Kadın cinayetleri hız kesmiyor

Türkiye’de hayatının baharında sokak ortasında bıçaklanarak öldürülen kadınlar, işlenen namus cinayetleri 2013 yılında da hız kesmiyor.

1759
Ocak ayı bitmeden İstanbul Eyüp’te yol kenarında boğazı kesilerek öldürülen 25-30 yaşlarındaki bir kadının ölüm haberi, Konya’da bir kadının hunharca öldürüldükten sonra yakılması ve en son önceki gün Aydın’da yaşanan iki çocuk annesi bir kadının ihanet gerekçesiyle boğazının kesilmesi gibi olaylar Çanakkale’de de kadın örgütlerinin tepkisine neden oldu. Kadına şiddet ve kadın cinayetleri konusunda araştırma ve çalışmalar yapan Psikolog Nurşen Albayrak ise gazetemize olayları değerlendirerek son yıllarda şiddetin tırmanmasının nedeninin mevcut yönetim ve kadını ikinci sınıf gören zihniyet olduğuna dikkati çekerek; Türkiye’de bugün toplumda namus ve sahiplenme adına, üstü kapalı erkeğe kadına ceza verme, şiddet uygulama, hatta öldürme yetkisi verildiğini ve toplumda: “Kadın hak etmiştir” sakat anlayışının yerleştiğini söyledi.
 
 
Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Psikolog Nurşen Albayrak; “Kadınlara karşı şiddet ve cinayetler konusunda çalışmalar yapıyorum, çeşitli toplantılara katılıyorum ve katkı sağlamaya çalışıyorum. Bugün Türkiye’deki şiddet ve cinayetlerindeki artışın nedeni yönetim ve toplumda oluşturulan zihniyettir. Kadına yeteri kadar değer verilmemesi, kadının bir eşya gibi görülmesi ve yasalar önünde sağlanan ama uygulamaya geçirilemeyen eşitlik anlayışı nedeniyle durum bu noktadadır. Türkiye’de bugün toplum namus ve sahiplenme adına, üstü kapalı erkeğe kadına ceza verme, şiddet uygulama, hatta öldürme yetkisi veriyor. Bu toplumsal olguyu din ve töre de destekliyor. Bugün aslında evrensel düşüncenin temelinde her türlü ayrımcılığa karşı olma gerçeği yatıyorken, insanlar hala ırk, din, cins gibi ayrımlar yüzünden insanı öz değerleri ile değerlendirme yetisinden uzaklar. Bu da birilerinin mağdur edilip yok edilmesine neden oluyor. Yönetimin değişmesi ve aydınlık düşünen bir yönetimin topluma kadını ikinci sınıf ve sadece üremeye yarayan, hor görülen bir eşya gibi gösterilmediği çağdaş bir yönetimin gelmesi gerek. Bugün yürütülen yanlış politikalar yüzünden seçme seçilme hakkını bütün ileri uluslardan önce elde etmiş Türk kadının geldiği nokta hala budur. Ülke bu anlayışta 100 yıl geriye gitmiştir. Eğitim sistemi günden güne kötüye gitmektedir. Bugün insanlar kadın ve erkek diye ayırım yapmadan tüm insanları insan olma potasında değerlendirmediği sürece bundan ileriye bir adım dahi atmak mümkün değildir. Bu konuda yasalar ve cezalar da yetersiz kalmaktadır. Bu durumda kadına aile içinde yine büyük görev düşmektedir. Buradan kadınları uyarıyorum. En ufak bir şiddet gördüğünüzde tepkinizi gösterin ve bitirin.. Eğer kocamdır, sever de, döver de diye kabullenirseniz, bireysel mücadeleyi ilk anda kaybetmiş olursunuz. Kadın evde direnmek zorundadır. Bunun için de ekonomik olarak güçlü olmak zorundadır. Toplumda ne yazık ki ilkel bir yaklaşım var. Bir kadın şiddet gördüğünde ya da öldürüldüğünde bu sadece Türkiye’de değil, dünyanın da bir çok ülkesinde böyle kadın hak etmiştir anlayışı var. Sonunda cinayet ve yaşamın sonlanması anlamına gelen bir durumu hiç kimse hak etmez. Bugün kadın özgür değildir. Türkiye’de kadın evlenene kadar babasının hegomanyasında, evlendiği zaman ise eşinin hegomanyasında kabul edilmektedir. Kadın eşinden ayrılıp da, kendine başka bir hayat planladığı zaman ise bir eşya olarak görüldüğü için toplum üzerinde baskı uygulamakta ve eski sevgilisi ya da eşi onu hala namusu olarak kabul etmektedir. Bu duruma karşı yapılması gereken tek şey güçlü olmak ve örgütlenmektir. Bu yüzden kadınların siyasi görüşleri ne olursa olsun örgütlenmesi ve bu duruma karşı çıkması gerekmektedir. Dileğimiz kimsenin zarar görmemesidir” dedi.
 
 
Türk Kadınlar Birliği Derneği Başkanı Neriman Urgancı ise; “2013 yılına yine kadın cinayet haberleri ile girmiş olmaktan ötürü son derece üzgünüm. Sokaklarda eski eşleri ve sevgilileri tarafından hunharca öldürülen kadınlar toplumumuz açısından kara bir leke ve büyük bir utançtır. Kadınlara karşı gösterilen her türlü şiddete, zorbalığa, tehdide karşı ciddi önlemler alınması gerek diye düşünüyoruz. Cezalar ciddi olarak artırılmalı” diye konuştu.
 
 
Türk Anneler Derneği Başkanı Belgin Akpınar da şu şekilde konuştu: “Türkiye’de kadına şiddet ve işlenen cinayetler ile ilgili toplumun geldiği son derece düşündürücüdür. Kadın ekonomik ve eğitim anlamında güçlü olup, kendi ayakları üzerinde duramadığı sürece bu ivme hızlanır. Erkeklerin de bu konuda izlenmesi, belki de birkaç ufak öfke kontrolsüzlüğü durumunda psikolojik olarak destek programına alınması gerebilir. Ama bu konuda her şeyden kadın önce yasalarla korunmalı ve cezalar ağır ve caydırıcı olmalıdır.”
Paylaş