"Kanal İstanbul değil, Katar İstanbul"

975

 Çanakkaleliler Kanal İstanbul Projesi ÇED’in iptali için Çanakkale Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne, İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne iletilmek üzere dilekçe verdiler. Çanakkaleli vatandaşlar müdürlük önünde uzun kuyruklar oluştururken, CHP Genel Sekreteri, Genel Başkan Yardımcısı ve Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek, CHP İl Başkanı İsmet Güneşhan, Saadet Partisi İl Başkanı Süleyman Saçıkara, CHP Merkez İlçe Başkanı Ali Uyanık, Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Kepez Belediye Başkanı Birol Arslan da dilekçelerini verdiler. Milletvekili Erkek basına yaptığı açıklamada, başvuru doyasındaki raporların değiştirildiğini belirterek; “DSİ’nin verdiği raporlar var; ‘İstanbul su kaynaklarını kaybeder’ diyor. Bu raporların hepsi değiştirildi. Şu anda dosyada yok. Böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu Kanal İstanbul değil, bu ‘Katar İstanbul’, bu ‘Talan İstanbul’ ne derseniz deyin…” dedi. Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, projenin Montrö Sözleşmesi’ni pasifize etmek, ikinci alana atmak noktasında bir hareket olarak algılandığını, kendisinin de aynı düşüncede olduğunu ifade ederek,  “Montrö bizim güvencemiz. Dolayısı ile buna alternatif bir olasılığı olan bir suyolunun açılması ile yarın Amerika’ya karşı baskılara nasıl direneceğiz. Bir telefonla rahibi saldığımız noktada ve baskıya boyun eğdiğimiz noktada o kanaldan yüksek tonajlı gemilerin geçmesini nasıl engelleyeceğiz sorusu gündemde…” dedi. İşin rant kısmını ayrıca değerlendirmek gerektiğini belirten Gökhan; “Ne hikmetse Arap sermayesi buradan arsa ve tarla kapatmış. Bu çok önemli…” dedi. Dilekçeleri sunmadan önce açıklama yapan İl Başkanı Güneşhan,  projenin ne İstanbul’a, ne de Türkiye’ye faydası olmadığını belirterek; “İktidarın yakınlarına, yandaşlarına menfaat sağlamak amacı ile 3-5 kişi için hayata geçen bir projedir. Dolayısı ile bu projeye karşı olduğumuzu açık ve net bir şekilde ifade ediyoruz” dedi.

  
“Başvuru dosyaları değiştirildi”
Başvuru dosyalarının değiştirildiğini belirten Milletvekili Erkek; “Bu bir demokrasi mücadelesidir. Bu keyfiliğe karşı, tek adam sistemine karşı, hukuksuzluğa karşı önemli bir mücadele. Türkiye’nin her yerinde bu duyarlılık var. Çanakkale’de de böyle yüksek bir katılımla çevreye sahip çıkılması, bu hukuksuzluğa karşı bir duruş gösterilmesi önemli. Biz zaten Kanal İstanbul projesini en başından beri ciddi şekilde takip ediyoruz. Çevre Bakanlığı’ndaki bürokrasinin üzerinde öyle ağır baskılar var ki; Ulaştırma Bakanlığı’nın da, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın da, diğer bakanlıkların da, orada görev yapan uzmanlara bürokrasi üzerinden çok ağır bir baskı var. Niçin var? Başvuru dosyasındaki raporlar değiştirildi arkadaşlar. Biz o raporları gördük, okuduk. Başvuru dosyasında Devlet Hava Meydanları’nın verdiği raporda ‘İstanbul yeni havalimanı kullanılamaz hale gelir’ diyor. DSİ’nin verdiği raporlar var; ‘İstanbul su kaynaklarını kaybeder…’ diyor. Bu raporların hepsi değiştirildi. Şu anda dosyada yok. Böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu Kanal İstanbul değil, bu ‘Katar İstanbul’, bu ‘Talan İstanbul’ ne derseniz deyin… Bu memlekette milyonlarca aile açlık sınırının altında yaşıyor. 8 milyon asgari ücretli var. Türkiye’de çalışanların yüzde 40’ı ya asgari ücret alıyor ya da asgari ücretin altında maaş alıyor. Bir milyon 250 bin üniversite mezunu işsiz. Resmi rakamlara göre işsiz rakamları 4 buçuk milyon, gerçek rakamlar 8 milyondur. İşsizlik, yoksulluk büyüyor. Bu memlekette her üç çocuktan biri şiddetli yoksulluk çekiyor; yeterli protein, nitelikli eğitim alamıyor. Biz, Kanal İstanbul’un peşindeyiz, ama bizim öncelikli sorunumuz işsizlik, yoksulluk, adaletsizlik… Bu proje son derece tehlikeli. Çılgın proje diyorlar ya, bu gerçekten büyük bir çılgınlık. Türkiye’nin önceliği bu değil. Bu proje yapılacak diye nerelere, neler peşkeş çekilmiş? 2011 yılından bu yana o Kanal İstanbul’un iki tarafında da o arsa spekülasyonlarını, taşınmazları nasıl el değiştirdi incelemek lazım. Orası için araştırma önergesi verdik. Toprağımızı, suyumuzu, coğrafyamızı korumaktır asıl vatanseverlik” dedi.
 
“Montrö’ye altertatif su yolu olursa Amerika’nın baskılarına nasıl direneceğiz”
Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, konuyla ilgili yaptığı açıklamada; “Sadece Boğazlar değil Marmara da Montrö’de Boğazlar sözleşmesine tabidir. Çanakkale Boğazı ve İstanbul Boğazı Montrö Sözleşmesi’nin birer parçasıdır. Dolayısı ile Montör Sözleşmesi’ni pasifize etmek, ikinci alana atmak noktasında bir hareket olarak algılanıyor ki… ben de bu düşüncedeyim. Çünkü buradaki en önemli unsur bizim açımızdan, Karadeniz’de yüksek tonajlı savaş gemilerinin geçmesinin engellenmesidir. Biliyorsunuz Romanya ve Bulgaristan AB üyesi oldular ve Amerika özelikle Romanya’ya hava, kara ve deniz üssü kurmak peşinde ve oraya yüksek tonajlı savaş gemisi geçiremiyor. Bunun olması noktasında bir hareket olarak görülüyor. Yoksa ticari anlamda bir faydası olacağını düşünmüyorum. Boğaz’dan geçişler de azalmış. Burada yarın uluslararası sorunlarla karı karşıya kalacağız. Montrö bizim güvencemiz, dolayısı ile buna alternatif bir olasılığı olan bir suyolunun açılması ile yarın Amerika’ya karşı, baskılara nasıl direneceğiz. Bir telefonla rahibi saldığımız noktada ve baskıya boyun eğdiğimiz noktada o kanaldan yüksek tonajlı gemilerin geçmesini nasıl engelleyeceğiz… sorusu gündemde. Bunu geçirdiğimiz zaman Rusya’yı nasıl muhatap alacağız. Montrö bir diplomasi ve Türkiye’nin güvenliği konusudur. Montrö güvenliğimiz. Bunu delecek herhangi bir eylem ve işlemin içinde olmamalıyız. Çanakkale de boğazın geçişinde aynı kıstaslara tabi. Ancak burada temel olan İstanbul Boğazı çünkü, Karadeniz’e son çıkış noktası. Bunun için çok dikkatli olmamız lazım” dedi.
 
“Bir tarafta rant, bir tarafta Montrö Anlaşması riski. Bütün Türkiye ayağa kalkmış durumda”
Rant kısmını ise ayrıca değerlendirmek gerektiğini belirten Başkan Gökhan; “Ne hikmetse Arap sermayesi buradan arsa ve tarla kapatmış. Bu çok önemli. Niye, benden ve hangi amaçla alıyorlar? Bunların hepsi soru işareti. Güya güzergahı belli değildi, söylenmeyecekti… Ancak herkes arsasını almış. Şu anda,‘kim ne kadar zaman önce buralardan yer almış’ diye araştırıyorlar. Bence de doğru yapıyorlar. Çanakkale’den bir örnek vereyim. Karacaören’de biliyorsunuz yeni bir imar alanı açtık. O zaman oradaki arsa, tarla sahiplerinden 5 yıl öncesinde kimler almış ve satmış onları tespit ettik ve 5 yıl içerisinde tarlasını satanları tek tek çağırdık. ‘Sen buranın imara açılacağını biliyor muydun?’ diye sorduk. Burada ona göre işlem yaptık. Bunun aynısını İstanbul’da da yapmaları gerekirdi ama maalesef tam tersi olmuş. Bence karar verildiği noktada oradaki her türlü gayrimenkul alım satımının durdurulması gerekirdi. O zaman iyi niyeti anlardık. Mademki 2011’de irade ortaya konmuş, buradaki arsa ve tarla alım satımı kısıtlanmalıydı. Bir tarafta rant, bir tarafta Montrö Anlaşması riski sebebi ile bütün Türkiye ayağa kalkmış durumda” dedi. 
 
“Kanal İstanbul Projesini kabul etmek mümkün değil”
Dilekçelerin sunulması öncesinde açıklama yapan İl Başkanı Güneşhan; “AKP’nin yandaşlarına rant sağlamak için yapmış olduğu politikalar sonucunda ranta, Kanal İstanbul ÇED raporuna itiraz etmek üzere Çanakkale Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne, İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne sunulmak üzere dilekçelerimizi vereceğiz. Kanal İstanbul Projesini kabul etmek mümkün değil. Kanal İstanbul projesi sadece İstanbul’u değil, anı zamanda Marmara Denizi’ni dolayısı ile Çanakkale’yi de yakından ilgilendiren bir proje. Bu projenin ne İstanbul’a, ne de Türkiye’ye faydası yoktur. İktidarın yakınlarına, yandaşlarına menfaat sağlamak amacı ile 3-5 kişi için hayata geçen bir projedir. Dolayısı ile bu projeye karşı olduğumuzu açık ve net bir şekilde ifade ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu da resmi kurumların verilerine ve bilimsel verilere dayanarak 15 maddede projeye neden karşı olduklarını söylediler. Biz bu yanlıştan bir an önce dönülmesini istiyoruz. Nasıl geçmişte birçok yanlışlar yapıldıysa, ‘İstanbul’a ihanet ettik’ dedilerse, inşallah bu yanlıştan da dönerler. Çünkü bunun sonu bir felakettir. Aynı zamanda uluslararası skandal ve sorunlara neden olacak olan bir projedir” dedi. 
(Eren Aşnaz - Baykal Sağlam)
Paylaş