Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını istediği soru önergesinde Kurşunlu Köyü`ne değindi. Kurşunlu Köyü ile ilgili Çanakkale Çevre Platformu`ndan ayrıntılı bilgi alan Tüzel, bu bilgileri Bakan Eroğlu ile paylaşarak bazı soruları yöneltti. Tüzel, “Çanakkale Bayramiç ilçesine bağlı Kurşunlu köyü, tepe yamaçlarına kurulu bir köydür. Bu tepelerden biri; yaklaşık 3000 yıllık tarihi barındıran birinci derece arkeolojik sit alanı ilan edilen antik Skepsis kentinin olduğu tepedir. Skepsis tepesinin bitişiyle başlayan hemen yanındaki ikinci tepe ise Killik tepe mevkidir. Çanakkale Çevre Platformu`nun şahıma verdiği bilgiye göre; şu anda Zafer Madencilik şirketi tarafından Killik tepe mevkiinde feldspat maden ocağı çalışmaları başlatılmıştır. Killik tepesi yaklaşık yüzde 60 eğimi olan ve üzerinde 5 bin adet çam ağacı bulunan bir ormandan müteşekkildir” dedi.
Ehliyetsiz orman işçilerine değindi
“Hali hazırda Bayramiç Orman İşletmesine bağlı Karaköy Orman Şefliği tarafından işaretlenmiş 760 adet ağaç kesilmiştir” diyen Tüzel, “Bunun yanında orman yetkilileri çapı 6 cm’yi geçmeyen ağaçların işaretlenme zorunluluğu olmadığını belirterek yaklaşık 2 bin adet ağacı kesmiştir. Bu kesimler maden şirketine yol açma çalışmaları kapsamında yapılmıştır. Bu kesimler sırasında ismi geçen şeflik tarafından kesim işinde `ehliyetsiz ve sigortasız işçiler` çalıştırılmış olup, bu husus video görüntüleriyle birlikte Bayramiç Cumhuriyet Savcılığına ve Çanakkale SGK Müdürlüğü’ne bildirilmiştir. Maden şirketi belirli bir hektarın altındaki işletmelere ÇED muafiyeti getiren madencilik kanunundan yararlanarak Çanakkale Valiliğinden `ÇED gerekli değildir` belgesi almıştır ve bununla birlikte ruhsatını alarak çalışmalarına başlamıştır” ifadelerini kullandı.
“Heyalan riski artıyor”
Tüzel, bölgede ağaçların kesilmesi ile heyelan riskinin arttığına işaret ederek, “2012 yılında Bayramiç Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tespit davasında; mahkeme tarafından atanan bilirkişi raporlarına göre, `bu alanda yapılacak bir faaliyetin doğal afetleri de beraberinde getireceği muhakkaktır` görüşü bildirilmiştir. Bunun akabinde 2013 yılının Şubat ayında Kurşunlu köyünde heyelan meydana gelmiş, birçok ev hasar görmüştür. Çanakkale AFAD Müdürlüğü ekipleri incelemede bulunmuşlar ve düzenledikleri raporda, `zeminde malzeme alımı sonucu meydana gelmiş heyalan`ı gösterir görseller ve görüşler vardır. Her iki kurumunda belirttiği üzere bu bölge heyelan bölgesi olup, maden çıkartmak için ağaçların da kesilmesiyle heyelan riski arttırılmış olmaktadır” dedi.
Köylerin yok olma riski
Tüzel ayrıca, Bülent Behçet Özüren`e de değindi. Tüzel, “Maden sahasına en fazla 100 metre uzaklıkta köy haneleri ve koyun keçi kışlaları bulunmaktadır. Bu haliyle şu anda köy halkının can ve mal kaybına uğrama riski maden sahasının faaliyete geçmesiyle katlanmıştır. Bunların önüne geçebilmek için köy halkı tarafından birçok eylem tarafından yapılmıştır. Son olarak 12 gün önce maden sahasına sınır özel tapulu bir arazide çadır kampı kurarak köy sakinlerinden Bülent Behçet Özüren açlık grevine başlamış bulunmaktadır. Kurşunlu halkı, köylerinde maden işletmesine izin veren yetkililerin, köyü çevreleyen coğrafi, tarihi, kültürel, jeolojik, sismolojik, ekolojik koşulları görmediğini ve incelemediğini belirtmektedir. ‘ÇED raporu dahi alınmadan maden işletmeciliğine izin verilmesinin köylerinin yok olması riskini getirdiğini ifade etmektedir” ifadelerini kullandı.
İşte Tüzel`in soruları
Tüzel, Eroğlu`na “Bu çerçevede; köy hanelerine çok yakın ve eğimli bir arazide maden sahası için izin verilmesi mümkün müdür? Kurşunlu Köyüne çok yakın ve eğimli, ormanlık bir arazide maden işletmeciliği yapılmasına izin veren yetkililerce, köyü çevreleyen coğrafi, tarihi, kültürel, jeolojik, sismolojik, ekolojik koşullar incelemeden ve köylünün itirazları dikkate alınmadan masa başında karar verildiği iddiaları doğru mudur? Orman İşletmesi yetkililerince, maden işletmesine yol açmak için, çapı 6 cm’yi geçmeyen ağaçların işaretlenme zorunluluğu olmadığını belirterek yaklaşık 2000 adet ağacı kestiği iddiaları doğru mudur? Orman şefliği tarafından ağaç kesim işinde `ehliyetsiz ve sigortasız işçiler` çalıştırıldığı iddiaları doğru mudur? Doğru ise, sorumlular hakkında ne işlem yapılmıştır? Konuyla ilgili olarak Çanakkale İdare Mahkemesinde açılmış `ÇED gerekli değildir` kararının iptali ve ruhsatın iptali konularında 2 tane dava ile bu mahkemeler sonuçlanana kadar bu alanda bir işlem yapılmaması için Bayramiç Asliye Hukuk Mahkemesinde `müdahale-i men` davası sürmesine rağmen, şirketin maden işletmesi yasal mevzuata uygun mudur? Yargı süreçleri tamamlanmadan başlatılan maden işletmesi için ağaçların kesilmesi, köylülerin ve hayvanlarının yaşam alanlarının yok edilmesi, Anayasa’da zikredilen, her yurttaşın “sağlıklı huzurlu bir çevrede yaşama” hakkının ihlali değil midir? Aynı maden şirketi tarafından işletilmiş Kurşunlu köyüne uzaklıkları 5 ile 25 km arasında olan Gedik, Yeşilköy ve Mollahasanlar köylerinin etrafındaki ormanlık alan ve köylülerin yaşam koşulları ne durumdadır? Çanakkale ve köylerinde kaç adet maden ocağı ya da taş ocağı bulunmaktadır? Bu işletmeler, kimlere aittir? Çanakkale ve köylerinde bilinçsizce yaygınlaşan altın maden işletmeciliğinin yarattığı tahribatın boyutları ne aşamadadır? Bu konuda Bakanlığınızca yapılmış bilimsel ve teknik bir inceleme var mıdır?” sorularını yöneltti.