68 kuşağının Devrimci Gençlik önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, Emek Partisi (EMEK) İl Başkanlığı tarafından düzenlenen yürüyüş ile anıldı. 6 Mayıs 1972’de idam edilen 68 Hareketinin Devrimci önderleri, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, aramızdan ayrılışlarının 47’inci yılında da unutulmadı. Emek Partisi (EMEP) ve Emek Gençliği tarafından her yıl olduğu gibi, bu yıl da 68 hareketinin devrimci gençlik önderleri, anıldı. Üç fidanı anmak için Golf Aile Çay Bahçesi önünde bir araya gelen vatandaşlar, sloganlar, marşlar, alkışlar ve ıslıklarla kordon boyunca yürüdüler. Yürüyüşe Belediye Başkanvekili Kamber Koç, Belediye Başkan Yardımcısı İrfan Mutluay, CHP İl Başkanı İsmet Güneşhan, CHP Merkez İlçe Başkanı Ali Uyanık, EMEP İl Başkanı Muzaffer Dağtekin parti temsilcileri, Emek Gençliği üyeleri ve vatandaşlar katıldı. Golf Aile Çay Bahçesi önünde başlayan yürüyüş, Truva Atı önüne kadar devam etti. Yürüyüş boyunca ‘Deniz’lerden Erdal’a gençlik, emeğin saflarında, Faşizme ölüm, halka hürriyet!, Yaşasın devrim ve sosyalizm, Katil ABD Ortadoğu’dan defol!, Yusuf, Hüseyin, Deniz, sürüyor sürecek mücadelemiz!, Emperyalistler işbirlikçiler 6. Filoyu unutmayın!’ sloganları atıldı. Programın açılış konuşmasını Emek Gençliği Üyesi Deniz Tatar yaptı. Tatar yaptığı konuşmada; “Denizler 47 yıldır, yüzlerce, binlerce gencin adında, mücadelesinde, kararlılığında, cesaretinde yaşıyor, yaşamaya da devam edecek” dedi.
“Denizlere verdiğimiz sözü tutacağız ve onları idam edenlerin düzenlerini yıkacağız”
Emek Gençliği Üyesi Deniz Tatar; “Bugün 6 Mayıs, bundan tam 47 yıl önce, Deniz, Yusuf ve Hüseyin idam edildi. 47 yıl oldu, onların mücadelesi, halka bağlılıkları ve cesaretleri bir gün bile unutulmadı, unutulmayacak! Onları asanlar, idam ipini boyunlarına geçirenler, Denizleri asmak çözüm olur sanıyorlardı. Ancak beklentileri yerle bir oldu! Denizler 47 yıldır, yüzlerce, binlerce gencin adında, mücadelesinde, kararlılığında, cesaretinde yaşıyor, yaşamaya da devam edecek. Her geçen yıl Denizleri ve mücadelelerini hatırlamak, emperyalizme karşı açıktan ve örgütlü bir savaşımın içerisinde yer almak isteyen gençlerin sayısı çoğalıyor. Çünkü 47 yıl öncesinde olduğu gibi bugün de Denizleri idam eden düzenin temsilcileri iktidardalar. Uluslararası sermaye güçleri ve onların yerli işbirlikçileri dünyanın her tarafını yağmalıyor, kapitalizmi, barbarlığı en ücra köşelere kadar götürüyor! Burada yüzlerce genç Denizlere verdiğimiz sözü bir kez daha yineliyoruz! Etkinliğimiz bitecek, işyerlerimize, okullarımıza, mahallerimize döneceğiz. Ancak mücadeleyi büyüterek, daha da kararlı, daha da cesaretle döneceğiz. Üniversitelerde demokratik-özerk üniversite için, liselerde parasız-bilimsel eğitim, sınavsız üniversite hakkı için, mahallelerde uyuşturucuya-yozlaşmaya karşı, işsizlik ve yoksulluğa mahkum olmamak için, fabrikalarda insanca bir yaşam ve insanca bir ücret için, eşit ve özgür bir ülke mücadelesiyle döneceğiz. Örgütlenmeye, çoğalmaya, her yerde olmaya, bulunduğumuz her alanda sözümüzü söylemeye devam edeceğiz. Denizlere verdiğimiz sözü tutacağız, bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm için mücadelemizi büyütecek, onları idam edenlerin düzenlerini yıkacağız!” dedi.
“Faşizme karşı mücadele eden ve faşizmin katlettiği bütün devrimcileri anıyorum”
68 dönemi gençlik hareketi içinde yer alan Ensar İlyasoğlu, Denizlerin anma etkinliğinde; “47 yıl önce Amerikancı faşist cunta, Deniz’leri idam etti. genç yoldaşımın da söylediği gibi; inançları uğruna hiç tereddüt etmeden idam sehpasına gittiler. Ve biz, tam 47 yıldır Deniz’leri anıyoruz. Deniz’leri anmak, artık bir mücadele kültürüne dönüştü. Fakat bu kez yeni bir şey fark ettim. Deniz’lerin adı, antiemperyalist mücadele için bir manifestodur. Deniz’lerin adı, bir bağımsızlık bildirgesidir. İşte bunun için onu yok etmeye, onun adını unutturmaya çalışanlar, asla unutturamayacaklar. 47 yıl öncenin dünyası ile bugünün dünyasında değişen ne oldu. Emperyalistler, emperyalizm, emperyalist sistem, olduğu yerde devam ediyor, sömürü devam ediyor. Küçük azınlık bir grubun zenginliği devam ediyor. Halkların yoksullaşması devam ediyor. Yani kısacası, halklarla emperyalistler arasındaki mücadele gitgide daha çok keskinleşiyor. Yarı bağımlı ülkelerde sömürü daha fazla yoğunlaşıyor, Türkiye’nin bağımlılık ilişkileri devam ediyor. Kriz, emperyalizme bağımlılığın sonucudur. Venezüellalı bir iş birlikçi, asalak, çürümüş ulusal hain, ‘Masada Amerika’nın askeri müdahalesini davet etmek de dahil olmak üzere her şey buradadır’ diyordu. Bu çürümüş, asalaklık, ulusal hainlik, Venezüella’nın bağımsızlık mücadelesini değiştiremeyecek. O mücadele, eninde sonunda emperyalist haydutları, emperyalist barbarları, eşkıyaları o ülkenin dışına atacak. Buna yüreğimizle inanıyoruz. Deniz bunlara inanıyordu. Deniz’in bir coğrafyası yoktu. Zulüm neredeyse, alçaklık neredeyse, sömürü nerdeyse Deniz, oradaydı. Onun için 6’ıncı filonun askerlerini denize attı. Deniz, Filistin’de El Fetih ile birlikte siyonizme karşı, onun arkasındaki emperyalist çakallara karşı savaşıyordu. Dünyanın tüm mazlum halkları onun yüreğindeydi. İşte bu nedenle Deniz’ler unutulmuyor. Deniz’ler, 68’in ta kendisiydi. Deniz’ler bu nedenle Anadolu coğrafyasının bütün birikimlerini, sömürüye, zulme, faşizme, alçaklığa karşı ne var, ne yoksa bütün birikimlerin temsilcisiydi. Yani 68 ile Anadolu coğrafyasının bütün tarihsel birikimlerini üzerinde to0playabn, zulme karşı başkaldıran bir devrimciydi. Ben, Deniz derken, bütün 868’li katledilen devrimci yoldaşları anıyorum. İbrahim’i, Mahir’i, Sinan Kazım’ı, Sinan Cemgil’i, Cihan Alptekin’i ve faşizme karşı mücadele eden ve faşizmin katlettiği bütün devrimcileri anıyorum. Son olarak söylenmesi gereken şudur; Kahrolsun faşizm, kahrolsun emperyalizm, kahrolsun faşist diktatörlük! Faşizme ölüm, halka hürriyet! Yaşasın devrim ve sosyalizm! Yaşasın Deniz, yaşasın Hüseyin, yaşasın Yusuf” dedi.
(Baykal Sağlam)