"Madenciye verecek suyumuz yok!"

421
Cengiz Holding`in Bayramiç ve Çan köylerini tehdit eden "Halilağa Bakır Ocağı Kapasite Artışı, Cevher Zenginleştirme Tesisi ve Atık Depolama Tesisi" projesi karşı açılan üç ayrı davanın duruşması Çanakkale 1. İdare Mahkemesi`nde görüldü. Davayı Çanakkale Belediye Başkan Yardımcısı İrfan Mutluay, Çanakkale Belediyesi CHP Grubu Başkanvekili Avukat Erdal Gezen, Çanakkale Kent Konseyi Başkanı Avukat Ali Aydın Çalıdağ, Çanakkale Barosu Başkanı Avukat Hande Keskin, Tabip Odası Başkanı Ayşe Güneş, İnsan Hakları Derneği Çanakkale Şubesi yetkilileri, Bayramiç ve Çan`dan gelen yöre halkı ile davanın avukatları ve çevre örgütleri izledi. 
 
İki ayrı yürütmeyi durdurma kararı çıkmıştı 
Proje ile ilgili üç ayrı dava açıldı. Yörede yaşayan 81 yurttaş ile Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Çanakkale Tabip Odası, İnsan Hakları Derneği Çanakkale Şubesi, Ayvalık Tabiat Derneği, Ege ve Marmara Çevreci Belediyeler Birliği, Gülpınar Sürdürülebilir Yaşam Derneği tarafından açılan dava, Tema Vakfı ve Çan Çevre Derneği tarafından açılan dava ve Çevre Mühendisleri Odası ve Ziraat Mühendisleri Odası tarafından açılan davaların duruşmaları yapıldı. Davalarla ilgili Haziran ayında ve Ekim ayında iki ayrı yürütmeyi durdurma kararı verilmişti. Cengiz Holding ise bu süreçte, yürütmeyi durdurma kararına neden olan konularla ilgili ÇED Raporunda revizyon yaparak Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı`na yeniden başvurdu ve söz konusu proje için 13 Ekim 2022 tarihinde yeniden İnceleme Değerlendirme Komisyonu toplantısı yapıldı. 
 
"Kümülatif etki değerlendirmesi yok!"
Çanakkale Adliyesi önünde Kazdağları Ekoloji Platformu adına açıklama yapan Bayramiç`in Osmaniye Köyünde yaşayan Ayşe Bor, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının, bir şirketin kazancı için feda edilemeyeceğini dile getirdi. Kazdağları`nın yüzde 79`nun maden ruhsatı ile çevrelendiğini hatırlatan Bor, "Kazdağları`nın korunması, gelecek kuşaklara, çocuklarımıza ve bu topraklarda yaşam hakkı olan tüm canlılara borcumuzdur. Şirketin ÇED Raporunda, bölgede yer alan sayısı metalik madencilik projelerinin sebep olacağı kümülatif etkilere değinilmemiştir" dedi. 
 
"Halkın su kaynaklarına, içme sularına el konulacak!"
ÇED Raporu içinde maden için su alması planlanan Hacıbekirler 1 ve 2 Göletlerinin projelerine ve çevre etkilerine yer verilmediğini de ifade eden Bor, tarım ve hayvancılıkla geçinen yöre halkının son yıllarda yaşadığı su sıkıntısına da dikkat çekerek, "Köylerin içme suyu kaynakları proje alanında kalmaktadır. Ayrıca, söz konusu göletlerin bölgenin tarım arazileri için kullanılması gerekmekte iken Cengiz Holding tarafından el konulmak istenmektedir. Söz konusu göletler için su temin etmek amacıyla Kocabaş Çayı`ndan derivasyon kanalı ile su alınmasının planlandığı bilinmektedir. Kocabaş Çayı nesli tehlike altındaki su samurlarının yaşam alanı ve 55 köyün de su kaynağıdır. Halihazırda Odaş Çan 2 Termik Santrali de pompa kurarak Kocabaş Çayı`ndan suyu çekmektedir. Çekilen suyun miktarı çok fazladır ve yöre halkına su kalmamaktadır" dedi. 
 
"Madenciye verecek suyumuz yok"
Hacıbekirler Köyü`nde yaşayan Gülferit Güven isimle kadın ise, yöre halkının madenciye verecek suyu olmadığını vurgulayarak, "Biz maden istemiyoruz" dedi. Güven, "Bizim köyümüzün taşı, toprağı zaten altın. Altın istemiyoruz. Bizim yaşama alanımızı yok etmesinler. Biz hayvancılık yapıyoruz. Hayvanlarımızı yaylıyor. Tertemiz sütlerini döküyoruz. Madencilik istemiyoruz. Bu topraklar kolay kazanılmadı. Yüz yıldır yaşadığımız toprakları gelip birisi yok etmek istiyor. Yok böyle bir dünya. Bir karış toprak için ne kadar canlar döküldü. Topraklarımızı atalarımız nasıl bize bıraktı, biz de torunlarımıza bırakmak istiyoruz. Bizim topraklarımıza ellemesinler. Havamıza, suyumuza dokunmasınlar" dedi.
(Seçkin Sağlam-Damla Yeltekin) 
Paylaş