İçişleri Bakanlığının 29 Nisan- 17 Mayıs tarihleri arasında tam kapanma tedbirleri genelgesi gereği sokağa çıkma kısıtlamasında alkol yasağının getirilmesi tekel büfe sahipleri başta olmak üzere yasağın halk sağlığı ile ilgili olmadığı, hak ve özgürlükleri kısıtladığı gerekçesi ile tepkilere neden olmuştu. Yasak, Çanakkale Valiliği İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu tarafından alınana karar doğrultusunda uygulanmaya başlarken, Çanakkale Esenler`de hizmet veren Diren Büfe isimli bayi işletmecisi Deniz Öztürk tarafından Çanakkale Valiliği`ne yürütmenin durdurulması ve kararın iptali talebi ile dava açıldı. Öztürk yaptığı açıklamada; "Laik bir ülkede yaşamak istiyorsak hep birlikte bu hukuksuzluğa dur demek zorundayız" dedi.
"Halk sağlığını etkileyecek tıbbi veri bulunmamakta"
Öztürk tarafından, Çanakkale Valiliği İl Umumi Hıfzıssıhha Kurul`unun 30.04.2021 tarihli 4/L Karar no`lu kararının öncelikle yürütmesinin durdurulması ve iptaline karar verilmesi talebi ile açılan davada gerekçesinde; alkollü içeceklerin tüketilmesi ile Covid-19 virüsünün bulaşması veya yayılması arasında herhangi bir bağlantı kurulabilecek ve bu hastalığın sebebi sayılabilecek tıbbi bir veri ve bilimsel bir tespitin olmadığı vurgusu yapıldı.
"Genelgede, alkol satışı yapılamayacağına dair hüküm bulunmamakta"
Öztürk, kapanma döneminde belirlenen gün ve saatlerde işletmelerin açık kalacağı belirtilen kapanma döneminde, `alkol satışını yapamayacağı` hususunun belirtilmediğini ifade ederek, genelgede alkollü içeceklerin satışının yasak olduğuna dair bir kayıt ve hüküm olmadığını belirtti. Öztürk, gerekçede; "Adı geçen yasak fiili bir zorlamanın sonucu olarak uygulanmaya çalışılmaktadır. Dolayısıyla Çanakkale İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu kararı da dayanaksızdır" ifadelerine yer verdi.
"Karar, kişi özel yaşam ve kişisel tercihlerine müdahale..."
Kurul Kararı`nın Uluslararası Sözleşmelere, Anayasaya, Kanunlara aykırı olduğunu vurgulayan Öztürk, davaya konu genelgeyle getirilen içki satış yasağının yurttaşların özel yaşamına ve kişisel tercihlerine müdahale etmek olduğunu belirtti. İçki satış yasağının temel haklar arasında sayılmış özel hayata müdahale etmenin bir aracı olarak uygulandığı belirten Öztürk, dava gerekçesinde; "Anayasa`nın Madde 20`inci maddesine göre `herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz..." ifadelerine yer verildiğini belirtti.
"Yürütmesinin durdurulması ve kararın iptalini talep ederiz"
Gerekçede; "Çanakkale Valiliğinin İl Umumi Hıfzıssıhha Kurul`unun 30.04.2021 tarihli 4/L Karar No`lu kararının "tam kapanma döneminde tekel büfelerinin kapalı olmasına, market, bakkal, büfe gibi yerlerde alkol ürünün satılmamasına" seklindeki 5 No`lu maddesinin davalı idarenin savunması alınmadan ivedilikle yürütmesinin durdurulmasına ve iptaline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ederiz" denildi.
"Hukuksuzluğa dur demek zorundayız"
Öztürk yaptığı açıklamada, "Pandemi önlemi diye önümüze getirdikleri şey antidemokratik, laiklik karşıtı bir karardır. Vatandaşlarımızın yasam şekillerine doğrudan müdahaledir. Hepimiz konumlandığımız yerden mücadele etmeliyiz. Laik bir ülkede yaşamak istiyorsak hep birlikte bu hukuksuzluğa dur demek zorundayız. Diktatörler gider halk kalır bu memlekette. Laikliğe karşı gelen her müdahalede en ön saflardayız" dedi.
(Eren Aşnaz)