İşçilere değil, hırsızlara müdahale edin!

Toplu İş görüşmelerinde anlaşma sağlanmayınca fabrikalarını işgal eden işçiler dün sabah düzenlenen operasyon ile gözaltına alındılar.
Yapılan operasyon sırasında pek çok işçi yaralandı.
Bu işçiler, ailelerinin çocuklarının insanca yaşam koşulları için direniyorlardı.
Onların ayakkabı kutuları yoktu.
Ama haklarını elde etmek için çelik gibi sağlam iradeleri vardı.
Sermaye ve temsilcilerini, bu irade her zaman korkutmuştur, korkutacaktır.
Bundan böyle işçilerin, emekçilerin daha yoğun bir şekilde sürdürecekleri emek mücadelesine tanıklık edeceğiz.
Siyasal gelişmeleri belirleyecek olan da bu mücadele olacaktır.

902
Fabrikalarını işgal eden Greif işçilerinin talepleri son derece hayati taleplerdir;İnsanca yaşayabilecek bir ücret, güvenceli çalışma koşulları taşeron çalışma sistemine son verilmesi.
Kim bu taleplere karşı olabilir ki?
Bu taleplerin yerine getirilmesi gerekirken, polis zoruyla yapılan müdahale ülkemizdeki toplumsal gerçeği bütün çıplaklığıyla ortaya koymaktadır.
Ülkemizdeki temel sorun da budur.
Diğer yandan onca yolsuzluk hırsızlık ve rüşvetin hukuksuzluğun korunup üstünün örtüldüğü gerçeğini de unutmayalım.
Greif işçileri yalnız değildir.
Bütün emekçilerin kalbi onlar ile birlikte atmaktadır.
Direnişçi işçiler kazanacak emek mücadelesi yeni bir deneyim ve bir başarı hikâyesi daha yaratacaktır.
Böyle böyle de; hırsızlığa yolsuzluğa hukuksuzluğa karşı mücadele ilmek ilmek örülecektir.
 
Hamidiye tabyalarında döner yediniz mi?
AKP seçim öncesi “mega proje” olarak kamuoyuna ilettiği Hamiye tabyalarının restorasyonu ile ilgili tanıtım toplantısında birde döner ekmek partisi düzenlemişti.
Kültür Bakanlığı sorumluğunda sürdürülen proje üzerinden prim yapmak adına yapmış olduğu girişimler, sonrasında yine bir AKP klasiğine dönüştü.
Döner ekmek partisi bitti, iş makineleri tarihi sit alanında restorasyon için çalışmalara başladı.
Tarihi eserlerin iş makineleri ile restorasyonu konusu son derece ilginç.
Birilerinin acelesi var herhalde; aceleye getirilen her iş altından bir çapanoğlu çıkar zaten.
Koruma kurulu bu restorasyon için gerekli izni verdi mi?
Verdi ise restorasyon için teknik olarak alınması gerekli önlemler konusunda bir kontrol mekanizması işliyor mu?
İş makineleriyle tarihi eserlerin bulunduğu bir alanda kazıların yapılması ne kadar uygun?
Çanakkale Belediyesinden alınması gerekli restorasyon ruhsatının  alınmadığı gerekçesiyle  çalışmaların durdurulmasına ne demeli?
Tüm bu soruların cevaplarını aradığınızda karşımıza çıkan tek bir gerçek var; kural tanımamazlık gücün arkasına sığınarak ben istediğimi yaparım tavrı…
Şimdi daha iyi anlaşılıyor, Çanakkale halkının yerel seçimdeki tercihinin ne kadar haklı olduğu.
Bu işler döner ekmek partisi yapmaya benzemez!...
Paylaş