"Karar süreçlerinin içinde olmak istiyoruz"

1807
Masaj salonları optikçiler, tuvaletçiler, spa merkezleri, diyetisyenler, psikologlar, sağlık temizlik ve bakım hizmetlerini kapsayan Çanakkale Berberler ve Kuaförler Odası`nın Çanakkale Merkez ve köylerinde 539 üyesi bulunuyor. 539 üyenin 390`ını berberler ve kuaförler oluştururken, geri kalan sayı ise odaya bağlı diğer meslek gruplarına ait. Çanakkale Berberler ve Kuaförler Odası Başkanı Ayhan Engin, temsilcisi olduğu meslek gruplarının yaşadığı sorunları, gündemini ve geleceğini kendisiyle gerçekleştirdiğimiz söyleşide tüm samimiyetiyle ifade etti. Başkan Engin, gelişen teknoloji ve iletişim ortamıyla beraber kendilerini daha iyi ifade edebildiklerini söyledi. Berberlik ve kuaförlük mesleğinin prestijinin arttığını belirten Başkan Engin, mesleğe yönelik çok fazla talep olduğunu dile getirdi. Engin ayrıca kentin valisi, belediye başkanı ve kurum müdürlerine seslenerek, kendi meslek gruplarıyla ilgili olan konularda kendilerinin fikrinin alınmasının öneminin altını çizdi. Çanakkale Berberler ve Kuaförler Odası Başkanı Ayhan Engin ile gerçekleştirdiğimiz söyleşide şu satır başları yer aldı...
 
OLAY: Pandemi sizin sektörü nasıl etkiledi? 
Pandemi sürecinde en çok etkilenen meslek gruplarındanız. Dünyada ve ülkemizde ilk defa başımıza gelen böyle bir duruma, tüm dünya ve ülkemiz hazırlıksız yakalandı. Lakin her geçen gün büyük devlet olmanın gereği, devletimiz daha doğru şeyler yapmaya devam etti. 21 Mart`ta kapandık, 11 Mayıs`ta açıldık; o süreçte resmi kurumlarla olan ilişkilerimiz ile o dönemde çok zor duruma düşen arkadaşlarımıza ulaştık. Valiliğimiz ve VEFA grubu desteğiyle, ihtiyaç sahiplerine gıda kolileri dağıtılmasına aracı olduk. İlk defa yaşanan bu durumla ilgili herkes gibi tabi biraz telaşa kapıldık. Önce sağlık dediysek de başımıza gelmediği süre içerisinde en önemli gündem hep ekonomi oldu. Ekonomiyle ilgili her ne kadar devletimiz sağlıklı kalalım önceliğimiz bu demeye çalışsa da biz başımıza gelmeden, toplumdaki insanımızın yapısından kaynaklı böyle bir durumu çok iyi idrak edemedik. Şimdilerde anladık ki en önemli şey sağlık. Bu süreçte sohbet ettiğim odamıza kayıtlı birçok esnafımız, kendisini bir kenara koyarak komşusunu düşünür oldu. Bu bizim toplumumuzun ne kadar doğru bir yapıda olduğunu ne kadar vicdanının gelişmiş olduğunu gösteren bir pozisyondu, beni de çok memnun etti. Devletin kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izin ve kredi vermesiyle ilgili memnuniyetimi dile getirmek istiyorum. İnsanız biz ne kadar ne alırsak alalım yetmez. Ama bir an durup düşünüp alacaklarımızın, beklediklerimizin neler olduğunu acele etmeden çok net olarak yetkililere aktarmak gerektiğini, en doğru sonuçları oluşturmak bakımından önemli olduğunu düşünüyorum. İğneyi kendimize, çuvaldızı başkasına batırmayı unutmayalım. Devlet bize maske takarak, temizliğe dikkat ederek mesafeye uygun yaşayarak bu illetten kurtulmamız gerektiğini söylüyor. Yaşamın içinde bunların ne kadar ciddi yapıldığını önceden gördüm, benim bir fikrim var. Herkesin de var. Biz bunu bile yüzde 100 yerine getiremezken, 83 milyonun sevk ve idaresi hiç de kolay olmasa gerek. Görüyorum, izliyorum her geçen gün daha iyi kararlar çıkıyor. 
 
OLAY: Meslek odaları hakkında düşünceleriniz neler?
Esnaf teşkilatlarıyla ilgili kamuoyunun olumsuz algılarını son zamanlarda değiştiren ve Çanakkale Merkez`de doğru örnekler sergileyen oda başkanlarımız var, oda başkanımız var. Oda başkanlığı böyle yapılmalı... Esnafa dokunmak şeklinde yapılmadı. İhtiyacını olduğunda esnafın yanında olmalı. Dönüşüyoruz, değişiyoruz, gelişiyoruz. Bu değişimi ve gelişimi yasalarla biraz daha hızlandırmak gerektiğini düşünüyorum. Maalesef bugünün şartlarında ülkemizin gündemi bir türlü bu duruma müsait olmadı. İlk fırsatta esnaf teşkilatlarıyla ilgili konulara el atacaklarını, daha iyi işler bir sistem kuracaklarını düşünüyorum. Eğer demokrasiyle yönetilmek istiyorsak demokrasinin olmazsa olmaz beş tane unsuru var. Yasama, yürütme, yargı, basın ve STK`lar. STK derken özellikle esnaf teşkilatlarından bahsediyorum. Demokrasinin içerisinde esnaf teşkilatlarının yarı resmi kurum haline getirilmesinin birinci sebebi demokrasiyle yönetiliyor olmamızdan kaynaklı. Demokrasiyi birbirine denetleyen, birbirine destek olan nitelikteki kurumların birlikte hareket etmesini sağlayan bir mekanizma. Demiş ki ben bu esnaf teşkilatlarını resmi hale getireyim ki onlar temsil ettiği kitlelerden aldığı bilgileri, yetkililere, yetkililer de yasamaya ulaştırsın. Yasama da kanunlar yapalım, bu kanunları da yürütme aracılığıyla onlara döndürelim. Peki yaşananlar böyle mi? Değil... Böyle olmadığını bu işin içerisindeki biri olarak söylerken, böyle olması gerektiği yönünde de daha işlerlik kazanması bakımından bu işi yasalar nezdinde tekrardan düzenlemek gerekiyor. Artık odalarda 30 yıl 40 yıl başkan olmamalı ama kimsenin önüne de seçme-seçilme engeli konulmamalı. Sistem öyle kendini kontrol etmeli ki değişim yaşanabilmeli. 
 
"Ben bu işin duygularını biliyorum"
Çok üzülerek söylüyorum Türkiye`de bilgisi olmayanların fikri var. Bu çok acı bir gerçek. Had bilme çok önemli bir özellik. Had bildirme de artık çok gerekli olan bir şey oldu. Şimdi ben haddini bilmeyen diye tabir edebileceğim, benim temsilciliğini başkanlığını yaptığım meslek grubuyla ilgili konuşanlara yönelik herkes haddini bilsin demek istiyorum. Bilgisi yok fikri var. Bir konuda fikir beyan edeceksen bilgin olacak. Sadece kitaptan okuma bilgi de yetmez. Ben bu işin duygularını biliyorum. 
 
"Herkes esnaf adam olamaz"
Esnaf adam diye bir tabir vardır. Herkes esnaf adam olamaz. Esnaf adam komşusunu kargosunu alan adam, esnaf adam komşusundan borç alıp veren adam, esnaf adam bir başkasının çocuğunu gönderip şu kişiden bir şey denilen adam. Esnaf adam olmak kolay değil. Bu konu benim için çok önemli. Çanakkale kamuoyuna bu işleri ben çok iyi bilirim diyenlerde aynı masa etrafında bir açık oturumda oturmak isterim. Benim temsil ettiğim esnaflarla ilgili kimse fikir beyan edemez. Biliyorum diyemez. Biliyorum diyorsa hadsizin tekidir. Ama benim temsil ettiğim meslek grubundan bu işi yapan birisi fikir beyan edebilir çünkü bu işi duygularıyla yaşamaktadır. En alt tabandaki insanın fikrini en yetkiliye ulaştırmak istiyoruz. Niyetimiz bundan başka bir şey değildir. Bizimle ilgili bir konuda karar alınırken fikrimizin sorulmasını katkı yapabilmek adına istiyoruz. Yoksa birileriyle bir araya gelip, iş yapıyorum pozu verip fotoğraf çektirmek için değil. Buradan şehrin valisine, şehrin belediye başkanına, şehrin kurum müdürlerine söylemek istediğim şey budur. Konu bizimle ilgiliyse, bizim fikrimize müracaat edin, zarar etmezsiniz. Herkes için daha iyi şartlar ve sonuçlar oluşturursunuz. Biz burada `bunu biz yaptık, daha iyi olmasına sebep olduk` da demeyiz. Varsın puanları o kişi toplasın. Bizim umurumuzda olan şey doğru sonuçlar oluşturmak adına doğru kişilere sorulan soruların doğru cevaplarının alınmasıdır. 
 
OLAY: Fiyat tarifelerini nasıl belirliyorsunuz? 2021 fiyatları ne olacak?
Bizde fiyatlar tarifiyle belirleniyor. En son 2020 yılının Şubat ayında tarife oluşturmuştuk. Biz onu oda yöneticileri olarak temsil ettiğimiz esnafların isteği ve talebi üzerine düzenliyoruz. Yüzde 51`inden daha fazlasının bu aldığımız fiyatlarla gelir giderimizi karşılayamıyoruz diye şikayet ettikleri zaman ve resmi dilekçeyle bize başvurdukları anda biz bir takım gelir gider hesapları yapıyoruz. Ve genellikle bu istekler doğru istekler oluyor. Sonra oturup yönetim kurulu kararı alıyoruz. İstekler haklıysa tarife değişikliğine, fiyat artışına gidiyoruz. Yakın gelecekte bir fiyat artışı esnaflarımız tarafından istenirse onların istediği yönde ve tüketicinin çok zorlanmayacağı yönde bir karar alırız ama şuanda gündemimizde öyle bir şey yok.
 
OLAY: Mesleğin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Eleman yetiştirmede sıkıntı yaşanıyor mu?
Biraz sosyolojik biraz ekonomik olarak ülkede bazı şeyler değişiyor. Prestijli ve daha fazla saygınlığı olan meslekler var. Sırtını devlete dayamış daha az kişi tarafından yapılan ve daha fazla para kazanılan meslekler prestijli ve daha fazla saygınlığı olan meslekler olarak görülüyor. Sosyolojik olarak bu durumu incelediğimde, durumun hızla lehimize döndüğünü görüyorum. Çok ilginç arz-talep meseleleri zaman zaman karşımıza geliyor. Yıllar yıllar önce beni ne doktorlar mühendisler istedi şeklinde toplumda biraz espriyle karışık söylenen klişe cümleler vardı. Artık bunlar yerini başka şeylere bırakır oldu. Toplum, önemli insan ve değerli insanı ayırmaya başladı. Bunun en önemli sebeplerinden bir tanesi sosyal medya. Daha öncelerde kimin ne yaptığı bilinmezken, şimdi daha çok bilinir oldu. Berberler ve Kuaförler oda başkanıyla ilgili on beş yıl önce kimsenin herhangi bir fikri yok iken, bugün artık diyoruz ki devlet yönetiminde fikrimizi sorun. Bilinir olduk. Buradan hareketle üniversite mezunlarının işsiz gezdiği bu dönemde ekonomi burada da öncelik haline gelmeye başladı. Şimdi zaman zaman istediği bölümü kazanamayan, üniversite sınavına girmiş çocukların aileleriyle bir araya geliyoruz. Mesleğe çok talep var. Ben ailelere şunu diyorum; çocuğunu dört yıl üniversiteye göndersen, dört yıl sonra mezun olduktan sonra iş aramak zorunda kalacak. Oysaki siz güzel olduğunu düşündüğünüz, kendi kriterlerinize uyan bir iş yerine çalışmaya gönderin. Dört yıl sonra o çocuk üniversiteden X bölümden mezun olan kişiden daha fazla maaş alıyor olacak. Bu gerçeklerle toplum yüzleşti. Dolayısıyla personel ile ilgili çok yakın gelecekte sıkıntı olmayacak, aksine talep fazlalığı olacak. Bu kaliteyi de getirir. Arkadaşlarımızın kendi aralarında mesleki olarak yarışmasına, ortaya daha iyi şeyler çıkarmalarına sebep olur. Dolayısıyla mesleğimiz de gelişir. En önemli şey toplumun algısının önemli insan, değerli insan algısının çok fazla düşünerek ortaya koyması sonucu oluyor. Yani eskiden kuaför prestij ve saygınlık bakımında nerelerdeyken şimdi nerelere çıktı. Prestiji arttı. Çok kimsenin dikkatini çekmemiş olabilir ama iddia ediyorum daha fazla saygınlığı artan daha prestijli bir meslek haline geldiğini iddia edebilirim. 
 
"EQ`ların öne geçmeye başladığı zamanların başlangıcındayız."
Sosyal zekası üst düzey olan insanların yavaş yavaş ön plana çıktığı günleri yaşıyoruz. İletişimin kolaylaşmasıyla ilgili bir durum. Asosyal insanların ne mezunu olursa olsun topluma faydalı olamayacağı kanısındayım. Nereyi bitirirsen bitir, eğitim kariyerin ne olursa olsun sosyal zekan oluşmamışsa çok başarılı olunabileceğini sanmıyorum. EQ`ların öne geçmeye başladığı zamanların başlangıcındayız. 
 
OLAY: Son olarak Çanakkale halkına belirtmek istediğiniz bir şey var mı?
Toplumlar algı üzerinden yönetiliyor. Bazen hak etmeyen kesimlerle ilgili algılar oluşuyor. Biz bu pandeminin ilk çıktığı zamanlarda berberleri, kuaförleri ve güzellik uzmanlarını çok dilimize doladık. Sanki oraya gidersen hasta olacağız gibi düşündük. Bu tedirginlik, bu dikkat ise bu iyi bir şey lakin birazcık ölçüp biçim değerlendirmek lazım. Birisi olumsuz örneği görmüş olabilir, ben olumsuz örnek olmaması için elimden geleni yapıyorum ama üye sayısının 390 olduğunu düşünürsek, bir çoğunun son derece temizlik, maske ve mesafe kuralına uygun hareket ediyorlar. Ve bunun sonucu aylar sonra hastalık sayısının artması ve bizim meslek grubunun kapanmaması, hastalığın bu meslek gruplarından oluşmadığı kapsamında bir kanaat oluşması gerekiyor. Bizim meslek grubumuz kapanmadıysa bunun sebebi bizim yaptığımız işle ilgili dikkatli olmamızdan kaynaklı. Bu meslek grubu hastalığın bulaşmaması için gereken şartları yerine getirdiğini, yerine getirmeyenlerin müşterilerin uyardığını, bu sebeple de bulaş riskinin çok düşük oranda olduğu ortaya çıkmış olacak ki kapanan işyerleri arasında olmadık.
(Atakan Alkış)

 

Paylaş