havadurum

"İnsanca yaşam, güvenceli iş ve güvenli gelecek..."

404
Milyonlarca kamu emekçisi ve emekliyi ilgilendiren 6`ncı Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri 2 Ağustos tarihinde gerçekleşecek. Görüşmeler sonunda memur ve memur emeklilerinin 2022 ve 2023 yıllarında alacakları 6`şar aylık dilimler halindeki 4 ayrı zam oranları açıklanmış olacak. Yapılacak görüşmelerle ilgili KESK Çanakkale Yönetim Kurulu ve Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Çanakkale İl Başkanı Arda Gel tarafından görüşmelere dair taleplerin yer aldığı açıklama yapıldı. Şu ana kadar yapılan görüşmelerin hiç birinde emekçilerin onlarca sorununa dair herhangi bir çözüm bulunmadığı belirtilen açıklamalarda, "Öncelikle, Anayasa`nın çalışma yaşamı ve çalışanların haklarına ilişkin hükümleri, uluslararası sözleşmelere uygun olarak, ayrımsız tüm çalışanlara sendika hakkı, grev ve toplu sözleşme hakkını içerecek şekilde yeniden düzenlenmelidir..." denildi. Açıklamalarda bört kişilik bir ailenin açlık sınırının 3 bin 468 lira, yoksulluk sınırının 11 bin 929 lira olarak hesaplandığı bir dönemde kamu çalışanlarının ücretlerinin insan onuruna yakışır bir düzeye çıkarılması talepleri yer aldı. 
 
KESK Çanakkale Yönetim Kurulu tarafında yapılan açıklamada; "Üye sayısı en çok olan üç konfederasyonun toplu sözleşme tekliflerini en geç yarın mesai bitimine kadar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına vermesi gerekiyor. Biz de teklifimizi yarın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına ulaştıracağız. Teklifi vermeden önce teklifin asıl sahibi olan 3 buçuk milyon kamu emekçisi ve 2 milyonu aşkın kamu emeklisiyle siz basın emekçileri aracılığıyla paylaşmak istiyoruz. Sizler de yakından takip ediyorsunuz. Ailelerini de kattığımızda toplamda 20 milyonluk önemli bir kitleyi etkileyecek olan toplu sözleşme sürecinin içindeyiz. Diğer taraftan 750 bin kamu işçisini kapsayan toplu sözleşme süreci de devam ediyor. Konfederasyonumuzun kamu işçilerinin taleplerinin yanında olduğunu, mücadelelerini desteklediğini ve dayanışma içerisinde olacağını ifade etmek istiyoruz. Ne yazık ki 5 buçuk milyon kamu emekçisi ve emeklisi 2 Ağustos`ta başlayacak toplu sözleşme görüşmelerini artan sorunlarla karşılıyor. Bugüne kadar beş defa kurulan masadan, insanca yaşamaya yetecek bir ücretten güvencesiz, sözleşmeli istihdama son verilmesine, gelir vergisi adaletsizliğinin ve ek gösterge adaletsizliğinin ortadan kaldırılmasından ek ödemelerin emekli aylıklarına yansıtılmasına kadar hiçbir temel sorunumuz çözülmemiştir. Çözülmediği gibi giderek derinleşen ekonomik kriz mevcut sorunlarımızı daha da ağırlaştırmıştır. KESK olarak, işçisinden, kamu emekçisine, emeklisinden asgari ücretlisine, küçük esnafından çiftçisine kadar emeği ile yaşam mücadelesi verenleri bir bütün olarak gördüğümüzü her fırsatta ifade ediyoruz. Bu ülkenin sadece kamu emekçileri değil tüm emekçileri, ezilenleri, emeği sömürülenleri, işsizleri, emeklileri aslında aynı şeyleri talep ediyor. Toplumun emeğiyle geçinen %99`u öncelikle bugüne kadar ellerinden alınanları, gasp edilen, budanan haklarını geri istiyor. Yoksullaştırılan, borçlandırılan, mülksüzleştirilen, güvencesizleştirilen milyonlar Temel Gelir Güvencesi istiyor. Kamu emekçileri ve emeklileri bugüne kadar hep ertelenen, fazlası ile hak ettikleri insanca yaşam, güvenceli iş ve güvenli gelecek için haklarının garanti altına alınmasını istiyor. Biz de bu gerçeklikten yola çıkarak 2022-2023 yıllarını kapsayacak TİS sürecinde tüm kamu emekçilerine ve emeklilerine "İnsanca Yaşam, Güvenceli İş Ve Güvenli Gelecek" teklifimizi hazırlamaya çalıştık" denildi.. 
 
Kamu-İş Konfederasyonu Çanakkale İl Başkanı Arda Gel ise açıklamasında; "Kamu emekçilerinin yanı sıra emekliler ile diğer kamu görevlilerini de ilgilendiren 6`ncı Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri, 2 Ağustos 2021 tarihinde başlayacaktır. Kamu emekçileri çözüm bekleyen sayısız sorunla karşı karşıyadır. Sözleşmeli, ücretli, vekil gibi esnek ve güvencesiz statülerde çalıştırılma, atama ve görevde yükselmelerde liyakat yerine adam kayırmacılığın ve kadrolaşmanın esas alınması, vergi tarifeleriyle ağırlaştırılan vergi yükü, insan onuruna yakışmayan bir ücret düzeyi ve adaletsizliği, adaletsiz ek gösterge sistemi, özelleştirme tehdidi, hayat pahalılığı, kötü çalışma koşulları, tarafların eşit olmadığı toplu sözleşme sistemi ve grev hakkının olmaması gibi daha birçok sorun çözüm beklemektedir. Daha birçok sorun çözüm beklerken yetkili konfederasyon, altı ayda bir yapılan yüzde 3-4`lük maaş zamlarıyla imzaladığı toplu sözleşmeleri, "başarı hikayesi" olarak anlatmaktadır. Öncelikle, Anayasa`nın çalışma yaşamı ve çalışanların haklarına ilişkin hükümleri, uluslararası sözleşmelere uygun olarak, ayrımsız tüm çalışanlara sendika hakkı, grev ve toplu sözleşme hakkını içerecek şekilde yeniden düzenlenmelidir. Grev hakkı anayasal güvenceye alınmalıdır. Kamuda ancak zorunlu durumlarda ve istisnai olması gereken sözleşmeli personel istihdamı, başta eğitim ve sağlık olmak üzere kamu hizmeti olan asli ve sürekli görevlerde son yıllarda giderek artmaktadır. 2013 yılında 105 bine kadar azalan kamuda sözleşmeli çalışan sayısı Mart 2021 itibariyle 523 bine kadar çıkmıştır. Kamu hizmetlerinin önemli bir bölümü bu şekilde güvencesiz ve birçok sosyal ve mali haktan yoksun olarak çalıştırılan sözleşmeli personel eliyle yaptırılmaya çalışılmaktadır. Kamuda güvencesiz çalıştırılmaya son verilmeli, tüm kamu çalışanları aynı statüde istihdam edilmelidir. Kamu görevlilerinin ilk atanmalarında, görevde yükselmelerinde, yer değiştirmelerinde kariyer, liyakat, görevin gerektirdiği nitelikler ve adalet yerine, iktidardaki siyasi partiye yakınlık, sendika üyeliği, siyasi görüş, kadrolaşma niyeti ve benzeri unsurlar belirleyici olmaktadır. Atama ve görevde yükselmelerde sözlü sınav kaldırılarak liyakat esas alınmalıdır" denildi. 
 
Ücretli çalışanların ödedikleri gelir vergisinin yanı sıra dolaylı vergiler nedeniyle de ağır bir vergi yükü altında bulunduğunu belirten Gel; "Türkiye`deki vergi sisteminin, gelirle ilişkisi olmayan, harcama ya da belli bir işlem yapılırken ödenen katma değer vergisi, özel tüketim vergisi, özel iletişim vergisi, damga vergisi harç ve benzeri isimlerle alınan dolaylı vergilere dayanıyor olması, ücretle geçinenlerin gelirlerinin çok büyük bir bölümünü dolaylı vergi olarak devlete ödemelerine yol açmaktadır. Öyle ki yılın ikinci altı ayında yapılan zamma rağmen, bazı kamu çalışanları yıl sonunda, yıl başında ellerine geçenden daha düşük net ücretle geçirmek zorunda kalmaktadır. Ücretlilerin üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır. Kamuda benzeri görevleri yapan meslek grupları arasında bir ek gösterge adaletsizliği bulunmaktadır. Çalışırken ele geçen ücretin yanı sıra emeklilikte alınacak aylık seviyesi için de önemli olan ek gösterge adaletsizliğinin de giderilmesi gerekmektedir. Siyasi iktidarın seçimlerden önce söz verdiği kesimlerle sınırlı olmadan, tüm kamu çalışanlarını kapsayacak şekilde ek göstergeler adaleti de sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırının 3 bin 468 lira, yoksulluk sınırının 11 bin 929 lira olarak hesaplandığı bir dönemde kamu çalışanlarının ücretlerinin insan onuruna yakışır bir düzeye çıkarılması kaçınılmazdır. Milli gelirin dağılımı ücretliler aleyhine bozulmaktadır, ücretlilerin gelirden aldığı pay yıllardır azalmaktadır. Zam oranlarının, iktidarın hiç tutmayan enflasyon hedefi ve TÜİK`in açıkladığı, ancak ücretliler için hiçbir anlam ifade etmeyen "resmi enflasyon" baz alınarak belirlenmesi kamu emekçilerinin yoksulluğunu artırmaktadır. TÜİK`in son aylarda yüzde 17 -18 seviyesinde hesapladığı yıllık enflasyon, gerçekte yüzde 30`lu oranlarda seyretmektedir. Gerçek enflasyon karşısında satınalma gücü mum gibi eriyen kamu çalışanları, artan refahtan diğer bir ifadeyle, ekonomideki reel büyümeden de pay alamamıştır. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak, toplu sözleşmeyle ilgili taleplerimizin bazıları şöyle: Kamu çalışanlarının en azından 2002 yılında milli gelirden aldığı pay kadar bir pay alabilmesini sağlayacak bir ücret zammı yapılmasını talep ediyoruz. Önceki yıllarda yaşanan kayıpların karşılanabilmesi için kamu çalışanlarının ücretlerine öncelikle yüzde 30 oranında bir zam yapılmalıdır. Bu zamdan sonra 2022 yılının ilk yarısı için yüzde 15, ikinci yarısı içi yüzde 15, 2023 yılının ilk yarısı için yüzde 15 ve ikinci yarısı için de yüzde 15 oranında zam yapılmalıdır. Üniversite mezunu tüm memurların ek göstergeleri 3.600`e çıkarılmalı, 6`ncı dereceye inen tüm kamu çalışanlarına ek gösterge verilmelidir. Kamu çalışanlarına yılda bir defa yıllık izne ayrılırken bir maaş tutarında ikramiye ödenmelidir. Gelir vergisi tarifesinden kaynaklanan vergi yükü artışı önlenmelidir. Tüm ücretlerin asgari ücret kadar olan kısmı vergiden istisna edilmelidir. Aynı kadro ve unvanlarda çalışanlar arasındaki maaş farklılıkları giderilmeli ve eşit işi eşit ücret ödenmelidir. Yıllardır artırılmayan doğum yardımı ödenekleri günün koşullarına göre yeniden belirlenmelidir" dedi. 
Gel son olarak; "Kamu emekçilerine dayatılan grev hakkı bulunmayan ve anlaşma sağlanamazsa Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun karar verdiği bu sözde toplu sözleşme düzeni Türkiye`nin taraf olduğu uluslararası anlaşma ve sözleşmelerdeki taahhütlerine aykırı, çağdaş normlardan uzaktır. Çağdaş ülkelerdeki sendikaların ve çalışanların sahip olduğu hiçbir hak ve özgürlük Türkiye`deki kamu sendikalarına ve kamu emekçilerine tanınmamıştır. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu; emekçilerin sendika özgürlüğü, grev ve toplu sözleşme hakkı, mali ve sosyal hakları için verdiği meşru mücadelesini bu dönemde baskılara rağmen sürdürecektir. Enflasyon kadar zam değil bütün haklarımızı, insan onuruna yaraşır bir şekilde emeğimizin karşılığını, gelirin adil dağılımını istiyoruz" ifadelerini kullandı.
(Eren Aşnaz) 
Paylaş