14 Mart Tıp Haftası etkinlikleri kapsamında Prof. Dr. Türkan Saylan Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen Piyasalaşan Sağlık, Otoriterleşen Rejim Kıskancında Hekimler ve Sağlık Hakkı Mücadelesi`nde, piyasalaşan sağlık sistemine örnek olarak Küba sağlık sistemi örneği gösterilerek, Küba`daki sağlık sistemindeki reaksiyonların Gezi sürecinde yaşandığı ifade edildi.
Panelinin açılış konuşmasını yapan Çanakkale Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Mehmet Cengiz Işık sağlıkta piyasalaştırmanın etkisinden söz ederek; "Sermayenin neoliberal politikaları yıkım ve sağlıkla ilgili konuşacağız. Her şeyin alını satılabilir bir meta olduğu zamanda yaşıyoruz. Sağlıkta bunlardan bir tanesi. Kapitalizmde her şeyin satılması mümkün. Özellikle artan talep ile birlikte arzın yersizliği yanılsaması ile sosyal devletin çökertilmesi sonrasında sağlığın şu aşamada geldiği noktada her şeye tanık oluyoruz. Kışkırtılmış bir sağlık sistemi var. Bunun yansımasını çalıştığımız polikliniklerde bunları görüyoruz” dedi. Dr. Işık 14 Mart Tıp Haftası etkinliklerinin sağlık çalışanlarına yapılan haksız ve hukuksuz ihraçlar ile hukuk sorunları, hastaya verilen zaman, tıp çalışanlarının ücret sorunsalı ve sağlıkta şiddet konuları çerçevesinde konuşulacağını belirtti. Cengiz’in ardından panelist TTB Onur üyesi Dr. Ali Çerkezoğlu katılımcılara kendini aktivist olarak tanıttı. Ardından Çerkezoğlu piyasalaşan sağlık sistemi için; “Neoliberal politikaların sadece sağlık değil yaşam hakkına da etkilerini çokça konuşabiliriz. Buna ilişkin mücadeleyi de. Bütün düşünürler bu sistemin sürdürülebilirliği olmadığını söylüyor. Sadece sağlık anlamında değil, doğayı tüketerek nereye kadar gidebilir. Aynı şekilde sağlığı bir tüketim haline çevirmenin, hastaları müşteri haline getirmenin ve sadece piyasaya, şirkete mal üreten bir dişli haline getirmenin sürdürülebilirliği yok. Çünkü bu iş bir yerde durmuyor” dedi. Konuşmasının devamında Dr. Çerkezoğlu Türkiye Tabipler Birliği`nin gücünü, TTB üyelerinin doktorluk mesleğinin etik ilkelerinin uygulamasında ve meslek dışı yaşamda üyelerin onurlu bir duruş sergilemesinden aldığını belirtti. Sağlık sistemindeki sorunlardan da bahseden Dr. Çerkezoğlu, mevcut sağlık sistemi yerine nasıl bir sağlık sisteminin önerebileceği konusunda da sıkıntıların olduğunu ifade etti. Dr. Çerkezoğlu; "İnsan odaklı, insanı esas alan Küba sağlık sistemi alternatifi orada duruyor, çok rahatlıkla söylenebilir ama bunu tüm dünyaya yaygın bir şekilde bir ütopyanın ötesinde uygulanabilir, Türkiye`de, Almanya`da, Rusya`da, Suriye`de, Fas`ta, Pakistan`da yaşama geçirilebilir, uygulanabilir ya da en azından alternatif hale dönüştürülebilir olması gerekiyor. Bunun şu an o aşamasında değiliz ama reaksiyonlarını yaşıyoruz" dedi.
Çerkezoğlu Gezi`deki hekimliği örnek gösterdi
Hekimlik üzerinde insan odaklı reaksiyonların en belirgin örneğinin içinde yer almaktan gurur duyduğu Gezi sürecinde yaşandığını düşündüğünü söyleyen Dr. Çerkezoğlu, Gezi sürecinde yar alan hekimlerin hem yaralılara müdahale edip hem de politik bir tavır sergilemesinin örnek teşkil ettiğini belirtti. Dr. Çerkezoğlu; "Gezi`nin örnek alınması gerektiğini, o duygunun dalga dalga devamını yaşadığımızı düşünüyorum. Bu referandum sürecinden tutalım, sağlık hizmetinin sorununa kadar, muhalefete kadar hepsinde Gezi`nin izlerinin yer aldığını düşünüyorum. Gezi sürecinde yaptığımız hekimliğin sadece yaralıyı tedavi etme olarak kurmadık. O dönemde yaşama müdahale vardı. Bu basitçe o dönemki bir mevcut iktidarın meselesi değil. Başkası da olabilirdi. Yaşamıma müdahale etme, parkımı elimden alma, sağlığı piyasalaştırma, eğitimi dincileştirme, kadınlara karışma, LGBTİ bireyleri rahat bırak, insanların dinine, diline, ırkına müdahale etme, bu ülkede herkesin yaşayabilmesine ve nefes almasına olanak sağla vs. bu konuların aslında öfkesini bütün o Gezi`nin muhalif rengiyle beraber hekimler olarak bir yandan bir yandan aktivist bir yandan da ne yazık ki yaralanan ve yitirilen canların olduğu bir ortamda da sağlık hizmetini sunarken, bir yandan o hekimlik değerlerinin her koşulda yaralıya tedavi etme refleksini göstermek ama diğer yandan bu ülkenin her şeyine sahip çıkan yurttaşları olarak orada bulunduk" dedi.
(Atakan Alkış)