Kazdağları’nda maden faaliyetleri durdurulmalıdır

Kazdağları ve Madra Dağı Belediyeler Birliği tarafından Güre’de düzenlenen `Kazdağları Ulusal Çalıştayı` sonuç bildirgesi yayınlandı. Kazdağlarının korunması için neler yapılması gerektiği ifade edilen bildirgede; “Kazdağları İçin Özel Yasa Çıkarılmalıdır. Kazdağlarında Kitlesel Turizm Uygulanmamalıdır. Kazdağlarında sivil insiyatifin kararlarına saygı gösterilmelidir. Kazdağlarının aleyhine olan yasal düzenlemeler izlenmelidir. Kazdağlarında Maden, özellikle altın arama faaliyetleri derhal ve acilen durdurulmalıdır” ifadeleri yer aldı.

457
 
Balıkesir`in Edremit İlçesi`ne bağlı Güre Beldesi`nde gerçekleştirilen `Kazdağları Ulusal Çalıştayı` tamamlandı. Çalıştay, Kazdağlarının Yer Bilimsel Özellikleri, Kazdağlarının Ekolojisi,Kazdağlarının doğal zenginlikleri, Kazdağlarında Kültür,Altın Madenciliği ve yarattığı sonuçlar başlıklarında yapıldı.Çalıştay sonrası yayınlanan sonuç bildirgesinde öne çıkan başlıklar, “Kazdağları İçin Özel Yasa Çıkarılmalıdır.  Kazdağlarında Kitlesel Turizm Uygulanmamalıdır. Kazdağlarında sivil inisiyatifin kararlarına saygı gösterilmelidir. Kazdağlarının aleyhine olan yasal düzenlemeler izlenmelidir. Kazdağlarında Maden, özellikle altın arama faaliyetleri derhal ve acilen durdurulmalıdır” olarak belirlendi.
 
 
 
Kazdağları Ulusal Çalıştayı Sonuç Bildirgesinde şu ifadelere yer verildi; “Doğal varlıklar ülkelerinin çok önemli zenginlikleri olup, başta insan olmak üzere, tüm canlılar için vazgeçilmez nitelikler taşır. Ülkemizin, hatta bölgemizin en güzel coğrafyasında yer alan Kazdağları, bunun çok önemli bir örneğidir. Çünkü Kazdağları, barındırdığı tarihsel, toplumsal, kültürel, ekolojik ve ekonomik değerleri nedeniyle yeryüzünün en özgün yaşam kaynaklarının başında gelmektedir. Ve bu coğrafyada yaşayan, yaklaşık bir buçuk milyon insanın, bitkilerinin, yaban hayatının ve sularının yaşam sigortasıdır. Ancak ne ki 2.580.000 dönüm geniş bir alana yayılmış, Kazdağları ormanları; en başta yangın, açma, yerleşme rüzgar devriği, böcek tahribatı ile eteklerinde kurulmuş ve bacalarından zehir yayılan termik santrallerin neden olduğu kirlilik baskısı altındadır.
 
Bu olumsuzlukların yanı sıra son yıllarda, bu baskı ve talana, madencilik adı altında sürdürülen altın işletmeciliği faaliyetleri de damgasını vurmuştur. Kaldı ki yapılan araştırmalar ülkemizde uygulanan “altın işletmeciliği teknolojisinin” yaşamın tüm süreçlerini olumsuz yönde, doğrudan tetiklediği sonucuna varılmıştır. Bu tehlikenin bilincinde olan Kazdağı ve Madra Dağı Belediyeler Birliği, Kazdağlarının mevcut değerlerini korumak ve geliştirmek, son konusunda bir politika belirlemek ve halkımızı bu konularda bilgilendirmek üzere bir Çalıştay düzenlemiştir. Balıkesir ili ,Edremit ilçesi, Güre beldesinde, 02-03 haziran 2012 tarihlerinde düzenlenen bu toplantıda; Kazdağlarının Yer Bilimsel özellikleri, Kazdağlarının Ekolojisi,Kazdağlarının doğal zenginlikleri, Kazdağlarında Kültür,Altın Madenciliği ve yarattığı sonuçlar başlığı adı altında  beş ayrı oturumda sunulan ve üzerinde tüm katılımcılar ile yapılan tartışmalar sonrasında, ülkemizin madencilik sektörü temsilcileri ve  altın  işletmeciliğine karşı savaşım veren  isimlerin katıldığı ve çalıştay sonuçlarının değerlendirildiği “son oturum paneli” gerçekleştirilmiştir.
 
Bu çalıştaya bilim adamları ,uzmanlar,madencilik faaliyetleri ile ilgili kuruluşlar ve bu arada MTA Genel Müdürlüğü de davet edilmiştir.MTA Genel Müdürlüğü çalıştaya katılması için Balıkesir Bölge Müdürü Ramazan Sarı”yı  görevlendir-miş, proğramda MTA adına ilgilinin katılacağına yer verilmiş, ama çalıştaydan bir gün önce tarafımıza telefon edilerek kurumun toplantıya katılmak istemediği bildirilmiştir. Madencilik sektörümüzde çok önemli bir devlet kuruluşu olan MTA”nın bu etkinliğe katılmaktan kaçınması çok düşündürücü olup anlamakta güçlük çekilmiştir. Çalıştay sonucunda ,katılımcılar tarafından öne çıkarılan sorunlar ve bunların çözümüne ilişkin önerilerimiz, aşağıda kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.
 
Kazdağları İçin Özel Yasa Çıkarılmalıdır
Kazdağlarında artık koruma anlayışı değiştirilmelidir. Çünkü Kazdağları olarak olarak nitelendirdiğimiz bölgede,  2 580 000 dönüm orman arazisi bulunmaktadır. Bu denli büyük bir coğrafyada, sadece, Edremit ilçesi sınırları içinde 214 630 dönümlük bir alan ”Kazdağı Milli Parkı” ve 2400 dönümlük bir alan ”Kazdağı Göknarı Tabiatı Koruma Alanı” olarak tescil edilerek koruma statüsüne kavuşturulmuştur. Kazdağlarının kuzeyi ve diğer ormanlık alanları ise 6831 sayılı Orman Kanunu”na göre yönetilmektedir. Oysa Kazdağları ekolojik, kültürel, ,toplumsal ve bioklimatik özellikleri nedeni ile bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu nedenle Kazdağlarının Avrupa Bitki Birliğince “Önemli Bitki Alanı (ÖBA) olarak kabul edilen ve Çanakkale ili sınırları içerisinde kalan ve de Kazdağı Milli Parkı ile organik bütünlüğünü sağlayan alanların da milli park sınırları içine alınması gerekmektedir. Ancak milli Park sınırları genişletilirken; orman ve halk ilişkilerini bozacak yaklaşımlara özelliklere dikkat edilmelidir. Söz gelimi Kazdağlarının Çanakkale ili mülki sınırları içinde, 323 orman köyünde yaşayan, yaklaşık 130.000 orman köylüsünün kazdağları ile olan sosyal, ekonomik, kültürel ve organik bağları göz ardı edilmemelidir.
 
Tüm bunların yanı sıra, Dünya Bankasınca desteklenen “Gen Kaynaklarını Yerinde Korunması Projesi adı altında, koruma altına alınan, ancak hiçbir yasal koruma mevzuatı belirlenmemiş 32370 dekar genişliğindeki GEKYA (Gen kaynaklarının yerinde korunması) alanlarının, korunması için, ilgili bakanlıkça, acilen bir yasal düzenleme yapılarak, bu alanların, niteliğine uygun bir koruma statüsüne kavuşturulması ve bu sahaların dünyanın gelecekteki yaşam potansiyeli ile uyumlaştırılması gerekmektedir.  Özetle; Yeryüzünün çok önemli bir ekosistemler topluluğu olan Kazdağları”nın korunması için Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı örneğinde olduğu gibi Kazdağları için özel bir yasa çıkartılmalıdır.
 
Kazdağlarında Kitlesel Turizm Uygulanmamalıdır
Kazdağları yukarıda saydığımız özellikleri nedeniyle, bir turizm cenneti olarak algılanmıştır. Ancak bu anlayış gereği Kazdağlarında yapılacak turizm yatırımları, yeryüzünün en tanınmışlarından olan dağın tüm değerlerini yok edecektir. Kaldı ki aldığımız duyumlara göre, Kazdağları”,Kültür ve Turizm Bakanlığınca, Nitelikli Turizm Bölgesi olarak ilan edilmiştir. Bu yaklaşım yaşama geçtiğinde Kazdağları ülkemizin, batı ve güney sahillerinde olduğu gibi betonlaşma ile karşı karşıya kalabilecektir. Oysa Kazdağlarında, bölgenin ormanları, korunan alanları,önemli bitki alanları,verimli toprakları ,bitkileri, özellikle zeytinlikleri , koruma-kullanma dengesi gözetilen bir turizm politikası geliştirilmelidir. Bu bağlamda; tarım, köy,çiftlik,yayla,doğa sporları,yaban hayatın gözlenmesi , botanik turizmi ve pansiyonculuğun desteklenerek yöre insanları ile uyumlaşacak doğa ve kültür turizminin  Kazdağlarında yaşama geçirilmesi, geliştirilmesi ve desteklemesi gerekmektedir.Bunun yanı sıra Kazdağları ve yakın çevresinde, gerek tarım ve orman alanlarının sağlığı ve gerekse turizmin sürdürülebilirliği için, hava kalitesi ile oksijen miktarını belirleyebilmek, kirletici parametrelerin yaz kış değişimlerini izleyebilmek ve bu değişimlerin uzun erimli tespitlerinin yapılabilmesi için,bölgenin değişik yerlerinde hava kalitesi ve oksijen ölçüm istasyonları kurulması gerekmektedir.
 
Kazdağlarında sivil inisiyatifin kararlarına saygı gösterilmelidir.
Her ne kadar, henüz ,tescil edilmese de, Kazdağları tüm dünyanın gelecek kuşaklara bırakacağı ”en değerli doğa ve kültür mirası” dır. Yöre halkı bu mirasa ülkeyi yönetenlerin anlayamayacağı kadar sahip çıkmaktadır. Çünkü bu coğrafyada, yaşayan yaklaşık 130.000 orman köylüsü ile civarındaki 1,5 milyon insan topluluğu, Kazdağlarının doğal, kültürel, çevresel ve sosyoekonomik katkısını ve yaşamsal değerlerini önemsemektedirler. Bu nedenle; Kazdağlarının geleceği konusunda, köy tüzel kişilikleri, Sivil toplum örgütleri ve çevreci kuruluşların görüşleri mutlaka göz önüne alınmalıdır. Ayrıca, Kazdağlarının geleceğini risk altına alan her tür yatırım ve uygulamalarda Kazdağları ve Madra Dağı Belediyeler Birliğinin, kesinlikle onayını alınması ve bu bağlamda bir yasal düzenleme yapılarak, acilen yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Tüm bunların yanı sıra Kazdağlarının UNESCO’nun kültür mirası olarak ilan edilmesi için başta kamu kurumları olmak üzere tüm paydaşların bu konuda yoğun çaba göstermesi gerekmektedir. 
 
Kazdağlarının aleyhine olan yasal düzenlemeler izlenmelidir.
Geçtiğimiz ay dogal varsızlıklarımızın geleceği ile ilgili olarak orman, sayılmayan (2B ) arazilerinin satışı, Yabancılara Toprak Satışı ve kısa adı Kentsel Dönüşüm Yasası olarak adlandırılan 3 ayrı yasa ardı sıra yürürlüğe girmiştir. Bu yasaların ortak paydası tarım alanlarımız, meralarımız, korunan alanlarımız ve ormanlarımızın talan edilmesine olanak sağlamaktadır.Adı geçen bu düzenlemeler çok zengin orman ekosistemine ve cazibe merkezine sahip olması nedeniyle en çok Kazdağlarında kıyıma neden olacaktır.
 
Üstelik son duyumlarımıza göre korku ile beklediğimiz Tabiatı Koruma ve Biyolojik Çeşitlilik Yasası da ilgili komisyondan geçmiştir. Adı geçen yasa ile en başta sit alanlarımız olmak üzere korunma altındaki tüm sahaların rantsal yatırımlara açılmasına neden olacaktır. Yukarıda saydığımız bu düzenlemeler müstemleke ülkelerinde bile uygulanamayacak, her haliyle anayasamız bir tarafa AB müktesebatına bile aykırı olan ülkemizdeki tüm doğal zenginliklerimizin idam fermanıdır. Bu düzenlemelerin uygulanmaması ve anayasa mahkemesince iptal edilmesi için en başta siyasi partiler ve yargı nezdinde tüm kişi ve kuruluşların acilen girişimde bulunması gerekmektedir.
 
Kazdağlarında Maden, özellikle altın arama faaliyetleri derhal ve acilen durdurulmalıdır
Şu anda Kazdağlarında, elimizdeki son verilere göre 285 ayrı noktada, 5657 dekarlık bir alanda altın arama ve işletme faaliyetleri tüm hızıyla sürdürülmektedir. Elinde arama ve işletme ruhsatı olan ve henüz çalışmalara başlamayan şirketlerin sayısı buna dahil değildir. Bunun yanı sıra Kazdağları ve çevresinde kurulu ve kurulacak yeni ağır sanayi tesisleri (Termik santraller, çimento fabrikaları, yeni limanlar vs.) bu coğrafyadaki tüm canlıların yaşamını yok etmek aşamasındadır.Söz gelimi meyve cenneti olan Biga, Lapseki ilçelerinde artık bol ve kaliteli ürün almak çiftçilerimizin söylemiyle artık hayal haline dönüşmüştür. Tüm bunların nedeni civarda kurulu ve atmosfere sürekli zehirli gaz saçan ağır sanayi kuruluşlarıdır.Bunların üstüne üstlük, havamızı, topraklarımızı, sularımızı yok edecek altın arama ve işletme faaliyetleri, bu bölgede yaşayan tüm canlıların yok olmasına neden olacaktır.Bu nedenle, Kazdağları ve çevresinde, çevreye ve canlı yaşamına geri dönülmeyecek zararlar veren altın arama ve işletme faaliyetlerinin derhal durdurulması zorunluluk arz etmektedir.
Paylaş