ZMO Çanakkale Şube Başkanı Hicri Nalbant mera otlatma katkı payları ile ilgili açıklama yaptı. Meralar, yaylak ve kışlaklar 4342 Mera Kanunu’na tabi alanlar olduğunu belirten Nalbant, çiftçilerden bu alanlar için pay alındığını ifade etti. Çiftçilikte tek kazancın artık küçükbaş hayvancılık olduğunu ifade eden Nalbant bu sebeple mera alanlarının çok önemli olduğunu söyledi. 1940’lı yıllarda mera sahamız 44.2 Milyon Hektar olan mera alanlarının günümüzde 11.2 Milyon Hektara kadar düştüğünü ifade eden Nalbant, 4342 sayılı mera kanununa göre tespit edilen mera alanlarının enerji sektörüne, madenlere, sanayi tesislerine tahsis edildiğini, meraların kirli sanayilere arsa olarak düşünen zihniyetin yok ettiğini söyledi. Etten ve sütten alına mera kesintisinin 2014 Ocak ayında Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kaldırıldığını ifade eden Nalbant; “Yapılması gereken meraları amacı dışında kullanılmasını durdurmak, onun için bir kararname ile meralardan alınan otlatma paylarının acilen coronavirüs salgını nedeni ile kaldırılmasını öneriyoruz. Zor koşullarda hayvancılığı sürdürmeye çalışan çiftçilerden meralardan alınan otlatma paylarının kaldırılması çok büyük önem arz ediyor” dedi.
“Hayvancılık sektörünün büyük bölümü artık zarar eder hale gelmiş durumda”
Nalbant açıklamasında; “Meralar, yaylak ve kışlaklar 4342 Mera Kanunu’na tabi alanlar. Yasa gereği bu alanlar için çiftçilerden otlatma payı diye bir pay alınıyor. Belki bunun uygulaması çok yapılmıyor. Çanakkale’de de kırsal alana gittiğinizde yani sulu tarımın yapılmadığı alanlarda buğday arpa ekilip biçilmediğini görebiliyorsunuz. Çünkü yapılan masraflar alınan ürünü karşılamıyor, yani maliyet yüksek. Buralara hayvancılık da dar boğaza girmiş durumda. Tek kazanç sağlayanlar merada küçükbaş hayvancılık yapanlar. Bunun dışındaki hayvancılık sektörünün büyük bölümü artık zarar eder hale gelmiş durumda. Bu nedenle meralar çok önemli” dedi.
“44.32 Milyon Mera alanı bugün 11.2 Milyon”
Mera alanlarının her geçen yıl düştüğünü belirten Nalbant; “Mesela 1940’lı yıllarda mera sahamız 44.2 Milyon Hektarmış. 2001 yılında bu alanlar 14. 6 Milyon Hektara düşmüş. O yıldan bu yana, mera alanlarımız 11.2 Milyon Hektara düşmüş. Meralara bağlı olarak hayvan sayılarımızda azalmış. Hayvancılık meralara bağlı olarak sektörel anlamda zor girmiş. Türkiye et ithal eden bir ülke konumuna gelmiş hatta biliyorsunuz etin yanında samanda ithal ediyoruz. ‘Paramız var ki ithal ediyoruz’ denildi, bu virüs döneminde birçok ülke ihracatlarını sınırlayınca örneğin Rusya salgın krizinin başlaması ile yurt dışına buğday satışını durdurdu. Bu ne demek? ‘Paranız olsa da ne buğday nede saman alabilirsiniz demek.’ Gelinene noktada eti, dışarıdan alıyoruz, yemlerin ham maddelerini büyük ölçüde dışarıdan alıyoruz, samanı bile dışarıdan almaya başladık. Bu açıdan baktığınızda meralar çok önemli. Korunması gereken alanlarımız. Buna rağmen 4342 sayılı mera kanununa göre Türkiye’deki bütün meralar tespit edilmiş, sınırlandırılmış kayıt altına alınmış. Ancak kanunda o günden bu güne çok sayıda değişiklikler yapılmış, meralar başka alanlara tahsis edilmeye başlanmış, bu nedenle 1998’den bugüne kadar 250-300 bin hektar mera alanı örneğin enerji sektörüne, madenlere, sanayi tesislerine tahsis edilmiş. Meraları hayvancılığı besleyen olmazsa olmamızı, doğal yaşam alanlarımız olarak görmeyip, kirli sanayilere arsa olarak düşünen zihniyet yok etmiş” dedi.
“Yapılması gereken meraların kullanım amacı dışında kullanılmasını durdurmak”
Nalbant; “Meralar uzun süreli olarak birde kiraya verilmeye başlanmış. Bunun için etten ve sütten alınan mera kesintisi 2014 Ocak ayında Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kaldırılmış. Yapılması gereken meraları amacı dışında kullanılmasını durdurmak, kesinlikle başka amaçlarla mera tahsisine izin vermemek. Yine vatandaşların ödemesi gereken otlatma paylarını da kaldırmak. Onun için bir kararname ile meralardan alınan otlatma paylarının acilen coronavirüs salgını nedeni ile kaldırılmasını öneriyoruz. Zor koşullarda hayvancılığı sürdürmeye çalışan çiftçilerden meralardan alınan otlatma paylarının kaldırılması çok büyük önem arz ediyor” dedi.
(Eren Aşnaz)