havadurum

"Kadına şiddete HAYIR"

541

 AKP Çanakkale İl Kadın Kolları tarafından 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında yürüyüş düzenlendi. Golf Aile Çay bahçesi önünden başlayan yürüyüşe AKP Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlu, Lapseki Belediye Başkanı Eyüp Yılmaz, AKP İl Kadın Kolları Başkanı Gülsüm Üstün, yönetim kurulu üyeleri ve partililer katıldı. İskele Meydanı’nda sona eren yürüyüşte, ‘Kadın güçlenirse toplum güçlenir’, ‘Şiddetsiz Bir İletişim Mümkün’, ‘Kadın-Erkek Güçlü Yarınlara’  yazan dövizler ve pankartlar taşındı. Yürüyüşün ardından yapılan açıklamada; “Laf ola beri gele türden açıklamalardan bıktık. Bir annenin, bir genç kızın ya da sadece bir insan olarak, yaşama savaşı veren mazlum bir kadının, köşesinde Allah`a yakarırken, bir başkasından yardım dahi alamadan can vermesi hiçbir siyasete malzeme yapılamaz” denildi. CHP Çanakkale İl Kadın Kolları Başkanlığı tarafından, CHP İl Binasında düzenlenen basın toplantısına CHP Çanakkale İl Başkanı İsmet Güneşhan, CHP İl Kadın Kolları Başkanı Sibel Erol, CHP Çanakkale Merkez İlçe Kadın Kolları Başkanı Dilek Zeynali ve partililer katıldı. CHP İl Kadın Kolları Başkanı Sibel Erol; “Biz kadınlar, içine tıkmaya çalıştığınız kalıplara sığmayacağız. Yaşamımıza ve haklarımıza sahip çıkacağız. Bize biçtiğiniz roller için değil, hak ettiğimiz yaşam için var olmaya devam edeceğiz. Şiddete karşı kararlı duruşumuz, yetecek bu şiddet kültürünü değiştirmeye, yok etmeye” dedi. İyi Parti Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Avukat Ezgi Deniz Çalışal; “Bizlere düşen görev, ilk olarak kadın-erkek eşitliği konusunda hukuki düzenlemelerin sağlamlaştırılması ve en etkili biçimde uygulanmasına kadar tüm alanlarda hızla İyileştirmelere gidilmesinin sağlanması için ne yapabileceğimizi tespit etmek ve vakit kaybetmeden bu dönüşümün bir parçası olmaktır” dedi. 

 
“Söz konusu bir insanın yaşamı olduğunda, siyaset dahil her şey ayaklarımızın altındadır”
AKP İl Kadın Kolları Başkanı Gülsüm Üstün; “Bizler AK Parti`nin 5 milyona yaklaşmış kadın üyesi adına, genel geçer cümleleri kurmak ve ‘dostlar alışverişte gözüksün’ misali buluşmalar için toplanmadık. Dünyada ’kadın’ ve ‘şiddet’ kelimelerini kullanarak oluşturulmuş cümleler ile ülkemizde ya da yurtdışında siyasi istismar yapanlar gibi üstünlük taslamak için de toplanmadık. Sadece kendi rahatlığını ve konforunu düşünüp, her fırsatta sahte gözyaşları dökenler gibi olmak için de burada değiliz. 17 yılı aşkın iktidarımızda, her daim ortaya koyduğumuz samimiyet ve sorumluluk bilincimizle bu derinden kanayan yaraya derman olmaya çalıştık. ‘Kadınlara Karşı Ayrımcılık Irkçılıktan Beterdir’ diyen Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve değerli hanımefendinin, her platformda göstermiş oldukları samimi duyarlılıkları milletimizin malumlarıdır. Yıllardır sürdürdükleri kapsamlı mücadeleler ile kadına ve aslında insana yakışır hak ve adaletin tesisinde büyük kazanımlar elde edilmiştir. Bu dönem içinde, gerek partimiz gerekse kurulan tüm hükümetlerimiz ve özellikle de kadından sorumlu bakanlarımızın tavizsiz mücadeleleri ve saygın çabaları apaçık ortadadır. Bugüne kadar kadınların yaşadığı sorunlarla ilgili yapılmış yasal düzenlemelerle kadınlarımızın ekonomi, siyaset, bilim ve eğitimde güçlendirilmesine önemli katkılar sağlanmıştır. Hal böyle iken her ‘kadın’ konusu gündeme geldiğinde veya acı bir hadise yaşandığında devletimizle dayanışma yerine bir takım çevrelerin, bu meseleyi istismar etmeleri, kendi çirkin siyasetlerine malzeme yapmaları da bir başka hakikattir. Dolayısıyla biz bugün öncelikle herkesi genel geçer açıklamalar yapmak yerine samimiyete davet ediyoruz. Yaşanan acıların, ilkelliklerin, cehaletin yurdumuzda ve dünyanın her yerinde son bulması için kadınlar ve erkekler olarak, hep birlikte gerçek anlamda bir dayanışmaya davet ediyoruz. Laf ola beri gele türden açıklamalardan bıktık. Bir annenin, bir genç kızın ya da sadece bir insan olarak, yaşama savaşı veren mazlum bir kadının, köşesinde Allah`a yakarırken, bir başkasından yardım dahi alamadan can vermesi hiçbir siyasete malzeme yapılamaz. Söz konusu bir insanın yaşamı olduğunda, siyaset dahil her şey ayaklarımızın altındadır. Biz AK Partili kadınlar olarak önce insanız, sonra kadınız. Dünyadaki hiçbir kazanım, güç veya makam bir kadının yaşam hakkından daha değerli olamaz” dedi.
 
“Kadınlar dün olduğu gibi bugün de meydanlarda olacaklar”
CHP İl Kadın Kolları Başkanı Sibel Erol, CHP İl Başkanı İsmet Güneşhan’ın da katıldığı basın açıklamasında; “Kadına yönelik şiddetin son bulması için 6284 sayılı koruma kanunu ve İstanbul Sözleşmesinin tam olarak uygulanmasını, İyi hal indirimlerine son verilmesini, Sığınma evlerinin sayısının artırılmasını,, Ücretsiz danışmanlık, psikolojik ve tıbbi destek ile yasal yardımın yapılmasını, Kadın istihdamını artırmak için güvenceli istihdam olanakları yaratılmasını, Kadınların işe alım ve yükselmelerinde cinsiyetçi politikalardan vazgeçilmesini, Kadın - erkek arasında yaşanan ücret eşitsizliğinin giderilmesini, Medyanın, kadın ve çocuklara yönelik şiddeti bir malzeme olarak kullanmaktan vazgeçilmesini talep ediyoruz. Evde, sokakta, toplumsal yaşamda bizleri yok saymak içini her gün yeni bir saldırı ile karşımıza çıkanlar umutlanmasın. Kadınlar dün haklarını almak için nasıl meydanları boş bırakmadılarsa bugün de meydanlarda olacak. Biz, Eşitsizliğin fıtratından diyenlere, Sokaklarda yürümemizi ve kahkaha atmamızı iffetsizlik sayanlara, Uğradığımız taciz ve tecavüzü etek boyumuzla ölçmek isteyenlere, Cinsel yönelimlerimize ve kimliğimize göre ölümü reva görenlere, Tecavüzde rıza arayanlara karşı mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz! Kadınlar için yaşamsal olan 6284 sayılı yasa ve İstanbul Sözleşmesini uygulamamak için her yolu deneyenler karşılarında dayanışmamızın gücünü bulacak! Biliyoruz yolumuz uzun. Ama inanıyoruz ki mücadeleyi büyüttükçe yarınlarımız daha özgür olacak. Ve bugün 2019’un Türkiye’sinde bütün değerleri ile yağmalanmış bu memlekette, intihar haberlerinin, krizin, savaşın, hayatlarımızı ve haklarımızı hedef alan yasa tasarılarının ve artarak devam eden kadın ölümlerinin ortasında, 25 Kasım’ı Emine Bulut’un son sözleriyle anıyoruz. ‘ ölmek istemiyorum’ Gücümüzü Bolivya’dan, Şili’den, Beyrut’tan ve Türkiye’nin 81 ilinden alarak haykırıyoruz: Biz kadınlar, içine tıkmaya çalıştığınız kalıplara sığmayacağız. Yaşamımıza ve haklarımıza sahip çıkacağız. Bize biçtiğiniz roller için değil, hak ettiğimiz yaşam için var olmaya devam edeceğiz. Şiddete karşı kararlı duruşumuz, yetecek bu şiddet kültürünü değiştirmeye, yok etmeye” dedi. 
 
“Yarının kadınlarına şiddet yerine saygı gösterecek erkekler, bugünün kadınlarının oğullarından başkası değildir”
İyi Parti Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Avukat Ezgi Deniz Çalışal; “Türk kadını hem tarihimiz boyunca hem de özellikle Türkiye Cumhuriyeti devletinin en zor günleri olan kurtuluş ve kuruluş yıllarında Türk milletinin ayağa kalkması için benzersiz bir mücadele vermiştir. Mustafa Kemal Atatürk`ün ‘Dünyada hiçbir milletin kadını, milletini kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım diyemez’  sözleri, Türk kadınının gösterdiği özverinin dünya çapında örnek teşkil ettiğini işaret etmektedir. Birbiri ardına gelen savaş dönemleri boyunca eşlerini, kardeşlerini, evlatlarını ve nice sevdiklerini cephelere gönderen ve yine gerektiği anda, yavrusunu sırtına bağlayıp kağnıyla cepheye cephane taşımak için günlerce yol kat eden annelerimizden bize miras kalan dirayet ve cesaret. Türk kadınının hayatın her alanında başarabileceklerinin bir teminatıdır. Ne acıdır ki, 21. yüzyılın neredeyse bir çeyreğini geride bıraktığımız bu günlerde ülkemizde kadınlar erkek egemen sosyal bir yapıyla mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Kadınlarımız hukuk nezdinde eşit haklara sahip olmasına rağmen bugün hala temelinde eğitimsizlik yatan pek çok haksızlığın mağduriyetini yaşıyorlar. Türk kültürünün temel taşlarından olan saygı ve hoşgörünün yerini alan şiddet olayları gün geçtikçe etki alanını genişleterek her yaş ve sosyoekonomik gruptan kadınlarımızın kişilik haklarına ve bedenine yönelik; tecavüzden cinayete kadar geniş bir aralıkta artarak devam etmektedir. Akla, vicdana, insani değerlere sığmayan bu duruma karşı durmak, kadınıyla erkeğiyle toplumun her bir ferdinin sorumluluğudur. Günümüz gerçekliğinde eğitime erişim sağlayamadığı için ekonomik özgürlüğe sahip olamayan kadınlar kadar işsizlikle baş etmeye çalışan eğitimli kadınlara da rastlamaktayız. Bir de tüm bu anlatılanların dışında kalan `şanslı` olarak addedilen; ancak haksız rekabetle, ayrımcılıkla ve mobbing ile baş etmeye çalışan nitelikli eğitim alma imkanına erişmiş ve iş bulmayı başarmış çalışan kadınlarımız var. Elbette ki bu durum yalnızca ülkemizdeki kadınların değil, dünyanın hemen her ülkesinde yaşayan birçok kadının her gün karşı karşıya kaldığı bir haksızlıktır. Bu süreci daha sağlıklı yürütebilen ülkeler olduğu gibi kadınların temel insan hak ve hürriyetlerine erişimleri açısından bir arpa boyu kadar dahi yol alamamış ülkeler de mevcuttur. Bu noktada bizlere düşen görev, ilk olarak kadın-erkek eşitliği konusunda hukuki düzenlemelerin sağlamlaştırılması ve en etkili biçimde uygulanmasına kadar tüm alanlarda hızla İyileştirmelere gidilmesinin sağlanması için ne yapabileceğimizi tespit etmek ve vakit kaybetmeden bu dönüşümün bir parçası olmaktır. Kadınların etkin varlık gösterebilecekleri, kendilerini daha iyi ifade edebilecekleri bir düzende; daha iyi ailelerden, daha iyi çalışma ortamlarından, daha iyi bir adalet sisteminden, daha verimli bir ekonomiden, savaşlarla sonlanmayan sorunsuz diplomatik ilişkilerden ve daha nicelerinden bahsetmek bir hayal olmaktan çıkacaktır. Bu nedenle kız çocuklarımızın yetiştirilmesine önem ve kadınlarımıza iş imkânı yaratılmasına öncelik verilmesi şarttır. Daha güzel ve yaşanabilir bir gelecek sağlayabilmek için bugün alınacak önlemlerden bir diğeri de kadınlarımız tarafından yetiştirilen ve yarınlarımızın teminatı olan çocuklarımıza ilişkindir. Unutulmamalıdır ki, yarının kadınlarına şiddet yerine saygı gösterecek erkekler, bugünün kadınlarının oğullarından başkası değildir” dedi.
(Baykal Sağlam)
Paylaş