Karanfilleri ile geldiler, suyu gazı yediler

Gezi direnişi nedeniyle kaybettikleri arkadaşlarını anmalarına bile tahammül gösteremeyen siyasal iradenin artık vicdanı hasarlanmıştır.
Bugüne kadar tamamıyla insani talepler ile meydanlarda olanlara azgınca saldıran bir sistemin meşruluğu artık kalmamıştır.
Kendilerine karanfil atanlara, sularla gazlarla plastik mermilerle saldıranlar için söylenecek bir söz yoktur.
Taksim’de, ölen arkadaşlarını anmak için karanfilleri ile meydanda toplananlara yapılan bu saldırıyı meşru gören herkes bu saldırının ortağıdır ve insanı değerlerini yitirmiştir.
Demokrasi ve özgürlük adına ;kendi iradelerine, yaşam biçimlerine sahip çıkan yurdun dört bir yanında tepkilerini sürdüren bu insanları anlamamak, anlamazlığa gelmek ,daha da ötesinde yalakalık yapmak adına yalan ve iftiralarla saldırı ve karalamalarda bulunmak gelinen süreçte artık farklı bir nitelik kazanmıştır.
Meydanlardaki, parklardaki insanlar bu gerçeği de çok iyi kavrıyor ve değerlendirmelerini bu yönü ile yapıyor.

625
İnsanların en önemli değerlerinden biridir; yaşamını yitiren insanları anmak, onların anılarına saygı göstermek.
Bu değere bile saygısı olmayanlar, ağızlarındaki baklayı çıkardılar; “halkın alanı kullanmasını engelliyorsunuz “diye yapılan anons ile ötekileştirme politikalarının sonucu olarak orada toplanan halk yok sayılmıştır.
İşte sorun tamda burada düğümlenmektedir.
Kendilerinden olmayan herkesin ötekileştirilmesi, yok sayılması sorunu  
Bu insanların tepkisi de bu noktada olmasına rağmen, bu gerçek AKP politikalarının ötekileştirme çabalarına kurban edilmekte, faiz lobisiydi gibi safsatalarla ayın sonunu zor getiren emekçiler için akıl almaz ithamlarda bulunulmaktadır.
Bir kez daha söylüyorum artık  hiçbir şey eskisi gibi olmayacak;  ötekileştirilmek istenen yok sayılan halk her geçen gün dayanışmasını güçlendirerek bu iradeyi yerle bir edecek.
Kürt halkı da böyle yaptı.
Birleşti , mücadele etti ,demokratik haklarını kazanma noktasında bir adım attı.
Gezi parkı direnişi nedeniyle siyasal iradenin almış olduğu bu baskıcı, zorba tutum Kürtleri de ciddi bir kaygıya sürükledi
Her şeyin başında demokratik haklara, özgürlüklere  saygı sorunu geliyor.
Gezi parkı direnişi nedeniyle bir diktatör edasıyla yapılan baskıcı uygulamaların “emrini ben verdim” diyen bir anlayışın devamında; özünde demokrasi ve özgürlük olan Kürt sorununun çözümü içinde sağlıklı adımların atılması çok olası gözükmüyor.
Bugün gelinen noktada ülke önemli bir kaosun eşiğindedir.
Siyasal irade meşrutiyetini kaybetmiş, ülke yönetilemez noktanın eşiğine getirilmiştir.
Dayılanarak, efelenerek, meydan okuyarak bu  durum sürdürülemez.
Aklı selim olma  zamanıdır, her geçen gün kaybeden bir bütün olarak ülkemiz olmaktadır.
Tabiki; “anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az”
 
Bozcaada’ya yapılabilecek en büyük kötülük.
Bir şarap ve turizm adası olma vizyonu ile hareket eden Bozcaada’da geleneksel hale gelmiş “şarap tadım  günleri” alkol yasası gerekçe gösterilerek iptal edildi.
Tarihi  boyunca bağcılık ve şarapçılığı ile ün kazanmış, ve bu özelliğinin adanın vizyonu haline geldiği günümüzde  ancak böyle bir karar ile adanın temeline dinamit  koyulabilirdi.
Bozcaada’nın turizm gerçeği itibarıyla, önündeki çeşitli olumsuz deneyimleri göz önünde bulundurarak  geliştirmek istediği  ‘şarap adası ve bağcılık turizmi’ konseptindeki vizyonu bu uygulama ile ilk darbesini almıştır.
İnsanların yaşam tarzına müdahale olarak başlayan alkol yasaklamalarının varacağı en ciddi sorun olarak; Bozcaada’nın gelişim trendi üzerindeki olumsuz etkilerini önümüzdeki günlerde görmek olası.
Bozcaada, kendi özelliklerine uygun bir turizm gerçeğini yaratamaz ise; çok kısa zamanda betonlaşan ve klasik deniz turizminin dışında özelliği olmayan ülkemizin çeşitli bölgelerinde yaşanmış acı gelişmeleri bu anlayış ile yaşama olasılığı çok yüksek.
Siyasal dinciliğin muhafazakar yaşam tarzı yaratma rüzgarları ne yazık ki adada şimdi  böyle esmekte.
Bozcada buna teslim olmamalı,aynı zamanda kültürel özelliği olarak yaşam bulmuş, bağcılık ve şarapçılığını yaşatmak için seferber olmalıdır.
Bir halkın kültürüne  müdahale edilemez,edilirse; edenlerin sonuçlarına katlanması gerekir.
Paylaş