Kazdağları vahşi madencilik kabusu görüyor
Kalkım`da “Kazdağlarında vahşi madencilik ve tarıma, turizme, halk sağlığına etkileri” konulu panelde konuyan Hayat TV Çepeçevre Programı yapımcısı ve Evrensel Gazetesi İzmir Muhabiri Özer Akdemir, “Kazdağlarının kuzey yamaçlarında, sık ormanların olduğu bir yerde kurulmuş. Kazdağlarının bitki ve hayvan varlığının en iyi görülebildiği Kalkım, bu nedenle özellikle doğa tutkunlarının en önemli uğrak yerlerinden birisi. Ne yazık ki, Kazdağlarını çepeçevre kuşatan vahşi madencilik faaliyetleri Kalkım’ın, Kalkımlıların ve yöredeki tüm canlı-cansız varlıkların kabusu haline gelmiş” ifadelerini kullandı.
Yenice`ye bağlı Kalkım beldesi pazar yerinde bulunan Park kahvehanesinde gerçekleştirilen “Kazdağlarında vahşi madencilik ve tarıma, turizme, halk sağlığına etkileri” konulu panelde, Kalkım yakınlarında yapılan bu madencilik faaliyetleri ve ülke genelindeki vahşi madencilik uygulamaları konuşuldu. Kalkım Çevre Platformunca düzenlenen söyleşiye, konuşmacı olarak Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa, EGEÇEP Yürütme Kurulu üyesi Av. Berrin Esin Kaya ile Evrensel Gazetesi İzmir muhabiri ve Hayat Televizyonu Çepeçevre Yaşam Programı yapımcısı Özer Akdemir konuşmacı olarak katıldılar. Panelde ilk olarak konuşan Evrensel Gazetesi İzmir Muhabiri Özer Akdemir, fotoğraflar eşliğinde Kazdağlarında yapılmak istenen altın madenciliği ve Kalkım yöresindeki kurşun madenciliğinin yanı sıra ülkenin diğer yerlerindeki madencilik faaliyeti sonrasında geride kalanlarla ilgili bilgi verdi. Kazdağlarında yapılmak istenilen özellikle altın “vahşi madenciliğin ta kendisi” olarak tanımlayan Akdemir, “Bu yapılan işlem klasik anlamda bir madencilik değildir. Siyanürle ya da başka kimyasallarla gerçekleştirilen bir kimyasal faaliyettir. Bu faaliyetin sonucunda hem doğa katlediliyor hem sular, topraklar, hava kirleniyor. Yeraltındaki değerlerimiz, yerüstünün yok edilmesi pahasına yağmalanırken, geriye bize kirletilmiş, talan edilmiş bir doğa, bir felaket görüntüsü bırakılıyor” dedi. Kurşun maden işletmelerinin bulunduğu Kalkım Beldesi Karaaydın köyünün yakınlarındaki derelerde inceleme yaptıklarını aktaran Akdemir, tek canlının yaşamadığı bu derelerin Yenice-Gönen barajına aktığına dikkat çekerek, “Bu baraj suyu ile tarımsal faaliyette bulunuluyor. Ayrıca Bandırma ilçesinin içme suyu karşılanıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Yenice’deki Madencilik faaliyeti bölgede üretilen 100 bin ton kapya biberinin de sonunu getirecek. Yapılacak analizlerde ağır metal kalıntıları çıkan Kapya biberini hiçbir ülke almaz” dedi.
“Geleceğin sorumluluğu sizde”
Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa, madencilik faaliyeti sonrasında meydana gelen sağlık sorunları ile ilgili bilgiler verdiği sunumunda, özellikle ağır metal kaynaklı kanserlere dikkat çekti. Madencilik faaliyeti yapılan bir alanın tekrar eski haline getirilmesinin olanaksız olduğunu belirten Karababa, “Sadece sizlerin değil çoluk çocuklarınızın, gelecek nesillerinizin sorumluluğu da sizlerin omuzlarında. Bu tür vahşi madencilik faaliyetlerine dur demezseniz çok ciddi sağlık sorunları ile uğraşmak zorunda kalacaksınız” diye konuştu.
“Hukuk tam da burası işte!”
Av. Berrin Esin Kaya da ulusal ve uluslararası metinlerdeki çevre hakkı ile ilgili tanımlara dikkat çektiği konuşmasında, özellikle Anayasa’nın 56. maddesine vurgu yaptı. Maddenin çevrenin korunması ve geliştirilmesini devletin ve yurttaşların ödevi saydığını kaydeden Kaya, “Çevrenin korunması konusunda hukuk kuralları ne yazık ki hep şirketlerden yana yorumlanıyor. Hukuk aslında burası, sizler vatandaş istemezse bu faaliyeti yapamazlar. Yaşam alanlarınızı koruma mücadeleniz o nedenle meşrudur” diye konuştu. Kalkım Belediye Başkanı Ahmet Şahin, Yenice CHP İlçe Başkanı Mehmet Gerçek, çevre köy muhtarları, köylüler, Edremit, Gönen, Çan ilçelerinden gelen vatandaşlar katıldığı panel, konuşmaların ardından soru yanıt bölümü ile sona erdi.