havadurum

Köylüler Madencilere karşı ayakta

Çanakkale Çevre Platformu Bayramiç`e bağlı, Çavuşlu, Evciler, Yeşilköy ve Karaköy`de bilgilendirme çalışması yaptı. Toplantılar yapılan konuşmalarda altın madenciliğini çevreye verdiği zarar dile getirildi. Bölge sakinleri de altın madenciliğinin yapılmaması için mücadele edeceklerini ifade ettiler.

1964
 
 
Kaz Dağları`nda devam eden katliama dur demek için çalışmalarını sürdüren Çanakkale Çevre Platformu, Bayramiç`e bağlı köylerde bilgilendirme toplantıları düzenledi. Çavuşlu, Evciler, Yeşilköy, Karaköy`de köylülerle bir araya gelen platform üyeleri altın madeninin zararları hakkında bilgiler verdi. Karaköy`de düzenlenen toplantıya Bayramiç Belediye Başkanı İsmail Sakin Tuncer, CHP İl Genel Meclis Üyesi Halil Behçet Erdal da katılırken çevre köylerden de büyük bir katılım oldu.
 
"Dava açmanın ne demek olduğunu göstereceğiz“
Geçtiğimiz günlerde meydana gelen ve altı madeni şirketinin köylülere dava açması ile devam eden süreci değerlendiren Hicri Nalbant: “Üç köylüyü mahkemeye verdiler. 3 ay ormana girmeme cezası aldılar. Kanadalılar ormana girecek. Aralarında yerli Kanadalılar da var. Ama bu ülkenin yurttaşları ormana giremiyor. Bu ülkeyi yolda mı bulduk? Nasıl oluyor? Arkadaşlarımıza 7200 dolarlık dava açtılar. Neden siz bizim işimizi engellediniz diye. Niye lira değil dolarla dava açılıyor. Dolarla dava açmanın ne demek olduğunu onlara göstereceğiz. O arkadaşlarımızın arkasındayız. Her türlü hukuki yardımı yapılacak. Diyelim ki işler kötü gitti davayı kaybettik. O 7200 doları aramızda birer TL toplayarak öderiz. O arkadaşlara bir kuruş para ödetmeyeceğiz. Muratlar Köyü içme suları bozuldu. Devletin kurumu içilmez raporu verdi. Köylüler damacana su içmeye başladı. Hayvanlar da kaynak suyu içemiyor. O köyde ne kadar hayvan var ne kadar su kullanılıyor bunun bitkisel, hayvansal üretime zararı nedir hesaplıyoruz. O maden şirketi hakkında öyle dava acaçağız ki pişman olacaklar. Kızılelma ve Karaköy için de yapacağız. Biz türk lirası olarak tazminat davası açacağız“ dedi.
 
"Borç ödemek için buradayız“
Toplantıda konuşma yapan Prof. Dr. Murat Türkeş de kuraklık sorununa dikkat çekti. Türkeş şunları söyledi "Borç ödemek için buradayız. Bütün madencilik etkinliklerinden büyük çoğunluğun da çok fazla su kullanılır. Özellikle bu su doğrudan sizin kullandığınız içme suyu ve kaynaklara dayanır. Burası Akdeniz iklimi etkisinde. İklim açısından su problemi olduğu ortada. Suyunuz yeterli değil. 3-4 yıl önce kuraklık yaşandı. Tekrar nemli döneme girdik. Yaz kuraklığı dışında iklimin kendi değişikliğinden kaynaklı kuraklık var. Kurak dönemde şiddetli olacaktır. Bir kaç yıl kış yağış düşmedi mi içme suyu zor bulunur. Bu yörede altın madenciliğine, başka madenciliğe sizin verebileceğiniz bir milimetre fazla suyunuz yok. Yağıştan daha fazlası buharlaşarak atmosfere gider. En önemli sorunlardan biri suyun kaynaklarının eksilmesi. Yörede siyanür ve ağır metallerin suya katılmasıyla ciddi sorunlar yaşanacaktır.``
 
"Doğaya sahip çıkmalıyız“
Uzun yıllardır elma için patent almaya çalıştıkalrını bildiren Prof. Dr. Kenan Kaynaş; "Buranın elması kaliteli. İnce kabuklu, renkli, lezzeti, rengi tadı ile çok güzel. Buranın elmasını marka yapıyoruz. Buranın havası ve suyundan biz de yararlanıyoruz. Bu bölgeye hayat veren Kazdağı`dır. Elmayı da kaliteli yapan hava, su ve topraktır. Siz de çok iyi elma yetiştiricisiniz. Madenciler gelirse siyanür kullanılırsa buuradaki ürünleri kimse almaz. Sizin ve torunlarınızın hayatı gidecek. Toprağınız suyunuz bitecek. Toprak su olmadan yaşayamayacaksınız. Kullanılan siyanür hem atmosfere karışacak hem de topraktan süzülecek taban sularını kirletecek. Bitki kökleri zarar görecek. Bu elmaya ondan sonra patent alsanız da satamaycaksınız. Kazdağları buraya hayat veriyorsa hayat vermesini altında yatan neden oksijen, toprak ve su. Bunları hepimiz korumalıyız“ dedi.
 
"Toplum olarak aç kalacağız“
Bölgede üretilen ürünlerin büyük önemi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Türker Savaş, "Ben karnımı doyuramayacağım diye korkuyorum. Altınları yiyemeyeceğim. Toplum olarak aç kalacağız. Hayvancılık da kalmayacak. Ne süt içeçeğiz ne yoğurt ne elma yiyebileceğiz. Bu memleketi sizler doyuruyorsunuz. Sizler olmazsanız hepimiz aç kalacağız. O nedenle madencilere karşı koymalıyız. Onları buradan kovmalıyız. Bu memleket bizim“ dedi.
 
"Mücadeleye devam edelim“
Toplantıda konuşma yapan CHP İl Genel Meclis Üyesi Halil Behçet Erdal da "Altın madencileri burada elde ettikleri gelirden bize % 4 hisse verecekler. Bunu da kendi beyanlarına göre verecekler. 30 sene maliyecilik yaptım. Maliye Bakanı defterlerine bakamıyor. Buradaki altını alıp götürecekler diye burayı yok etmelerine izin vermeyeceğiz. Sizler bu davanın içerisinde olmazsanız yürümez. Hepimiz mücadele edelim“ dedi.
 
"Türkiye`ye umut oldunuz”
Bugün burada yığılan kirliliğin gelecekte insanları derinden etkileyeceğini ifade eden Halk Sağlığı Umzanı Çoşkun Bakar; "Biz bu madencileri buırada istemiyoruz dediniz. Kovacağız dediniz. Bu Türkiye`ye bir umut oldu. Halka rağmen bir şey yapılamaz. İstemediğiniz bir şeyi kimse burada yapamaz“ dedi. Bakar şunları söyledi; "98 yıl önce buraya yok etmeye geldiler. Talan edeceklerdi. Gelibolu Yarımadası`nda yatan insanlar 19-20 yaşında biz bunları istemiyoruz dediler. Onlar anlaşma yapmayı bilmiyor muydu? Talan yapmak isteyenlere gelin beraber talan yapalım diyebilirlerdi. O zaman daha da uzun yaşarlardı. Çoğunun evlenmeye fırsatı olmadı. 19 yaşında hayatlarını kaybettiler. Burayı kanadalılara talan ettirirsek ne yüzle onların karşısına gidilecek. Biz kurtardık siz sigortalı olmak için Kanadalılar`la işbirliği yaptınız demeyecekler mi? Onlar iş birliği yapsaydı siz bugün burada olamazdınız. Burada olacak bir çok şey sizin sağlığınızı etkileyecek. Bugün yapılanlar belki sizi etkilemeyecek ama çocuklarınız torunlarınızı etkileyecek. Bugün çocuklarınız için istemediğiniz kötülükler onlara olacak. Onalara hastalık miras bırkamış olacaksınız. Buna izin vermemelisiniz“
 
"Köylüler mücadeleye devam dediler“
 
 
Ömer Eren: “Halkımızın bilgilendirilmesi büyük önem taşıyor. Madene karşı gelinmeli. Fert olarak ailem ve 2 çocuğumla servisin önüne geçtim. Bu nedenle mahkemelik oldum. Davam görülmeye devam ediyor. Ceza alsam da bu davamdan vazgeçmeyeceğim. Bu Kazdağı bizim olduğu gibi Çanakkale`nin. Burada yaşayan bizleriz. Ormandan çalışıp para kazanan hayvanımızı otlatan havası, suyundan faydalanan bizleriz. Bu Kazdağı`nın yok olmasını hiç bir zaman istemiyoruz. Azınlıkta kalsak da karşı geleceğiz. Madenciler bazı ailelere mali destek veriyor. Bu bizi biraz bölüyor. Bazıları madende araç çalıştırıyor. Bunlarla uğraşıyoruz. Maden aranan ülkeler hep yoksul. Avrupa ülkesinde maden aramıyorlar. Köyümüzden akan dereler bulanık balçık akıyordu. Komisyon geldi su aldı. Ormanımız tahrip ediliyor. Ağaçlar kesiliyor. Yangın çıkarttırıldı. Bu zaman kadar hiç yangın çıkmadı. Şimdi tek neden, kolay kazı yapsınlar diye çıkartılıyor. Geçen yıl çıkan yangın çabuk bastırıldı. Kadınlar altın taksa nolur. Siyanür buradaki yaşamı tarım alanını bitirecek. Tarımdan ormandan büyük kazanç var. Burada 10 yıl çalışılsa nolur. Orman toprak nereye gidecek. Siyanürlü su nereye gidecek. Su şimdiden siyanürlü akıyor“
 
 
Karaköy Muhtarı Ramazan Çakır: "Söğütalan, Çan`a kadar olan içme suyu havzası var. Bu kaynağı kökten yok edecekler. Kazdağları`nda çıkan su ile Kumkale`ye kadar sulama yapılıyor. Bir çok içme köye suyu sağlıyor. Doğal su. Daha bunlar işletmeye başlamadan dereler çamur akıyor. Savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Numuneler alındı. Numune alanlar madencilerle birlikte yemek yediler. Bunlar ülkemizin gerçekleri. Satılmış insanlar var aramızda. Bizim Kazdağları`nda çıkan su çok değerli tarım arazilerini suluyor. Kazdağları`nda her yer doğal su. 25 köye verilen suyu iptal ediyorlar. Doğal su kaynağımızı yok et sonra baraj yap olmaz öle şey. Devletten tek beklentimiz bunu durdurması.“
 
 
Mustafa Güvenç: "Sularımız şimdiden kirlenmeye başladı. Daha büyük tehlikeler de olacak. İlk etapta suların kirlenmesi bunun işareti. Siyanürle altın çıkınca doğa da kirlenecek. Bunun durdurulmasını istiyoruz. Bütün halk birlik olacağız. Tek yumruk olacağız“
 
 
Muhammet Özer: "Altın arama çalışmalarının sularımıza, toprağımıza, ürettiğimiz elmalara, hayvancılığa zararı olacak. Bu gelişmelerden mennun değiliz. Madencilik faaliyetleri kapatılırsa daha güzel olacak.“
 
 
İsmail Örnekol: "Biraz daha muhalefetçi olursak altın arama çalışmalarını sona erdirebiliriz. Birlik olmalıyız. O zaman bu madencileri buradan kovarız``
 
 
Hanife Dörtbaş: "Altın siyanürle hiç bir yerde aranmasın. Buralarda demokrasi de elimizden alınmaya çalışılıyor. Yabancılar gelip topraklarımızı kazıyor. Buna razı değiliz. Kim kime hizmet ediyor? Yabancı ülkelere hizmetkar mıyız? Geçmiş nesile ne cevap vereceğiz? Gelecek nesil nasıl bize bıraktınız derse sorumlusu kim olacak? Bu mücadeleye başımızı koyduk.“
 
 
İsmail Eren: "Zehirin kime faydası olmuş. Kurdu, kuşu, ürünlerimiz hepsi bitecek. Biz de bu üretlen ürünleri tüketirsek, bu havayı solursak hastalıklarla mücadele edeceğiz. Burada madencilik faaliyeti istemiyoruz.“
 
 
Gülşen Özer: "Elmacılık yapıyoruz. Altın madenciliği başlarsa burada bu ürünleri üretemeyeceğiz. Köyün düzeni bozulmasın. Şimdi zararı olmayacak deniyor ama ileriye doğru olacaktır. Suların kirlenmesi bizi etkiler. Çevrenin kirlenemsi bizi etkiler. Zor geçiniyoruz bir de şişe su alamayız. Burada altıncılık başlarsa kimse bizim ürünlermizi almaz.“
 
 
Emine Karaca: "Dağlarımıza hep birlikte sahip çıkmalıyız. Nasıl şehitlerimize sahip çıkıyoruz dağlarımızada sahip çıkmalıyız. Hep birlikte hareket etmeliyiz. Sularımız kirleniyor. Onların köyümüzün yolunuda kullanmasını istemiyoruz. Bunlar ağaçları kesip yeşillendireceğiz diyorlar. Nasıl yeşillendirecekler. Böyle daha çok yeşili katlediyorlar. Dağlarımızı niye yabancılara veriyoruz. Kendimiz çıkartalım daha iyi olur. Kanada belgeselini izledim. Kanada çok güzel. Ama onlar gelip bizim dağların adını bile değiştirdi. Onları burada istemiyoruz“
 
 
Fehmi Aydın: "Başta suyumuz, havamız insan sağlığı tehdit altında. Stres, psikolojik çöküntü, Suriyeliler`in yaşadığının başka versiyonunu burada yaşıyoruz. Geleceğimizden endişeliyiz. Yeni doğanlar hayata nasıl tutunacak. Hayvancılık bitmek üzere bir de insanların yaptığı afetleride madenciler gerçekleştiriyor. Maden sondajları başlamadan önce bizim köyümüzde içtiğimiz kullandığımız suyu insanlar gelip alıyordu. Bugün tersine döndü. Pozantı`nın suyunu satın alıyoruz. Buna da ızdırpatan başka ne diyebiliriz. İhanet bile denebilir. Elimizden geleni yapacağız. Bu duruma düşürenler utansın.“
Paylaş