Çeşitli makamlardaki görevliler bazen, kendilerine sunulan imkân ve yetkileri doğru bir şekilde kullanmamaktadırlar.
Dünkü haberimizde de görüldüğü gibi makam araçlarının amaçları dışında kullanımı buna örnektir.
Bu olayda; ne olmuş yani, çocuklarını okula makam aracı ile göndermişlerse, diyenler çıkabilir.
Bu anlayış kraldan çok kralcı, bir o kadar da yanlışlar ile uzlaşmacı bir yaklaşımdır.
Sonuçta bu konu, öyle geçiştirilecek bir konu değildir.
Fakat ülkemizin kendi gerçeklerine bağlı olarak olay, hiçbir şey yaşanmamışçasına kapatılır gider ise de; hiç şaşırmamak gerekir.
Alıştık artık.
Ülkemiz çifte standart cenneti.
Bazıları için suç olan şeyler, bazıları içinse yaşanmamışçasına üstü örtülebiliyor.
Neyse konumuz şimdilik bu değil...
Bu olumsuzluğun bilinç olarak vardığı noktadaki yansımaları esas olarak tedirgin edici.
Bürokrasinin üst düzeyindeki temsilcilerinin yaklaşımı bu şekilde olunca insan ister istemez bir güven bunalımı yaşıyor.
Böylesi bir konuda hassasiyet göstermeyen o yöneticiler, acaba sorumlulukları kapsamındaki son derece önemli işler için ne denli duyarlı davranabiliyorlar?
İşte bütün mesele bu.
Böyle düşündükçe vatandaş, toplumsal ilişkilerin ahengi farklılaşıyor.
Bu da toplumsal olarak önemli bir erozyonun yaşanmasına neden oluyor.
Bakalım bu haberimiz karşısında yetkililer nasıl bir tavır içersinde olacaklar.
***
Memura, emekçiye gelince kriz olur diyen anlayış; kendi sisteminin böylesi olumsuzluklarını görmezden geldikçe daha çok 23 Mayıs grevlerini yaşayacağız.
23 Mayıs grevi; geldiğimiz noktada hükümetin ekonomi politikalarının, çalışanlar açısından iflasının en temel göstergesidir.
3+3 teklifini getirir iken yüzleri kızarmayan yetkililer, büyük bir pişkinlik ile tekliflerini 3.5+3.5 olarak revize ettiler.
Zaten Başbakanımız da çok açık bir şekilde çalışanların ekonomik durumlarının iyileştirilmesinin kriz nedeni olduğunu açıklamamış mıydı?
Sürdürülen ekonomi politikalarının kimin çıkarına olduğu artık kesinlik kazanmıştır.
Zam teklifi ile bu ortaya çıktığı gibi, ekonomi politikalarının tüm detaylarında bu gerçeği görmek mümkün.
Böylesi bir durumda emekçilerin mücadele ederek oluşturacakları kazanımlar dışında başka bir alternatifinin olmadığı kesin hatları ile ortaya çıkmış iken; 23 Mayıs grevinin kitlesel bir katılım ile güçlü bir şekilde hayata geçirilmesi emekçilerin geleceğinin kaderini belirleyecektir.
Bundan dolayı 23 Mayıs grevi önemsenmeli ve başarıya ulaşması için emekleri ile geçinen tüm kesimlerin gerekli duyarlığı göstermesi gerekmektedir.
23 Mayıs grevinde bir gerçek ile daha yüzleşeceğiz.
Kamu emekçilerinin yaşam koşullarını hiçe sayan ekonomi politikalar herkes tarafından çok net bir şekilde anlaşılır iken, Memur –Sen’e bağlı sendika yöneticileri bu grevin dışında kalarak kamu emekçilerinin çıkarlarını hangi düzeyde savundukları ortaya çıkacaktır.
Kamu emekçileri böylece gerçek dostlarının kim olduğunu bizzat yaşarak görme imkânına sahip olacaklar.
Bugün emekçilerin her türlü haklarının ayaklar altına alınmaya çalışıldığı ekonomi politikaların bu temelde belirlendiği koşullarda işçi sınıfı ve kamu çalışanları, emeği ile geçinen toplumun geniş kesimlerinin birlikte mücadele etmesinden başka bir alternatif kalmamıştır.
23 Mayıs grevi bunun için; bu dayanışmanın da sergileneceği bir genel grev olarak örülmelidir.
Sonuçta tüm emekçiler daha iyi yaşam koşulları için güçlerini birleştirerek 23 Mayıs’ı bir genel greve dönüştürerek; geleceklerine sahip çıkmalıdır.