Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi`nde Şubat ayında yapılacak rektörlük seçimleri öncesi adaylar da ortaya çıkmaya başlıyor. İlk olarak adaylığını açıklayan İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi`nden Prof. Dr. Hamit Er, mevcut ÇOMÜ yönetimini eleştirirken, AKP hükümetinin hedefleri olan 2023 ve 2071`e de vurgu yaptı. “Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinin saygın mensupları ve saygıdeğer Çanakkaleliler! Şubat 2015’te yapılacak Rektörlük seçimlerinde Rektör adayı olduğumu sizlerle paylaşmak istiyorum” diyen Er, “1999-2013 yılları arasında 13 yıl boyunca hizmet etme şerefine nail olduğum Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinden, kamuoyunun da yakından bildiği malum sebeplerden dolayı ayrıldım ve İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde göreve başladım. Ancak, bu süre zarfında Çanakkale ile olan irtibatımı hiç kesmedim. Uzun yıllar hizmet verdiğim üniversitemdeki gelişmeleri yakından takip ettim. Özellikle son iki yılda üniversitede daha da gün yüzüne çıkan olayların, maalesef öğretim elemanlarının ötekileştirilmesine ve motivasyonlarının yitirilmesine neden olduğunu müşahede ettim. Tüm bu olumsuz gelişmeler; bilimsel olarak adından söz ettirmesi gereken üniversitemizin maalesef hep kısır çekişmelerin yaşandığı ve belli grubun dışındakilerin ötekileştirildiği, hatta itibarsızlaştırıldığı bir üniversite olarak anılmaya başlanması ile sonuçlanmıştır. Bu, kabul edilmesi de mümkün olmayan bir durumdur. 2011 yılındaki seçimlerde ortaya atılan `ÇOMÜ`yü Cambridge yapma` iddiasının böyle sonuçlanması üniversitemiz için oldukça üzüntü verici olmuştur. Bunun yanında her dönemde kendisine bir yöneticilik bulma yeteneğine sahip olan öğretim elemanları ile de bir yere varılmasının mümkün olamayacağı ve bir zihniyet değişikliği yapmanın zamanının çoktan geldiği ortadadır. Artık ÇOMÜ`de gelişmiş ülkelerde olduğu gibi sağlam bir sistemin kurulması kaçınılmazdır” ifadelerini kullandı.
2023 ve 2071 vurgusu!
Açıklamasında ÇOMÜ`lülere ve Çanakkalelilere de seslenen Er, “Yeni Türkiye`nin temellerinin atılmaya başlandığı bir dönemde, eski Türkiye`nin ayrıştırıcı argümanları ve liyakatten uzak yönetim anlayışı ile üniversitelerimizin ve dolayısıyla da ülkemizin bir yere varması mümkün değildir. Bilim ve irfan yuvaları olan üniversitelerimizin dünyadaki gelişmiş ülke üniversitelerinin standartlarına ulaşabilmeleri, gerek akademik, gerekse de idari atamaların tek ve en önemli kriteri olan ehliyet ve liyakat esasına göre yapılması ve hiçbir şekilde bu kriterden ödün verilmemesi ile mümkündür. Bunun için bizi Yeni Türkiye’nin kısa ve orta vadede 2023, uzun vadede ise 2071 ve daha ileri hedeflerini gerçekleştirilebilecek bir sistemin kurulması ve bu sistemin, kişilere bağlı olarak değişmemesi gerekir. Günümüzde üniversitelerimize ve dolayısıyla da biz bilim insanlarına düşen görev; `Bilim ve teknoloji üretmeyen ve bilgiyi işleyemeyen ülkelerin hep geride kalmaya mahkûm oldukları` gerçeğini olabildiğince iyi özümseyerek, bir yandan bilim ve teknoloji üretme gayretinde olmak, bir yandan da ülke insanlarımızı aydınlatma ve geleceğe hazırlama konusunda lokomotif olmaktır. Bunun için üniversite yöneticilerine oldukça büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Bu bağlamda öğretim elemanlarının teşvik edilmesi ve motivasyonlarının arttırılması önemlidir. Akademisyenlerin özlük hakları konusunda son derece titiz olmak ve hiçbir ayrım yapmadan, atanma günü gelen her akademisyenin kadrolarını tahsis etmek birinci görevimiz olacaktır. Zira atama kuşkusu taşıyan akademisyenlerden yüksek performans beklenmesi hayalcilikten başka bir şey değildir. Diğer önemli bir görev ise herkesi kucaklayan, şeffaf, adil, hesap verebilir, eleştiriye açık, her düşünce ve renkten oluşan bir yönetim modelini oluşturmaktır” dedi.
“Vizyon belgemi hazırladım”
“Özellikle son bir kaç yılda ülkemizde yaşanan ve tasvip edilmeyen bazı olay ve gelişmeler, birlik ve beraberliğimizin zedelenmesine, üniversitemizin ve dolayısıyla da ülkemizin hak ettiği seviyeye ulaşamamasına, enerjimizin boşa harcanmasına, zaman ve prestij kaybedilmesine neden olmuştur” diyen Er, “Doğru ve güzel işlerin ancak ve ancak doğru ve yetkin ekiplerle birlikte başarılabileceğine inanan bir akademisyen olarak; artık kaybedecek bir dakikamızın bile bulunmadığı gerçeğini belirtmek istiyorum. ÇOMÜ`ye uzun yıllar hizmet etmiş bir akademisyen olarak üniversitemizin mevcut problemlerini en ince detayına kadar teşhis etmiş ve kısa – orta - uzun vadede bu problemlere ilişkin gerçekçi çözüm yollarını içeren vizyon belgemi hazırlamış bulunmaktayım. Başta siz saygın meslektaşlarım olmak üzere, Çanakkale halkıyla, siyasetiyle, belediyesiyle, basınıyla, kurum ve kuruluşlarıyla kavgalı olan ÇOMÜ’ye katacağım çok şey olduğunu biliyorum. Yeni Türkiye - Yeni ÇOMÜ anlayışıyla hizmet etmek için üniversitemize Rektör adayı oluyorum. Bu noktada üniversitemizdeki aşınmaları tamir etmek, kırgınlıkları gidermek, kısır çekişmelerden ve gruplaşmalardan uzak, sadece akademik faaliyetlerimizi yapabileceğimiz ortamları oluşturmak için ellerimizi birlikte taşın altına koymamız gerekmektedir. Çünkü, ancak birlikte başarabiliriz” şeklinde konuştu.