Kazdağı köylüsüne protestonun cezası 7 bin 200 dolar!
Kaz Dağlarında, köylerinin yakınındaki altın madeni çalışmalarını protesto eden üç genç, maden şirketi tarafından açılan dava sonucunda 7 bin 200 dolar tazminata mahkum edildi.
Bayramiç’e bağlı Karaköy köyünden üç gencin, geçtiğimiz yıl Aralık ayında köylerinin yakınlarındaki altın madeninin sondaj alanına giderek, burada çalışma yapan madencilere “sizleri topraklarımızda istemiyoruz” diye tepki göstermeleri ile ilgili açılan davalar sürecinde yeni bir skandal karar daha verildi. Evrensel Gazetesi`nden Özer Akdemir`in haberine göre, madenci şirketin şikayeti üzerine jandarma tarafından gözaltına alınan Mustafa Günenç, Mehmet Akaya ve Muhammet Özer adlı gençlere Çan Sulh Ceza Mahkemesi adli kontrol tedbiri uygulayarak 3 ay dağdaki sondaj alanına gitmeme cezası vermişti. Bununla birlikte Kanada sermayeli Kuzey Biga Madencilik, sondaj çalışmalarının bu olay nedeniyle 80 saat durduğunu ileri sürerek, gençler hakkında 7 bin 200 dolarlık tazminat davası açmıştı. Tazminat davasının görüldüğü Çan Sulh Ceza Mahkemesi önceki gün üç gencin maden şirketine 7 bin 200 dolar ödemesine hükmetti.
7 bin 200 dolar nasıl hesaplandı?
Mahkeme kararını yorumlayan üç gencin avukatı Özlem Güneri, kararın hukuka aykırı olduğunu dile getirdi. Şirketin `zarar gördük` iddialarının soyut olduğunu belirten Güneri, “Biz, ‘Bu iddialarını ispatlasınlar, keşif yapılsın, bizim tanıklarımız var’ dedik. Mahkeme de dosyayı Ankara`ya maden konusunda uzman bir bilirkişi seçilerek inceleme yapsın diye gönderdi. Ankara`ya gidip gelen bilirkişi raporu sadece bir mali müşavir tarafından düzenlenmiş. Dosyada hiçbir veri yok. Sadece denmiş ki; ‘Eğer bu sondaja müdahale yapıldıysa maden şirketinin bu tazminatı istemeye hakkı var.’ Bu raporda ‘Sondaj makinesi ne yapar, ne iş yapar, bu fatura kayıtlarda var mı yok mu?’, o bile belli değil. 7200 doların nasıl hesaplandığı, neye göre hesapladığı belli değil. Biz bu rapora itiraz edip, ısrarla sondaj alanında keşif yapılmasını istedik. Üç tane tanık bildirmiştik, tanıklardan birisi olayın olduğu yerde o tarihte çalışan bir işçi idi. Buna rağmen hiçbir şekilde taleplerimiz kabul edilmedi. O hiçbir veriye dayanmayan bilirkişi raporuna göre davayı kabul etti” dedi. Bu davaların yöre halkını zor durumda bırakmak ve onları pasifize etmek için kullanıldığını ve açıldığını öne süren Güneri, “Bizim hiçbir talebelimizi kabul etmeyen ve incelemeyen bir mahkeme kararı hiçbir şekilde hukuken tasvip edilebilecek bir karar değil” dedi. Güneri, 15-20 gün sonra gerekçeli kararın açıklanması ile şirketin icra takibi başlatabileceğini aktarırken, bu karara itiraz edeceklerinin altını çizdi.