Kıratlı; "Motorun üzerinde kaporta biz oluyoruz"

Moto kuryelik mesleği, özellikle pandemi sürecinden sonra popülerliği artmaya başlayan mesleklerden biri. Hayatın birçok alanında rastlayabileceğimiz moto kuryeler, ellerinde paketleri sokak sokak siparişlerini dağıtmak için zamanla yarışıyor. Gerek motor kıyafetlerinin oldukça pahalı olması, gerekse zorlu hava şartlarından dolayı birçok kez meydana gelen kazalarda ölümle burun buruna geliyorlar. İşlerinde en çok empatiye ihtiyaç duyduklarını belirten moto kurye emekçisi Onur Kıratlı; "Kuryelere çalışan gözüyle bakılmıyor, balkondaki mandal olarak görüyorlar. Çok fazla önyargıyla yaklaşan insan var bize karşı" dedi.

511

Moto kuryelik, Türkiye`de olduğu kadar Çanakkale`de de oldukça yaygın olan; gerek okuduğu bölümle alakalı iş bulamayan gençlerin, gerek öğrencilik hayatında maddi açıdan destek sağlaması sebebiyle birçok insanın tercih ettiği bir meslek. Kuryelik işinin, günümüzde oldukça popüler bir meslek olduğu inkar edilemez bir gerçek. Gerek trafikte, gerek sokak aralarında rastlayabiliriz kuryelere. Yazın kavurucu sıcaklarında, kışın yağışlarda dışarı çıkamayınca yemek siparişi ya da market alışverişlerinde tercih ettiğimiz bir yöntem moto kuryelere başvurmak. Bu kadar popüler ve tercih edilen bir meslek olmanın yanında, oldukça meşakkatli bir iş de olan moto kuryelik, zamanla yarışırken, yemeğin sıcak ve taze ulaşılması için kendilerini tehlikeye atıyorlar. Öte yandan esnaf kuryelik sisteminin kendini göstermesiyle beraber kuryelerin gelir düzeyi gittikçe daralıyor. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi`nden mezun olan 4 senedir moto kuryelik yapan Onur Kıratlı Çanakkale OLAY Gazetesi`ne yaptığı özel açıklamada; "Sosyal medyada kuryeler için yapılan farkındalık paylaşımları, benim gözümde göstermelik, Çanakkale`de 100 kişiden 7 si der `acele etmeyin, dikkatli gelin` der. Zaten müşteriye ulaştığınızda yüz ifadelerinden anlayabiliyorsunuz, gülümseyerek karşılıyorlar sizi. Bu davranış bence çok güzel benim için" şeklinde konuştu.

Türkiye`de moto kuryelerin sayısı gün geçtikçe artmaya başlıyor. Özellikle gençlerin tercih ettiği bir meslek olan kuryeliğin bu kadar popüler bir hal almasının nedenlerinden işsizlik ya da dar gelirle geçinme zorluğu listenin başında yerini alıyor. 4 senedir moto kuryelik işi yaptığını, okuduğu bölümle alakalı bir iş bulamayınca bu işi tercih ettiğini belirten moto kurye Onur Kıratlı; "Üniversiteden mezun olduktan sonra yapılabilecek mesleklerden biri kuryelik. Ziraat Mühendisliği okudum tarım makineleri alanında, kendi alanımda bir iş arayışına geçtim fakat ülkemizdeki durumlar belli, bir mühendisin değeri yok, yaptığım stajda gördüm birebirde. Mühendis işçiden taş çatlasın bir nebze üstte tutuluyordu ama her işe o da koşturuyordu. Mühendis, hem teknik biri hem de bilgi olan biri ama bilgisi olan yönlendirmeye bırakırsın ama bu kişiyi hem sahaya gönderiyorlardı hem de birçok işi yaptırıyorlardı, birkaç kişinin yapacağı işi bir kişiye yaptırıyorlardı" ifadelerini kullandı.

Kıratlı; "Bazen 14 saat çalıştığımız oluyor"
Ortalama olarak on saat çalışılması gerektiğini ama bu durumun değişkenlik gösterdiğini yeri geldiğinde on iki saat yeri geldiğinde on dört saat çalıştıklarını dile getiren Kıratlı; " Kuryelikte, ortalama minimum on saat çalışmanın isterler, özel sektörlerde dokuz saat ama benim çalıştığım yerde sabit olarak on saat istiyorlar. Bu çalışma saatleri minimum on saatte kalmıyor, bazen on ikiye çıkıyor, bazen on dörde çıkar ve on dört saat bir insanın gününün yüzde ellisinden fazlası demek" diye konuştu.

"Patronlar her zaman işin kısasına bakar"
Herhangi bir kazada eğer suç kuryeye aitse masrafları kendilerinin karşıladığını ama bu suçun sadece kendilerine ait olmadığını çünkü zamanla yarıştıklarını, siparişi zamanında götürmezlerse alabilecekleri tepkileri göz önünde bulundurduklarını belirten Kıratlı; "Motor, bakımları, benzin onlara ait, tabii bir sıkıntı çıkmadığı sürece. Herhangi bir düşüşte, kazada suçun varsa sen karşılıyorsun, yediğin bir ceza varsa sen karşılıyorsun. Alınan cezalar genellikle hızdan dolayı oluyor çünkü hızlı gelin diye ikaz ediyorlar. Hızlı gelmemiz için kaçaklar yapmamız gerekiyor. Kaçaklardan kastımız da şu; bazı caddeler üzerinde ufak geçişler var, yaya geçidinden geçmek zorundasın hızlanmak için ya da adrese kolay ulaşabilmek için. Bazı yerlerde ister istemez ters yöne giriyorsun. Son bir aydır trafik polislerinin çok dikkatinde, kuryelerin ters yönünde takılmış durumdalar. Ki bahsettiğimiz ceza da ufak bir miktar değil, bir asgari ücretin yarısı kadar, dört bin lira kadar cezası var. İşyerinde hızlı olmanı istedikleri için sen de otomatik olarak kaçaklar yapmak zorunda kalıyorsun, kendin üşendiğin için ya da başka bir faktörden dolayı değil. Bu konudan dolayı işyeri ile münakaşaya giremezsin, girersen de `ben mi paketçi ol` dedim. `ben mi zorla çalıştırıyorum, çalışma` der ve işin içinden çıkar. Bu sadece kuryelik sektöründe olan bir şey değil; patronlar her zaman işin kısasına bakar, ya dediğimi yapacaksın, yapmıyorsan problem değil gidebilirsin çünkü gerçekten ülkenin şu an ki durumunda ucuz işçi alanı çok var" ifadelerini kullandı.

"Niye geç geliyorsun"
Sözlü olarak çok fazla mobbinge maruz kaldıklarını vurgulayan Kıratlı; "Paketlerde gecikme olduğunda, misal yağmur çok fazla, ki kaldı ki akşam mesaisinde, 5 ile 7 arasında Çanakkale`de trafik çok yoğun olur. Bundan kaynaklı elbette gecikmeler olur, müşteriden herhangi bir şikayet gelmediği sürece o kadar problem değil ama ellinci dakikaya kadar halen siparişi teslim edemedik ve bu sistemde gözükmeye başladı, işletme size birebir sözlü ikazda bulunuyor, yeri geldiği zaman mobbinge kadar varıyor durum. Saatte bir insanın atabileceği paket sayısı altıdır, 10`ar dakikadan varsayım yaparsan eğer. Teslim aldın altı tane paketi ve her paket için on dakika. Niye geç geldin, neredesin, artık gel, biraz daha seri olun gibi sözlü mobbingler oluyor. Onun haricinde; işin patlama zamanı deriz, sisteme bir anda yetmiş paket düşer ama on beş motor çalışıyordur. On motor, o yetmiş paketi bir anda alıp götüremez, otomatik olarak birkaç paket beklemeye düşer diğer kurye gelene kadar, ister istemez. Niye geç geliyorsun, niye zamanında gelmiyorsunuz gibi ithamlarda bulunuyorlar" sözlerini kullandı.

"Bu paketi getiren kişi insan"
Müşterilerin bazı durumlarda oldukça düşüncesiz davrandıklarını, sonuçta bu işi yapan kişinin de bir insan olduğunu belirten Kıratlı; "Genelde sitede oturan müşterilerimiz bu davranışı çok fazla yapar; tamam bazıları insanlık yapıp kapının şifresini düşebiliyor bize, ki hava soğuk olduğu zamanlarda ben beklemek istemem, kimse istemez. Beş dakika kapıda bekletiyorlar, kaldı ki bu süreler on beş dakikayı buluyor, ne kapıya bakıyor ne telefona bakıyor, ay duymamışım diyerek kapıyı açıyor. Mantıken sen evde sıcak ortamdasın, tamam telefonun sessizde olabilir ama ben zili çalıyorum, tamam bazen aksaklıklar olabilir, tut ki zilinde sıkıntı var, sen zilinde sıkıntı olduğunu biliyorsun telefonunu sessizde bırakamazsın, bu paketi getiren kişi insan. Bazı müşteri tipleri var; oturduğu evin konumu çok uzak oluyor. Ortalama olarak paket eline 35 dakikada geliyor ve müşteri bize gelip diyor ki `bir dakika bekler misiniz, paket sıcak mı onu kontrol edeceğim` şimdi düşünüyorsun mantıken, bir insan sana bu paketi getirdi, zaten bu onun işi ama senin oturduğun konum normal bir konumda değil, şehrin içinde değilsin sen. Müşterinin kafasındaki yapı şu; müşteri her zaman haklıdır" diye konuştu.

"Yağmurda paketin kesinlikle ıslanmaması lazım"
Zaman zaman sosyal medyada kuryeler için farkındalık amacıyla paylaşımlar yapıldığını ve bunun göstermelik olduğunu vurgulayan Kıratlı; "Sosyal medyada kuryeler için yapılan farkındalık paylaşımları, benim gözümde göstermelik, Çanakkale`de 100 kişiden 7 si der `acele etmeyin, dikkatli gelin` der. Zaten müşteriye ulaştığınızda yüz ifadelerinden anlayabiliyorsunuz, gülümseyerek karşılıyorlar sizi. Bu davranış bence çok güzel benim için. Öte yandan dediğim gibi gösteriş. Mesela bir ay önce, hava tam yaza geçeceği zaman dolu yağdı, ben o gün dört tane pakete çıktım ve son paketim ilahiyat tarafında bir siteydi, tam da ilahiyatı geçince kırmızı ışık yanmaya başladı ki, kaskın vizörünü kıracak kadar yağıyordu. Şunu da belirtmek isterim; yağmurda paketin kesinlikle ıslanmaması lazım. Güvenliklerle tartışmamız olur ama bazıları yağmurlu günlerde içeri kadar girmemize izin veriyor, alıp siparişi yukarı kadar götürüyorsun, müşteri seni görüyor; üstün başın ıslak, dışarıdaki hava durumunu görüyor aslında ve gelip `birazcık geç gelmediniz mi` mantıken bakıyorsun, bizim hız limitimiz 50-60 sabit olması gerekiyor, e bir de yağmurlu gün ve Çanakkale`deki sürücüler o kadar profesyonel araba kullanan insanlar değil ve yağmur yağınca araba sürücüleri, motorculardan daha da zorlanmaya başlıyor; aynalarına bakmazlar, sinyal vermeyi kesinlikle unuturlar ve bu kötü havalarda kaza yapıldığında, sürücülerin geneli ya sinyal vermemiş oluyor, şerit değiştirip motorluya vuruyor ya da aynasını kontrol etmez, bir anda geri geri gelmeye başlar kırmızı ışıkta ve bunu normal şartlarda da yapmazsın" ifadelerini kullandı.

"Bir sürü kaza sinyal verilmediği için gerçekleşiyor"
Otomobil sürücülerinin moto kuryelerden oldukça şikayetçi olduğuna ama öte yandan kuryeleri görmezden gelerek birçok kazaya sebebiyet vermelerinden bahseden Kıratlı; "Geçenlerde trafikteyken bir problem yaşadım, arabayı sollamak zorundaydım paketi saatinde götürmek için, bir sonraki ışıklarda araba yanıma geldi `niye sollama yapıyorsun` diye üsteledi. Diyorum ki `ben de aracım niye sollama yapmayayım`, bir saat sonra tartıştığım kişi evine sipariş vermiş ve bana denk geldi siparişi, kapıda bir bakışmamız oldu, afiyet olsun diyeceğim ama içimden gelmiyor çünkü sen bir saat önce beni azarlamışsın, o da kolay gelsin diyemiyor, bir saat öncesi geliyor aklına. Otomobil sürücüleri de çok şikayet eder kuryelerden; aralardan geçiyorlar derler. Mesela kırmızı ışık yanınca, iki araba yan yana durunca motorun geçeceği kadar pay kalır, sadece kuryeler değil, her motorlu bu avantajı kullanır. Ki hatta bunun hakkında sosyal medyada çok fazla paylaşım yapılıyor; arabalı gelip niye motora biniyorsun, soğuk mu geldi, o zaman araba alsaydın. Motorlu gelir, araba şoförüne kırmızı ışıkta niye bekliyorsun der, trafik vardır o sıra, motor alsaydın der gider. Kırmızı ışıkta aralara girmemiz sıkıntıymış, motorcu olarak sollama yapamazmışız, motorluyuz diye kendimizi onlardan üstün görüyormuşuz, aslında bunu söyleyen kendini üstün görüyor. Genelde sinyalsiz geçişler sadece yağmurlu havalarda olmuyor, normal zamanlarda da çok oluyor. Mesela sinyal vermeyi unutup bir anda tahliye yola girmeye çalışıyor, motorla gidiyorsun ve kafa kafaya gelme durumun var. Ki kaldı ki motordayken 30 ile giderken bir arabaya vurmanız demek, sizin araçtan fırlamanız demek. Arabalarda emniyet kemeri var, güvenlik önlemleri var, en önemlisi arabanın kaportası var. Motorun üzerinde kaporta biz oluyoruz ve sinyalsiz bir şeklide önümüze geçildiği zaman, biz arabaya çarptığımız zaman yine biz fırlıyoruz. Mesela yük indirecek bir abimiz var, kargocu ya da toptancı, son anda aklına geliyor bir yere malzeme bırakması gerekiyor, normal şartlarda durması için dörtlülerini yakıp ardından yavaşlaması lazım ama abimiz ne yapıyor? Direk frene basıp ardından sağ sinyal verip yanaşmaya başlıyor, ki ibre elliyken yani tam arkasındaysanız, o ani fren demek ibrenin bir anda yirmiye düşmesi demek ve arkadan direk arabaya fırlarsınız. Bu durumda da minimum kemiğin çatlar, en kötü ihtimalle boynun kırılır; arabaya tam arkadan girersen. Bir sürü kaza sinyal verilmediği için gerçekleşiyor. Daha bir ay önce Türkmen bir arkadaşımız kaza yaptı, tekzen yolunda. Mesela orada da suçlu yine bir araba, sinyal vermeden sol şeritten sağ şeride kendini atıyor, bizim motorlu arkadaşımız da ona çarpmamak için frene basıyor, fren bastığı yerde de mıcır var, iki tekerde de olsun, dört tekerde de olsun mıcırda ani fren basılmaz, sebebi şu; fizikte de vardır, senin o ani yaptığın fren, yerdeki taşlar yüzünden hızını arttırır, durmaya bir süreden sonra başlarsın ama kontrol edemezsen seni araçtan fırlatır. Çocuk minimum üç hafta komada kaldı, şimdi yeni yeni kendine gelmeye başlıyor, komada kalmasının sebebi de şu; iki üç tane kaburgası kırık, kol ve bacak kemikleri kırık, kaynama acısı büyük bir acı ve çocuğu bilerek ilaçla uyuttular, kemikleri o uyurken kaynasın diye" dedi.

Paylaş