık dönemde 35 adet kanun hükmünde kararname çıkararak, bakanlıklar kurdu, kapattı, birleştirdi, ayırdı. Kamu yönetimi baştan aşağıya yeniden şekillendirilirken, meslek alanlarımız, mesleğimiz ve örgütümüz üzerine planlanan değişikliklere ilişkin yasal zeminin oluşturulmasının da ilk adımları atıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü`ne "Mimarlık ve Mühendislik Meslek Kuruluşlarına İlişkin Mevzuatı hazırlamak ve bunları denetlemek" görevinin verilmiş olması, meslek odaları ile bu bakanlık arasında hiyerarşik bir ilişki yaratarak, kamu yararına verilen mücadelenin zayıflatılmak istenmesi anlamına gelmektedir.”
 
“Ziraat mühendisliği gelecekte itibarlı bir meslek olacaktır”
Tarımsal Eğitim ve Öğretime Başlanılmasının 166. Yılı kutlama programında bir konuşma yapan ÇOMÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Feyzi Uğur; “Ülkemizde tarımsal potansiyel anlamında bir sorun olmadığı, buna karşın mevcut potansiyelin hayvansal ve bitkisel ürün üretimi ve bunların verimliği anlamında yeterince ortaya konulamadığı, buna karşın ülkemizin Ziraat Fakültelerinden mezun mühendislerinin bu eksikleri gidermede insan ve çevre sağlığını da dikkate alarak yeterli donanıma sahip oldukları, yeterli, gerekli ve sürdürebilir uygun projeler ve ilgili tüm kurumların karşılıklı uyumlu çalışmaları ve devletimizin destekleriyle toplumumuzun tarımdan tüm beklentilerinin karşılanabileceği rahatlıkla söylenebilir. Dünyamızı tehdit eden bazı temel sorunların varlığı farklı ortamlarda dile getirilmektedir. Örneğin, açlık, dünyanın çözmek zorunda olduğu temel bir problemdir. Su kaynaklarının kullanımı, kaliteli gıda üretimi, erozyon, kentleşme ve çevre sorunları ve benzeri problemler ziraat mühendislerinin çözüm üreteceği konular olacaktır. Buradan hareketle, ziraat mühendisliğinin gelecekte çok daha itibarlı ve geçerli bir meslek olacağını söylemek mümkün olacaktır” dedi.
Paylaş