ZMO Şube Başkanı Prof. Dr. Türker Savaş, son dönemde Şahinli Köyü’nde ve Gülpınar’da gerçekleştirilen sondaj ve maden çalışmalarının sonucunu gazetemiz değerlendirdi. Şahinli’de ruhsat alanının genişletilmesi ile köyün büyük zararlar göreceğini belirten Savaş; “Böylece köyün 500 metre kadar yakınına gelecekler. Bu patlatmalar neticesinde birçok evde çatlamaların olduğu, özellikle taşların kırılması ve büyük kamyonların geçmesi neticesinde büyük tozlar oluşuyor” dedi. Sularını kullanamayan vatandaşların, taşıma su ile yaşamlarını ve hayvancılık faaliyetlerini sürdüremeyeceklerinin altını çizen Savaş; “Vatandaşlar, su bulanık olduğu için içmiyorlar. Ne yapabilirler. Satın alabilirler. Taşıma su ile oradaki hayvancılık faaliyetlerini yapmaları mümkün değil. Aslında taşıma su ile genel anlamda kullanma suyunun oraya getirilmesi de mümkün değil” dedi. Şahinli’de yaşanan durum sonucunda insanların tarım faaliyetlerinden vazgeçmek zorunda kalacağını açıklayan Savaş; “Tarım alanlarının muhafazası, tarımın yapılabilirliğinin, sürdürülebilirliğinin sağlanması bizim için çok önemli. Ancak ne yazık ki bu işletmeler böyle devam ederse, orada tarım büyük zarar görecek. İnsanlar belki de tarımdan vazgeçmek zorunda kalacak” dedi. Gülpınar’da vatandaşların zeytinleri için direnmesinin önemli olduğunu vurgulayan Savaş; “Orada ki insanlar direnirse kolay kolay orada herhangi bir şey yapmaları mümkün değil diye düşünüyorum” dedi.
“Ruhsatın genişletilmesi büyük zararlar verir”
Ruhsat alanın genişletilecek taş ocağının Şahinli’nin yakına geleceğini ifade eden Savaş, bu durumun büyük zararlar getirdiğini belirterek; “Şahinli ile ilgili Çevre Platformunun bir bileşeni ve sözcüsü olarak, geçtiğimiz hafta Salı günü oradaydık ve orada ÇED bilgilendirme toplantısı olacaktı. Bu, toplantı Şahinli dışında olacaktı. Bu toplantıyı dilekçe vererek önledik. Çünkü yasal değil. Bu toplantının Şahinli’nin içinde olması gerekiyor. Bir bilgilendirme toplantısı için oraya gittik. Orada görüştük. Şahinlilerin iki tane büyük sorunları var. ÇED’in olacağı, ruhsat alanının genişletilmesi ile ilgili olarak taş ocağı var. Ruhsat alanını genişletecekler. Yani böylece köyün 500 metre kadar yakınına gelecekler. Bu patlatmalar neticesinde birçok evde çatlamaların olduğu, özellikle taşların kırılması ve büyük kamyonların geçmesi neticesinde büyük tozlar oluşuyor. Bu, hem oradaki doğaya hem de tarımsal üretime büyük zararlar veriyor” dedi.
“Taşıma su ile yaşamlarını sürdürmeleri mümkün değil”
Vatandaşların çamurlu akan su sebebi ile suyu kullanamadıklarını ve taşıma su ile hayvancılık ve tarımsal ihtiyaçların karşılanmasının mümkün olmadığını ifade eden Savaş; “Bunun yanında biliyorsunuz madencilik işletmesi var. Bu işletme çok yakın zamanda faaliyete geçiyor. Geçtiğimiz Vali döneminde bu işletme Gayri Safi İşletme ruhsatını aldı ve orada işletme hakkı kazandı. Şahinli’de bu sorun uzun süredir var. Sondajlar ile birlikte orada altın var mıdır, yok mudur? Şeklinde sorgulamalar başladığından itibaren, burada bu sorunlar var. Bu insanların başka suyu yok. Bu suda da zaten geldiği yer itibari ile ağır metallerin ve sorunların olduğu ifade ediliyor. Bu bulanıklık, sondajlar sırasında yeraltı sularının birbirine karışması olabilir, sondajlar sırasında kullanılan materyaller fazla kullanıldığı zaman alüminyum miktarı da çok yüksek. Bunlarda zararlı olabilir. İnsanlar bulanık olduğu için bu suyu kullanmaktan itina ediyorlar. Bulanık olduğu için içmiyorlar. Ne yapabilirler. Satın alabilirler. Bu ayrı bir külfet getirecek ama hayvanlarını sulamak ve su içirmek zorundalar. Taşıma su ile oradaki hayvancılık faaliyetlerini yapmaları mümkün değil. Aslında taşıma su ile genel anlamda kullanma suyunun oraya getirilmesi de mümkün değil” dedi.
“Tarımı olumsuz yönde etkileyecek”
Yapılması planlanan faaliyetlerden önce köylülere uyarılarda bulunulduğunun altını çizen Savaş, oradaki durumun ZMO’nun birinci faaliyeti olan tarımı olumsuz yönde etkileyeceğini ve insanların tarımdan vazgeçmek zorunda kalacağını açıklayan Savaş; “Biz, bütün bu işletmeler faaliyete geçmeden önce bunları söyledik. Dedik ki; ‘Buradaki sular, bu insanlara yeterli değildir. Herhangi bir sorun çıktığında insanlar susuz kalacak’ dedik ve nitekim bunu gördük. Ne yazık ki bir zaman bizim yanımızda, çevre platformunun yanında yer alan kendi yaşamlarını korumak isteyen Şahinli köylüleri, hangi nedenlerle olduğunu bilemiyoruz ama bize sırt çevirdiler. Orada madencilere sahip çıkar gibi oldular ama şu anda pişman olduklarını görüyoruz. Hem taş ocağından hem de madencilik işletmesinden çok pişmanlar. Çünkü, bu durumun yaşamlarını doğrudan etkilediğini gördüler. Ne yazık ki, bilimsel olarak bunları önlerine koymamıza rağmen, insanlar başına gelmedikçe anlamıyor. Ya da birileri çevrecileri oralarda karalamak için elinden geleni yapıyor. Halbuki biz sadece ve sadece toprağımıza, havamıza, suyumuza sahip çıkmak istiyoruz. Tarım açısından da ZMO’nun birinci faaliyet alanları içerisindedir. Tarım alanlarının muhafazası, tarımın yapılabilirliğinin, sürdürülebilirliğinin sağlanması bizim için çok önemli. Ancak ne yazık ki bu işletmeler böyle devam ederse orada tarımda bundan büyük zarar görecek. İnsanlar belki tarımdan vazgeçmek zorunda kalacak. Şimdi öncelikle suları eksik, suya ihtiyaçları var. İşte orada ki patlatmalar nedeni ile evleri zarar görüyor. Bunların bir telafisi olması gerekiyor. Taş ocağının kesinlikle büyütülmemesi gerekiyor. Ruhsat anını genişletirse 500 metreye kadar yaklaşacak. Bunların olmamsı gerekiyor” dedi.
“Halkın izin vermemesi önemli”
Son olarak Gülpınar’da yapılmak istenen sondaj çalışmasına karşı yerel halkın direndiği sürece firmaların bir şey yapmasının mümkün olmadığını belirten Savaş; “Gülpınar’da sondaj çalışmaları ne amaçla yapılıyorsa zeytinlik alanlarda bunarlın tabii ki yapılması net olarak ne yapacaklarını da söylemiyorlar. Bazı şeyleri gizliyorlar. Ancak oradaki insanların direnmesi önemli. Çevre Platformu olarak daha öncede bunu gördük. Yerel halk direniyorsa mutlaka başarı geliyor. Sadece bizim Çanakkale’den gidip oradan bir şey yapmamız yeterli olmuyor. Biz, sadece bilgilendiririz, destek veririz, güç vermeye çalışırız. Ama orada ki insanlar direnirse kolay kolay orada herhangi bir şey yapmaları mümkün değil diye düşünüyorum” dedi.
(Eren Aşnaz)