Karanlıkta hareket edenler…

‘Karanlıkta hareket edenler’ sözü genellikle gizlemek zorunda oldukları bir şeyin peşinde koşanların zaman olarak tercihlerini anlatan bir sözdür.
Yaşam bunu çok açık olarak doğrulamaktadır.
Özelikle amaçlarına ulaşmak için çevresel değerlerimizi yok etmekten başka bir alternatifi kalmayanların karanlıkların arkasına saklanması bir seçenek haline gelmiştir.
Gezi parkını yok etmek için harekete geçenler ilk operasyonlarını ağaçları katletmeye çalışarak bir şafak karanlığında başlatmışlardı.
Şimdi de kentimizde başından itibaren bir muammaya dönmüş olan Hamidiye Tabyaları restorasyon işinde, ağaçların yok edilmesi için yine gecenin karanlığı seçildi.
Fakat şunu unutuyorlar gecenin karanlığında harekete geçenler; karanlıkta bitirilmeye çalışılan işlere karşı gelişen tepkinin aydınlığı, böylesi gizli işleri açığa çıkarmaktadır.
İşte Haziran direnişi; şafak karanlığındaki ağaç katliamına karşı gelişen tepki ve milyonlarca insanın demokrasi ve özgürlük mücadelesine dönüşen kitlesel bir başkaldırış

688
Hamide Tabyalarında hafta sonu restorasyon çerçevesinde ağaçların kesilmesi için gece vakti harekete geçenler yine vatandaşların tepkileriyle karşılaştılar ve çalışmalarına son vermek zorunda kaldılar.
Dikkat ederseniz içinde böylesi girişimleri barındıran projeler, halkın bilgisi ve onayı olmadan tepeden inme dayatma olarak gündeme getirilen projelerdir.
Halkın iradesinin yansımadığı böylesi projelerde zaten hep bir bit yeniği olmuştur.
Zaten halktan gizlenmesinin nedeni de budur.
Gezi parkında ağaç katliamının bir AVM yapımı için başladığı ortada.
Bir kamusal alanın özelikle İstanbul’un merkezinde halkın nefes alabileceği ender yerlerden biri olan Gezi Parkı’nın bir alışveriş merkezi kılığındaki beton yığınına dönüştürülmesine tabiî ki vatandaşlar karşı çıkacaklardır.
Yaşamsal değerleri sadece paraya indirgeyen sistemin para kafalıları doğal olarak kendilerine karanlığı seçtiler, fakat karşılığını da en güzel şekilde aldılar.
Hamidiye Tabyalarında durum biraz daha farklı.
İlk aşamada bu alanın askeriye tarafından yerel yönetime devri konusunda harekete geçilmiş, Kültür ve Turizm Bakanlığı da bu konuyu olumlu karşılaşmıştı.
İlerleyen zamanlarda yerel seçimler nedeniyle buranın üzerinden oy devşirmek amacıyla harekete geçen AKP, seçimlerde belediye bakan adayı için bu alanı, seçim yatırımı olarak projelendirildi.
Seçimler sonrasında Kültür Turizm Bakanlığı tarafından Çanakkale halkının, sivil toplum örgütlerinin yerel yönetimin bilgisi dışında hazırlanmış bir proje ile restorasyon çalışmalarına başlandı.
Öyle bir başlangıç yapıldı ki; gerekli izinler alınmadığı için Çanakkale Belediyesi tarafından çalışmalar durduruldu.
Kuralsızlık ve kendi başına buyrukluk devamında aynen sürdürüldü.
Bu seferde 1. derece sit alanında, iş makineleri ile kazılar yapılacak şekilde bir umursamazlıkla hareket edildi.
En son olarak da tabyalardaki ağaçlar bir gece vakti kesilmek istendi.
Tamamıyla ben yaptım oldu mantığı ile sürdürülen, tepeden inme, dayatmacı bu proje süreci kendi içinde de birçok revizyona uğratıldı.
Başlangıç projesi değiştirildi, son olarak aldığımız duyumlar kadarıyla tabyalar dışındaki alan esas olarak tören alanı olarak değerlendirilmek üzere projelendirildi.
Kamusal alanların, bu şekilde katılımcılığın gerçekleşmediği, dayatmacı bir şeklide değerlendirilmesinin sonuçları zaten böyle olur.
Halktan gizlenerek sürdürülen bu projenin içersinde halkın karşı çıkması muhtemel bir çok uygulamanın olması şeffaf olmayan böylesi süreçlerin doğal sonucudur.
Zaten bundan dolayı halktan gizlenmektedir, özetle gizlilik, projede kabul edilmeyecek uygulamalar olduğu için izlenen yöntem olmuştur.
İşte bir akşam karanlığında ağaçların kesilmesi böylesi bir yöntemselliğin sonucudur.
Halktan gizlenen, ne olacağı konusunda halkın görüşlerine başvurulmayan her türlü projede bir çapanoğlu vardır.
Burada şimdilik karşımıza ağaç katliamı olarak çıkmıştır.
Doğa düşmanlarının, karanlıklarda hareket etme yöntemi sadece fiziki karanlıkların arkasına sığınarak; gizlemek, gizlenmek ile kalmaz.
Bazen de yöntemleri karanlıktır, entrika, tertip ve kışkırtmalar üzerinedir.
Karadağ köylülerinin altın sondajına karşı gösterdikleri onurlu direniş sonrasında altıncı şirket şimdi böylesi yöntemlere başvurmaktadır.
Sondaja karşı mücadele eden köylüler için, çeşitli provokasyonlar düzenlemekten tut komşu köy halkı ile aralarındaki diyalogu bozmak için sürdürülen tertiplere kadar birçok entrika üzerinden karanlıklar yaratılmaya çalışılmaktadır.
Karadağ köylülerinin yaşamsal değerlerini yok ederek, geleceklerini tehlikeye sokacak altın üretimini gerçekleştirmeye çalışanlar da, diğer yok ediciler gibi karanlıklardan medet ummaktadırlar.
Tüm bu tertipler Karadağ köylülerinin haklı ve onurlu mücadelesini engelleyemeyecektir.
Kazanan, Karadağ Köylüleri olacaktır.
Diren Karadağ ,tüm doğa dostları ,yaşam savunucuları sizinle.
Paylaş