Müsilajla mücadele için düğmeye basıldı

292
Denizleri kaplayan müsilaj tehdidi devam ediyor. Alışılmadık miktarda artış gösteren müsilaj veya diğer adıyla deniz salyası Marmara`dan başlayıp Ege ve Karadeniz`i de tehdit eden büyük bir soruna dönüşmüş durumda. Uzmanlar müsilaj oluşumunun en büyük sebepleri arasında sanayi atıkları ve evsel atıkların boşaltımını gösterirken, müsilajın deniz suyuna giren ışığı azalttığı, fotosentezin engellenerek dip canlılarının ölmesi olasılığını getirdiği ve biyolojik çeşitlilikte azalmaya yol açtığı belirtiliyor. Ekoloji Birliği tarafından denizleri tehdit etmeye devam eden müsilajla ilgili açıklama yapıldı. Müsilajın normal bir doğa olayı olmadığı belirtilen açıklamada; "Yaklaşık iki aydır Marmara Denizi`nin birçok noktasında, kıyısında ve gün geçtikçe tüm illerinde karşımıza çıkan bir kirlilik ile karşı karşıyayız. "Fitoplankton, alg patlaması, müsilaj" ya da yerlilerin dili ile "deniz salyası" denilen, denizin üzerini örtü gibi kaplayan altını ise ağ misali saran, kurutan ve öldüren bu tabaka bir doğa olayı değildir, doğal da değildir. Marmara`da yıllarca hiç düşünülmeden yağmalanan bir ekosistemin öfkesidir... Kapitalist sistemin doğal varlıkları yağmalayarak meydana getirdiği ekolojik yıkımın bir sonucudur" denildi. 
 
"Zamanında alınmayan önlemler denizleri öldürüyor"
Zamanında alınmayan önlemlerin denizlerin ölmesine yol açtığı ifade edilen açıklamada; "Marmara, bu ülkenin tek iç denizidir. Doğal kaynakların yok ederek ve kirletilerek inşa edilen sömürü düzeni nedeniyle ölü bir tuzlu su yatağına dönüşmüştür. Marmara Denizi, gerekli arıtmalar yapılmadan deşarj edilen evsel ve endüstriyel atıksular, derin deniz deşarjları, büyüklü küçüklü binlerce sanayi tesisinin boşalttıkları zehirli sular, gemilerden kaynaklanan balast ve sintine suları, dip taramaları, kıyı kumullarının yok edilmesi ve daha birçok kirlilik yükü ile katledilmiştir. Sayısız türün ve milyonlarca çeşitliliğin ev sahibi olan Marmara`da artık biyoçeşitlilik yok edilmiş ve tür sayısı iyice azalmış, kirliliğe dayanıklı bazı türler istila etmeye başlamıştır. Sonucu da müsilaj gibi olaylardır. Bilimsel yaklaşım ve politikadan uzak kurumlar yıllardır yapılan uyarılara ve gerçekliklere kulaklarını tıkayarak, sorunları görmezden gelerek ve zamanında çözüm üretmeyerek Marmara`nın ölümüne neden olmuşlardır. Aynı kurumlar konuyu odağının saptırmaya devam etmekte ve sorumluluktan kaçmaktadırlar" denildi. 
 
"Öldürdüğünüz canlar hesap soracak, denizlerin öfkesi sizi boğacaktır"
Açıklamada; "Müsilaj sonuçtur; neoliberal politikalar ile sermayeye peşkeş çekilen bir denizin hikayesidir. Ancak bu hikaye böyle bitmeyecektir. Yaşam savunucuları olarak öfkeliyiz. Marmara Denizi`nin isyanı olmak zorundayız. Türkiye Büyük Millet Meclisi`nde müsilaj sorunu araştırılması konusunda önerge veren vekillere "hayır" yanıtını verenleri unutmayacağız. Bu sömürü ve yağma düzenin sürdürülemeyeceğini söyledik / söylüyoruz, görmekten kaçtığınız tüm sorunların takipçisi olmaktan geri adım atmayacağız. Öldürdüğünüz canlar hesap soracak, denizlerin öfkesi sizi boğacaktır... Marmara Denizi`nde yaşanan ekolojik sorunla ilgili / sorumlu tüm yetkililer derhal hesap vermeli, sürecin iyileştirilmesi ve gerekli önlemlerin yerine getirilmesi için tüm ilgili kurumlar bir araya gelmeli, bilimsel çözüm önerileri dikkate alınarak yol haritaları belirlenmeli ve vakit geçirmeksizin uygulanmalıdır" ifadelerine yer verildi.
(Eren Aşnaz)
Paylaş