Kıymet teyzenin bu duyarlılığını not düştükten sonra, halkın hakları önündeki en önemli engellerden birinin bilinçli olarak sürdürülen yalan ve çarpıtma kampanyası olduğunu unutmayalım.
Öncelikle bu yalan ve çarpıtma kampanyasına karşı gerçeklerin halka ulaştırılması için yoğun bir çaba içersinde olmalıyız.
Bu görev basın başta olmak üzere, tüm örgütlü güçlerin temel görevidir.
Ne için; ‘Alo fatih’ hatları yaratıldı, havuz medyaları oluşturuldu, gazete sahipleri üzerinde baskılar kuruldu, gerçekleri halka ulaştırılan gazeteciler işlerinden kovuldu, onlarca gazeteci tutuklandı, saldırıya uğradı, katledildi, Twitter, Youtube kapatıldı sanıyorsunuz!
Tüm bu uygulamaların amacı gerçeklerin halka ulaşmasının önünü almak.
Gerçeklerin halka ulaşmasının önü alındığında orada her türlü at oynatmanın fırsatı yaratılmış olur.
AKP hükümetinin bugün yaptığı budur.
Seçimler dolayısıyla sürdürdüğü propagandayı da bu temelde organize etti.
Yeter ki bu çarpıtma ve yalan kampanyasının önüne geçilebilsin, işte o zaman gerçeklerin başarısı zaferi kendisini gösterecektir.
Çanakkale merkezdeki yerel seçimler bu konuda önemli bir deneyim olmuştur.
AKP sürdürdüğü propaganda çalışmalarını gerçekler üzerinden yönetmedi.
Bir de karşılarında Ülgür Gökhan gibi şeffaf, hesap verebilir bir başkan olunca her türlü iddiaları bir bir teşhir edildi ve yapılan çarpıtma ve dezenformasyon çalışmaları anında mahkum edildi.
Ayrıca AKP’ye destek olduğunu sanan bazı kesimlerin tüm çabaları yalan üzerinden kurgulanmıştı.
AKP bu kesimlerle arasına mesafe koyamayınca, onlarında yalan ve çarpıtmaların
faturasını ödemek zorunda kaldı.
AKP genelde, etki alanındaki kesimleri bloklaştırmak adına sürdürdüğü politikasını, Çanakkale’de kendilerinin etkisi altında olmayan kesimleri kazanmak adına yanlış yöntemlerle ve gerçeklerle ilgisi olmayan bir söylevle sürdürdüğü için başarısız oldu.
Bunu yaparken son derece faydacı davranmış, Ülgür Gökhan aleyhine kim herhangi bir şekilde faaliyette bulunuyorsa onlardan medet umar bir şekilde hareket etmiştir.
Ülgür Gökhan aleyhine kimlerin hangi amaçla faaliyette bulunduğu,ileri sürülen iddiaların doğru olup olmadığına bakılmadan ,aynı argümanların kullanıldığı çalışmalar çok doğal olarak Çanakkale halkının tepkisine neden olmuştur.
Bu yanlışları ortaya çıkarmak AKP’nin görevidir, bakalım bu yanlışlardan ders alabilecekler mi?
Bundan sonraki süreç bunu gösterecektir.
Hesapları, çıkarları farklı olan bazı kesimler ile ,yerel yönetim ve Ülgür Gökhan’a karşı olmaları üzerinden AKP’nin kurduğu her türlü ittifak AKP’ye zarar vermiştir.
Bu konudaki örneklerden biri; Çanakkale Belediyesini her fırsatta karalayan bazı akademisyenlerin oluşturduğu organize ilişkiler içersinde olan bir kesime, onların tetikçisi medya kuruluşlarına AKP’nin verdiği desteğe Çanakkale halkının göstermiş olduğu tepkidir.
Çanakkale halkını itibarsızlaştırarak amaçlarına ulaşmak isteyen bu sözde bilim insanlarına karşı oluşan tepkiden AKP’de nasibini almıştır.
Bugün gelinen noktada dikkatimi çeken olay, bu kesimlerin omurgasızlıklarıdır.
Düne kadar Ülgür Gökhan hakkında her türlü hakaret ve karalamada bulunanlar öyle bir manevra içersindeler ki; şimdi sanki hiçbir şey olmamış gibi davranmaktadırlar.
Sosyal medya aracılığıyla her türlü hakarette bulunup, şimdi yalakalık içersine giren bazıları da ayrıca dikkat çekmektedir.
Böylesi omurgasızlardan kimseye fayda gelmez.
Onların kendilerine hayrı olmadığı gibi çeşitli çıkarlar için birlikte oldukları çevrelere bu arada siyasi partilere de hiçbir hayırları olmaz.
Bizzat zarar verirler, Çanakkale AKP böylesi kesimlerin vermiş olduğu önemli zararları yaşamış bir partidir.
Siyasal partilerin popülizm adına gösterdiği her türlü faydacı tavır sonuçta kendilerine zarar verir.
AKP Çanakkale’de kendi değerlerini zorlayarak bunların dışına çıkınca ; ortaya içkili afişler, Haluk Levent konserinde yaşanılanlar, bazı korsan yayınlar ortaya çıkmıştır.
Burası Çanakkaledir, buranın insanı farklıdır gibi bir değerlendirme ile böylesi bir yaklaşımda bulunmak kendileri açısından tam bir fiyasko olmuştur.
Neyse AKP Çanakkale teşkilatı kendi değerlendirmesini kendisi yapar.
Biz gelelim hayatın gerçeklerine, sürekli gizlenerek üzerinin örtüldüğü acı gerçeklere…
Seçim bitti; elektriğe zam geldi, hadi bakalım hayırlısı olsun, seçim zaferi diye gururlananlara ithaf olunur.