Son günlerde bir tutuklama ve gözaltı furyası başlatıldı.
Dalga dalga yayılıyor.
Şimdiye kadar elliye yakın kişi hakaret suçlamasıyla hukuksuzluk furyasından nasibini aldı.
Bazıları tutuklandı bazıları hakkında tutuksuz yargılanmak üzere davalar açıldı.
İfade özgürlüğüne karşı başlatılan bir kampanyaya tanıklık etmekteyiz.
Gazeteci Can Dündar’ın yayınladığı bir röportaj nedeniyle yine aynı adresten gelen bir tazyik ile hakkında soruşturma açıldı.
Demokrasi ve özgürlükler adına kaygı yaratan bu saldırılarla birlikte bazı provokatif olayların tezgâhlanmaya çalışılması yaratılmak istenen şiddet ortamı üzerinden nemalanmak ve yaklaşan seçimlerde bunu kendilerine malzeme haline getirerek, özellikle HDP’yi gözden düşürmek adına sürdürülen bir kurgu yaratılmak istenmektedir.
Ege Üniversitesi’nde yaşanılan olaylar sonrasında bir gencimiz hayatını kaybetmiş ve
cadı kazanı kaynatılmaya başlanmıştır.
Öncelikle şunu belirtelim; siyasi görüşü ne olursa olsun ölümle sonuçlanan hiçbir olay kabul edilemez.
Bu acı hepimizin acısıdır.
Böylesi olayların önüne geçilmelidir.
Buradan nemalanmak isteyen her kimse, bunun üzerinden siyasi hesaplar içersinde olan özelliklede böylesi provokasyonların oluşmasına göz yuman kesimler topluma
karşı en büyük alçaklığı yapmaktadırlar.
Ege Üniversitesi’nde yaşanan bu acının arkasındaki gerçekler araştırıldığında yaratılmak istenen provokasyonun kodlarına da ulaşılacaktır.
Yaşadıklarımız göstermektedir ki; bir şiddet toplumu yaratılmak adına düğmeye basılmıştır.
Ege üniversitesinde yaşanan olay sonrasında ülkenin çeşitli yerlerinde Başta HDP binaları olmak üzere çeşitli ilerici devrimci yapıların binalarına dönük başlayan saldırılar dikkat çekmektedir.
Sömürünün hırsızlığın açlığın sefaletin, bu düzenin pisliklerinin tamamının gizlenmesi çabası kendisini böyle göstermektedir,bu çabalar her zaman karanlıklardan, tertiplerden, provokasyonlardan medet umar.
Sınıflı toplumlarda devlet eliyle sürdürülen bir şiddet mekanizmasının varlığı bilinen bir gerçektir.
İşte bunun için demokrasi ve özgürlükler adına sürdürülecek yeni bir yaşamı hedefleyen mücadele hepimiz için son derece değerlidir.
İnatla barış, demokrasi ve özgürlük taleplerimizi yinelemeliyiz.
Yaklaşan seçimler nedeniyle büyüyen bu isteğin verdiği rahatsızlık nedeniyle yaratılmak istenen provokasyonlara gelmeden demokratik haklarımızı sonuna kadar savunmalıyız.
Tüm bu gelişmeleri anlayabilmek adına CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi’nin, İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın yazılı cevaplandırması isteğiyle meclise sunduğu soru önergesini paylaşmak istedim.
“hollow point”denilen ve isyan bastırmada kullanılan hedef alınan insanın bedenine girdikten sonra çok daha geniş bir delik açarak çıkan mermilerin sipariş edildiği bilgisi doğru mudur? Sipariş edilmediyse sipariş etmeyi düşünüyor musunuz?
Özel harekatçıların kullandığı, bu milyonlarca “isyan bastırma” mermisi hangi ihtiyaç öngörülerek sipariş edilmiştir?
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Haziran İsyanı’nda kahramanlık destanı yazdılar diye övdüğü polislerle, olası sokak hareketleri karşısında yeni bir destan yazma hazırlığı mı yapılmak istenmektedir ?
Hükümetin “güzel şeyler olacak” iddialarının pompalandığı bu süreçte alınan bu mermiler “Barış süreci”ne bir hazırlık mı?
Türkiye’ye yerleştirilen on binlerce cihatçı ile birlikte içerde ya da dışarıda yürütülecek bir savaşa hazırlığı mı?
İç Güvenlik paketi ile emniyete sipariş edilen mermiler ile Ülkemizde bir tür iç savaş hazırlığı mı yapılmaktadır. Hükümetin iç savaş çıkacağına dair bir öngörüsü mü vardır?
Birçok ülkede tartışma konusu olan insan hayatını tehlikeye atacak olan bu mermilerin Türkiye’ye sipariş edilmesinin nedeni Türkiye’nin daha fazla otoriterleşme eğilimde olduğunun bir göstergesi midir?
Bu mermilere ödenen paranın miktarı ne kadardır? Kaç adet mermi sipariş edilmiştir”