"Karar hukuka ve anayasaya aykırı"
"Onur Haftası" kapsamında Çanakkale MUAF LGBTİA+ tarafından 13-17 Haziran tarihleri arasında yapılması planlanan, etkinliklerle ilgili Valilik tarafından alınan yasaklama kararına karşı açılan dava, Çanakkale 2. İdare Mahkemesi`nde görüldü. Mahkeme heyetinin, 15 günlük süre içerisinde kararını açıklaması bekleniyor. Davanın avukatları, konuyla ilgili olarak, "Mahkemede, bu yasaklamanın hukuka ve Anayasaya aykırı olduğunu ifade ettik. Burada asıl sorunun, anayasadan doğan bir hakkın, toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkının, bir takım çete özentisi gruplarca hedef gösterilmesi ve haklarını arayan insanların tehdit edilmesi olduğunu, yasaklama kararının tek taraflı olarak sadece Onur Haftasına yönelik olmasının hukuka aykırı olduğunu söyledik. Mahkeme heyetinin adil bir karar vereceğini umuyoruz. Yasal olarak 15 gün içerisinde kararın açıklanması gerekiyor. Bu süreç içinde karar bizlere tebliğ edilecek" dediler.
"Usulsüz bir karar"
Çanakkale Valiliği`nin "etkinliklere ilişkin tepkiler geldiği" gerekçesi ile 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu çerçevesinde aldığı yasak kararına karşı açılan dava ile öncesi Çanakkale Adliyesi önünde açıklamada bulunuldu. Açıklamada "Çanakkale Valiliğinin vermiş olduğu bu usulsüz yasaklama kararı kabul edilemez. Sözde "güvenliği sağlama" amacıyla alındığı iddia edilen karar açıkça LGBTİ+`ları yok saymak amacı taşımaktadır" denildi.
"Tehdit edenler neden tespit edilemedi"
"Onur Haftası" etkinlikleri, sosyal medyada tehdit edilirken, Çanakkale`de de Ülkü Ocakları açıklamada bulunmuş, Yeniden Refah Partisi Genç Kolları ve bazı grupların tepkilerine neden olmuştu. Yürüyüşün yapılacağı gün tehdit mesajları yayınlayan ekiplerin, sokaklarda sopalarla gezerek sosyal medyada yaptıkları yayınlarla Onur Haftası etkinlikleri hedef gösterilmişti. Çanakkale Adliyesi önünde yapılan açıklamada, "Bunların hepsi valiliğin ve kolluğun gözü önünde yaşanmıştır. Madem ki Valiliğin kararının tek amacı `güvenliği sağlamak`, niçin bu çete özentisi saldırganlar hakkında tek bir işlem bile yapılmamıştır? Niçin bu tehditleri savuran ve sokaklarda sopa ile gezen kişiler, kolluk tarafından tespit edilmemiştir? Ve hatta neden bu tehditleri savuran vakıfların yöneticileri bizzat vali tarafından makamında ağırlanmıştır?" diye soruldu.
"Bu ayrımcı karar benzeri görülmemiş bir karar değildir"
Söz konusu yasaklama kararının Türkiye`de LGBTİ+ haklarına yönelik genişleyen baskıların bir yansıması olduğu ifade edilen açıklamada, "2015 yılından beri İstanbul`da Onur Yürüyüşü`nün engellenmesiyle birlikte artık ülkenin dört bir yanında LGBTİ+`ların bir arada, yan yana durdurğu her etkinlik bu şekilde hukuksuz ve usulsüzce engellenmektedir. Dinci saiklerle hareket eden cemaat ve tarikatlar esas alınarak verilmiş olan bu yasaklama kararları, ayrımcı ve nefret suçu teşkil eden bir nitelik taşımakla birlikte `Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti` olarak belirtilen Cumhuriyetin nitelikleri ile de bağdaşmamaktadır" denildi.
(Seçkin Sağlam-Damla Yeltekin)