Eylül ayında yapılan Genel Kurulda, Çanakkale Kent Konseyi Başkanlığı’na seçilen Cevatpaşa Mahallesi Muhtarı Evren Kızoğlu değerlendirmelerde bulundu. Kent Konseyi’ne ve kente dair düşüncelerini paylaşan, birlikte iş üretmenin, birlikte hareket etmenin önemine değinen Kızoğlu, “Demokrasinin örtüştüğü kavram uzlaşmadır. Kişilerin kendi içerisinde kurdukları güçler dengesinde kent için, kendimiz için ve geleceğimiz için ortak akılda birleştirebilmek ve bu ayrışmaları, çatışmaları ortak akılda buluşturabilmek için denge unsuru olarak kucaklayıcı, saygılı, hoşgörülü bir yaklaşımın önemli olduğunu görüyorum. Yapmamız gereken kentin sorunları ve geleceği için siyaset üstü birliktelikleri oluşturmaktır” dedi. Kızoğlu ayrıca, “Demokrasinin sadece oy vermekten ibaret olmadığını, vatandaşların sivil ve siyasi haklarını aramak için harekete geçirip, katılım konusunda ekonomik, sosyal ve kültürel haklarını aramaları için girişimlerde bulunan bir başkan olmak için çalışacağım” ifadelerine yer verdi.
İşte Çanakkale Kent Konseyi Başkanı Evren Kızoğlu’nun görüş ve düşünceleri…
OLAY: Kent Konseyi Başkanı olarak kentin dinamiklerine ulaşma konusunda nasıl bir mesafe aldınız?
Evren Kızoğlu: Kent Konseyi Başkanlığı öncesinde de Cevatpaşa Mahallesi Muhtarı olarak geçen altı yıl içerisinde bir çok kesimi temsil eden kent dinamikleri ile güçlü ve samimi ilişkiler geliştirdiğimi düşünüyorum. Kent Konseyi başkanlığına aday olduktan ve seçildikten sonrada ilişkilerimi tazelemek, yeni iletişimler kurabilmek adına çalışmalarımı sürdürüyorum. Öncelikle Valimiz Sayın Orhan TAVLI’yı, Belediye Başkanımız Sayın Ülgür GÖKHAN’ı, Rektörümüz Sayın Sedat MURAT’ı ziyaret ederek karşılıklı görüş, öneri ve taleplerimizi ilettik. Ziyaretlerimiz Kamu Kurumlarımız, Meslek Odalarımız, Vakıflarımız, Siyasi Partilerimiz, Sivil Toplum Kuruluşlarımız ile devam edecek.
Çanakkale Kent Konseyi’nin; farklı sorumluluklara ve bakış açılarına sahip, kentin dinamikleri olan kişileri, kurumları, siyasi partileri, meslek odaları, vakıfları, STK’larını ortak akılda buluşturarak bu kentin ve kentlinin menfaatlerini ön planda tutup el el üstüne koydukları bir alan olması için temaslarımızı sürdüreceğimiz bir yol haritası çizdik.
Her alanda aktif, farklılıkların zenginlik oluğuna inanan, karşılıklı saygıyı ön planda tutan, hizmet odaklı çalışmalar sonucunda da kentin asıl dinamiği olan bireylerine ulaşmamızın önündeki engelleri kaldırmamızın mümkün olduğuna inanıyorum. Kucaklayıcı ve ötekileştirmeyen bu anlayışın kişiler arasında oluşturduğu bağın daha güzel bir gelecek için aranan kan olduğunu düşünüyorum.
OLAY: Konuşmalarınızda ve yaklaşımlarınızda kucaklayan- birlikte iş üretme yöntemselliğini görüyoruz. Biraz açar mısınız bu yaklaşımınızı?
Evren Kızoğlu: Toplum olarak kutuplaşma ve ayrışmadan yorulduğumuzu görüyorum. Her geçen gün siyasilerin ideolojileri, politikaları, sürekli değişen gündemleri kişileri biraz daha ayrıştırarak, çatışmacı bir anlayışı güçlendirmekte. Tarafların ortaklaştığı noktalar yerine sürekli farklılıklarını vurgulaması ortak aklın oluşmasının önüne geçiyor. Ortak akılda buluşmayı reddeden bu kendini ayrıştırma düşüncesi, kişilerin bir araya gelerek ortak iş üretme yeteneğini ortadan kaldırarak çoğulculuğun, katılımcılığın ve fikir alış verişi için bir araya gelmenin önünde engel oluşturuyor. Kentimizin gelişimine, demokrasinin yerel düzeyde harekete geçmesine, çok ortaklı bir yönetim tarzını benimsemesine zarar vererek kentimizi sürdürebilir bir geleceğe taşımıyor. Hem birbirine benzeyen hem de birbirlerinden ayrılan birey ve grupları bir arada yaşatmanın önemi burada açığa çıkıyor.
Çanakkale’mizin geçmişinde, kültüründe, mayasında olan toplumsal birliktelik anlayışının yeniden oluşmasında katkıda bulunmak adına, sağlıklı demokratik bir ortamının sağlanmasında sorumluluk üstlenmeyi görev kabul ederek bu yola çıktım. Toplum içinde birlikte yaşama bilincinin ve kültürünün oluşmasını ve yerleşmesini sağlayarak, sosyal sermayeyi güçlendirerek toplumsal fayda sağlamayı hedefliyorum. Sosyal sorumluluklar üstlenmiş biri olarak, her olumlu iyileşme, iletişim ve katkının doğrudan sosyal sermayeye ve toplumsal olarak da demokrasi bilincinin yerleşmesine ve gelişmesine katkı sağlayacağına, toplumun her kesimine sosyal eşitlik getireceğine inanıyorum. Hoşgörü, her türlü ideolojiye, düşünceye, fikire, kişiye saygı gösterme, toleranslı olma, bütünleştiren ve her karşıtlığı homojenleştiren, kucaklayan bir yaklaşım. Çoğulculuk, katılımcılık, gönüllülük kavramlarını açığa çıkartıp, demokrasi kültürünü besleyen karşılılıkları bir araya getirmenin inşasına katkıda bulunan temelleri güçlendirmeliyiz. Demokrasinin örtüştüğü kavram uzlaşmadır. Kişilerin kendi içerisinde kurdukları güçler dengesinde kent için, kendimiz için ve geleceğimiz için ortak akılda birleştirebilmek ve bu ayrışmaları, çatışmaları ortak akılda buluşturabilmek için denge unsuru olarak kucaklayıcı, saygılı, hoşgörülü bir yaklaşımın önemli olduğunu görüyorum. Yapmamız gereken kentin sorunları ve geleceği için siyaset üstü birliktelikleri oluşturmaktır. Toplumsal sonuçların altında bireysel davranışlar yatar; sosyal gerçek, bireyin kişisel yaşamından geçerek biçimlenir. İnsan, ilişkileri içinde sürekli yeniden tanımlanan bir varlıktır. Başka bir deyişle, demokratik toplum yaratabilmek için önce kişilerin kendi günlük yaşamlarında, diğer kişilerin görüşlerine saygılı ve hoşgörülü olmayı öğrenmeleri gerekir ve bu da hem kişinin hem de toplumun yaşamına zenginlik ve saygınlık getirir.
OLAY: 2 yıl süresince görevde olacaksınız nasıl bir Kent Konseyi Başkanı göreceğiz? Hedef ve planlarınızdan bahseder misiniz?
Evren Kızoğlu: Çanakkale Kent Konseyi, kent yaşamında, kent vizyonu ve hemşerilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir yaşantı, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım, yönetişim ve yeniden yönetim ilkelerini hayata geçirmeye çalışmaktadır. Katılımcı demokrasiyi yerel düzeyde harekete geçirilmesini hedefine almış ve kentleri sürdürülebilir bir geleceğe taşıyan “ortaklık modeli” olarak yerelde çok aktörlü ve ortaklı bir yönetim tarzının, tam anlamıyla hayata geçmesi için elini taşın altına koyan bir başkan. Kent nüfusunun büyük bir kısmını oluşturan mütevazi yaşam düzeyine sahip olan insanların haklarını arayabilmeleri, taleplerini dile getirebilmeleri, hayallerini etkili bir şekilde gerçekleştirebilmeleri için çalışan bir başkan. Demokrasinin tam işlemesi için yönetimle vatandaşlar arası ilişkide “rıza” olgusunun ortaya çıkmasının, yönetimin meşruiyet sorunuyla karşılaşmamasının bir çaresi olarak görmekteyim. Demokrasinin sadece oy vermekten ibaret olmadığını, vatandaşların sivil ve siyasi haklarını aramak için harekete geçirip, katılım konusunda ekonomik, sosyal ve kültürel haklarını aramaları için girişimlerde bulunan bir başkan olmak için çalışacağım.
Kentimizin mevcut değerlerine sahip çıkarak, değerine değer katacağına inanılan vizyon projelerin üretilmesine katkı vermek, kentimizde yaşayan vatandaşlarımızın merkezi ve yerel yönetimlerin oluşturdukları politikalara katılımı arttırmak, geliştirme ve uygulama önünde var olan güçlüklerin aşılması için çalışmalar gerçekleştirmek istiyorum. STK’ların zayıflığı ve dağınık olması aynı konularda açılan onlarca STK’nın birlikte iş yapmamaları, bazı kamu görevlilerinin gönülsüzlükleri, katılım fırsatlarının yeterince şeffaf olmayışı ve nitelikli olmamasını bu kentin gelişmesi için üretilecek ya da uygulanacak politikaların önündeki engel olarak görüyorum ve öncelikle bu sorunların aşılabilmesi için kentimizdeki tüm STK’lar ile görüşmeler gerçekleştireceğiz. STK’sı güçlü bir kentte politikalar üretilir ve kentte gelişim yaşanır. Kent Konseyinin bireyin ihtiyaç ve taleplerini öne çıkaran, demokratik yönetimin ön koşulu olan kamusal sorgulamanın olduğu, yerel yönetimler tarafından alınacak kararların ve uygulama süreçlerinin mutfağında yerini alan bir uzlaşma mekanı olması için çalışmak istiyorum.
OLAY: Kentin gelişimi, gelişim seyrini nasıl değerlendiriyorsunuz? Nasıl bir kent hayaliniz var?
Evren Kızoğlu: Kentimizin artan nüfusu ile doğru orantıda, kültürel ve yapısal gelişiminde de hareketlilik gözlemliyorum. Bu çok dikkat edilmesi gereken, öncelikli planlanması gereken bir durum. Kontrolsüz ve aşırı gelişen bir kent beraberinde trafik sıkışıklığı, çarpık yapılaşma, hava kirliliği, yeşile hasret mekanlar, oyun oynayacak alan bulamayan çocuklar gibi bir çok problemi de getirecektir. Kentimiz bana göre tamda bu eşiktedir. Planlama yapılırken kentimizin içinde bulunduğu ekonomik, politik ve sosyal şartlar göz önünde tutulmalı katılımcı planlamalar ile ortak geleceğimize odaklanmalıyız. Sosyal ve kültürel alanları da, kentlileşme sürecindeki toplumun ihtiyacına uygun şartlarda geliştirmeliyiz.
Hayalimdeki Çanakkale; tarihi ve doğal mirasına sahip çıkarak, kültürünü korumuş, planlı artışlarla her alanda gelişen, marka değerini ve kalitesini artırarak ekonomisi güçlenen bir kent.
(Baykal Sağlam)