Kaynaş "Santral bacalarının denetimine izin vermeyen hükümet tarımı batıracak"

817

 Çanakkale’de yapılan “Yerel ve Bölgesel Kamu Politikalarında Yurttaşın Sözü” toplantısında konuşan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kenan Kaynaş, Çanakkale tarımı ve Türkiye’nin tarım politikası üzerine önemli açıklamalarda bulundu. Ülke olarak üretici planlamasının gerçekleştirilemediğini belirten Kaynaş; “Devlet olarak üreticinin önü açılmadı. Üretici önünü göremeyince kendi arayışa girdi. Dolayısıyla bir üretim planlamasından söz etmemiz mümkün değil” dedi. Çanakkale’deki kooperatiflerin iyi çalışmadığına dair tespitlerde bulunan Kaynaş; “Çanakkale’de 375 kooperatif var, bir tane doğru çalışan kooperatif ben görmedim. Evciler’den bu toplantıya katılan üreticilerimiz var. Onlara da soralım, kooperatifiniz düzgün çalışıyor mu? Çalışmıyor. Ne iş yapıyor? Sadece depoculuk yapıyor” dedi. Termiklerin ve madenlerin tarıma yansıyan olumsuz etkilerini paylaşan Kanyaş; “Son yıllarda iyice azgınlaşan metalik madencilik ve termik santrallar Çanakkale’deki tarımı bitiriyor. Belediyenin ‘Kazdağları yoksa Bayramiç elması yok’, ‘Kazdağları yoksa Çanakkale domatesi yok’ sloganları çok yerindedir, başkaları için de çok rahatsız edicidir. Eğer metalik madencilik devam edecekse ve Çanakkale’de bu kadar yüksek termik santrallar kurulacaksa Çanakkale tarımını hiç konuşmaya gerek yok. 21 yıldır bu şehre hizmet etmeye çalışıyorum. Ama bütün bu çabalarımız ne yazık ki boşa gidecek. Siyanürün ve termik santralların etkisi yok denilerek bu madenlerin ve termik santralların bacalarının kontrolüne bile izin vermeyen hükümet  Çanakkale’deki tarımı batıracak. Bu bir gerçek” dedi. Kaynaş, “Türkiye’de bir tarım politikası yoktur. Varsa da uygulanmıyordur. Bugünkü Tarım Bakanlığı’nın izlediği politikada büyük sermayeye yönelik uygulamaların yapıldığını görüyoruz. Bakanlığın atıl yapısından kaynaklı olarak devlet üretim planlaması yapamıyor. Bunu bakanlığın yapması ve üretici birliklerine bildirmesi gerekiyor. Örneğin Çanakkale ilinde soğan, sarımsak, fasulye yetiştirilir, Balıkesir’de domates yetiştirilir gibi yönlendirmesi lazım. Sonrasında desteklemesi ve hatta Avrupa’daki zorlama yapması da lazım. Almanya, Hollanda, İngiltere gibi ülkelerde sera kuran üretici orada istediğini yetiştiremez. Devlet önce üretim birliğine üye olmanı ister. Üretici birliği o üreticiye gübreleme, pazarlama gibi her konuda teknik danışmanlık hizmeti verir ve ne ürün ekeceğini söyler” dedi.

 
“Ülkece üretim planlamasını gerçekleştiremedik”
Kaynaş, “Ülkece üretim planlamasını gerçekleştiremedik. Bunun en önemli örneğini Çanakkale’de yaşadık. Çanakkale Kumkale Ovası’nda Türkiye’nin, hatta dünyanın en iyi pamuğu üretilirken, bugün bu ovada sadece birkaç dekarda çiftçilerimiz pamuk üretiyor. Pamuğu kaldırdık yerine ne koyduk? Hiçbir şey yok. Devletin önerdiği bir şey de yok. Yenice’de tütün yasaklandı, onu ikâme edecek ne yapıldı, devlet olarak ne önerildi? Hiçbir şey. Devlet olarak üreticinin önü açılmadı. Üretici önünü göremeyince kendi arayışa girdi. Dolayısıyla bir üretim planlamasından söz etmemiz mümkün değil. Her üretici kendi kendine üretim yapıyor. Bu da zaman zaman ürünlerde stok artışına ve fiyatlarda düşüşe neden olduğu gibi bazen de kıtlıklara, ithalat kapılarına yönelmelerin yolunu açıyor. Bir pazar ve ekoloji araştırması yapılmadan bir o bölge için bir üretim planlaması yapılması mümkün değil. Soğan, patateste yaşadığımız durum buna örnektir. Bu yıl soğan, patates yerlerde geziyor, geçen sene ikisi de kraldı. Bu tamamen plansızlıktan kaynaklanıyor. Çanakkale, 30 yıl önce soğan ve patatesi kendine yeten bir ildi. Şu an üretmiyoruz. Ama geçen yıl fiyatlar yüksek olduğu için bu yıl soğan, patates ekildi” dedi.
 

“Kooperatifleri kapatalım gitsin”
Çanakkale’deki kooperatiflerin iyi çalışmadığına dair tespitlerde bulunan Kaynaş; “Çanakkale’de 375 kooperatif var, bir tane doğru çalışan kooperatif ben görmedim. Evciler’den bu toplantıya katılan üreticilerimiz var. Onlara da soralım, kooperatifiniz düzgün çalışıyor mu? Çalışmıyor. Ne iş yapıyor? Sadece depoculuk yapıyor. Berbat bir depoculuk yapılıyor. Depoculuğun yüz karası bir depoculuk yapılıyor. ‘Yattığım yerden telefonla deponun sıcaklığını kontrol ediyorum’ diyor. Bu marifet değil. Elmayı kontrol edebiliyor musun? Orada ziraat mühendisleri, teknik elemanlar çalıştır, modernleşmeye git. Bu sadece Evciler için değil Karaköy için de, diğer kooperatifler için de söz konusu. Kapatalım gitsin bu 375 kooperatifi. Yerine üretime, tüketime yönelik 1-2 tane sağlam kooperatif olsun. Bunu üreticiler yapamıyorsa yerel yöneticiler gerçekleştirsin. Devlet gerçekleştirmiyor. Çünkü devlet kooperatifleri siyasi amacı için kullanıyor. Yerel seçimlerden bu yana sekiz ay geçti. Bu sürede Çanakkale’de bunun kurulması lazım. Belediyenin eksikliği de bu. Kurulacaksa örnekleri var kuralım. Ama bir an önce harekete geçilmesinde fayda var. Demokratik temelde yapılandırılarak işlev kazandırılması lazım kooperatiflere” dedi.    
 
“Tarımı konuşamayız”
Kirazlı/Balabanlı’da yüzbinlerce ağacın kesilmesiyle oluşturulan maden sahası hakkında da düşüncelerini paylaşan Kenan Kaynaş; “Son yıllarda iyice azgınlaşan metalik madencilik ve termik santrallar Çanakkale’deki tarımı bitiriyor. Belediyenin ‘Kazdağları yoksa Bayramiç elması yok’, ‘Kazdağları yoksa Çanakkale domatesi yok’ sloganları çok yerindedir, başkaları için de çok rahatsız edicidir. Eğer metalik madencilik devam edecekse ve Çanakkale’de bu kadar yüksek termik santrallar kurulacaksa Çanakkale tarımını hiç konuşmaya gerek yok. 21 yıldır bu şehre hizmet etmeye çalışıyorum. Ama bütün bu çabalarımız ne yazık ki boşa gidecek. Siyanürün ve termik santralların etkisi yok denilerek bu madenlerin ve termik santralların bacalarının kontroluna bile izin vermeyen hükümet Çanakkale’deki tarımı batıracak. Bu bir gerçek. Kestaneler kurur, göknarlar kuruyacak, kirazlar kuruyacak, hayvanlar doğum yapamayacak, daha sonra kadınlar doğum yapamayacak, doğum yaparsa da engelli çocuklar doğacak. Buradaki konuşmalarımız devletin politikalarıyla tam tersi. Devlet burada maden sahasına ve termik santrala izin veriyor, biz burada Çanakkale tarımının geleceğini konuşuyoruz. Çanakkale tarımının geleceğini bacadan çıkan gaza, toprağa, suya ve havaya sızan siyanüre bağlı olarak ne kadar geliştirebiliriz ki...” diyerek metalik madenciliğin ve bölgedeki termik santralların vereceği zararlar üzerine öngörülerini katılımcılarla paylaştı. Tüketicinin sorumluluğu konusunda gelen bir soruya da Kaynaş, “Elbette tüketicinin de sorumluluğu var. Eğitim çok önemli. Biz Çanakkale halkını madencilik, siyanür, tarım konusunda eğitemedik. Kendi ürünlerimizi kendimiz almamız lazım. Çanakkale, yine de Türkiye ortalamasının çok üzerinde. Cuma Pazarı’na gittiğinizde kalabalığı görürsünüz, herkes yerel ürünleri, köylüden gelen ürünleri tercih ediyor. Ben mecbur kalırsam manavdan alıyorum, yoksa pazardan alıyorum. Profesörüm ve yeterli gelirim olmasına rağmen yerel üreticiyi desteklemek amaçlı ailecek gidip pazardan alışveriş yapıyoruz” dedi. 
(Haber Merkezi)
Paylaş