Merkez üssü Kahramanmaraş olan iki büyük deprem binlerce yurttaşın hayatına mal olurken, 1 milyona yakın yurttaş ise güvenli bölge arayışına girdi. Afetten kurtulan on binlerce vatandaşın karşısına ise barınma, ısınma, beslenme, hijyen gibi bir çok sorun çıktı. Geçtiğimiz günlerde ise depremzedelerin barınma soruna dair Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan üniversitelerin yaz dönemine kadar tatil edildiğini belirterek, eğitimin uzaktan olacağını duyurmasıyla, karara tepkiler gelmeye başlamıştı. Bir açıklamada Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Çanakkale Şubesi`nden geldi. Açıklamada ilk seçeneğin yurtları boşaltmak olmaması gerektiğine dikkat çekilerek, "Bu kararla birlikte öğrenci yurtları "evi" olan; eğitimleri, stajları devam eden ve depremden etkilenen bölgeler dâhil olmak üzere diğer illerde de gidecek bir evleri ya da olanakları olmayan öğrencileri "kovarcasına" bu yurtları boşaltmak, çok büyük başka mağduriyetler yaratmaktadır. Türkiye tek yürek olmuşken, ülkemizin depremden etkilenmeyen bölgelerindeki daha yüksek kapasiteli ve kullanışlı oteller, misafirhaneler, öğretmenevleri ya da kurum evleri dururken, birçok yurttaşımız sahip oldukları ya da oturdukları evlerin kapılarını depremzedelerimize açmışken öğrencilerin kaldığı yurtları boşaltmak ilk seçenek olamaz. Ailesinin yanına gidemeyen, ailesi ya da gidecek bir evi olmayan vb. bir sürü olumsuzlukla mücadele eden öğrenciler yok sayılmaktadır" sözlerine yer verildi.
"Yurtlar öğrencilerin evidir"
Açıklamada on binlerce öğrencinin büyük bir mağduriyet yaşayacağına dikkat çekilerek, "Merkez üssü Kahramanmaraş olan ve on ilimizde şiddetle hissedilen deprem felaketinin altıncı gününde, depremzede yurttaşlarımızı Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) `na ait öğrenci yurtlarına yerleştirmek için ülkemizdeki tüm yükseköğretim kurumlarının kapatılması ve uzaktan eğitime geçilmesi kararı alınmıştır. Öğrencilere hiçbir şekilde eşyalarını almaları ve toplamaları için süre verilmeden yaşanılan bu süreç, zaten büyük acılar yaşayan halkımızda yeni yaralar açılmasına neden olacaktır. Yurtlar öğrencilerin evidir. Halen deprem felaketinin ardından bölgeden gelecek iyi haberleri beklerken, depremzede yurttaşlarımız ve öğrencilerimiz için yüreğimiz yanarken ülkemizdeki tüm öğrencilerimizin mağdur edilmesi kabul edilemez" sözlerine yer verildi.
"İlk seçenek olamaz"
Öğrenci yurtlarının boşaltılmasının ilk seçenek olmaması gerektiğine dikkat çekilen açıklamada otellere işaret edilerek, "Türkiye tek yürek olmuşken, ülkemizin depremden etkilenmeyen bölgelerindeki daha yüksek kapasiteli ve kullanışlı oteller, misafirhaneler, öğretmenevleri ya da kurum evleri dururken, birçok yurttaşımız sahip oldukları ya da oturdukları evlerin kapılarını depremzedelerimize açmışken öğrencilerin kaldığı yurtları boşaltmak ilk seçenek olamaz. KYK yurtlarında kalan öğrencilerin içinde bulunduğu koşullar da göz ardı edilmektedir. Ailesinin yanına gidemeyen, ailesi ya da gidecek bir evi olmayan vb. bir sürü olumsuzlukla mücadele eden öğrenciler yok sayılmaktadır. Şuna yürekten inanıyoruz ki, bu ülkedeki her bir gencimiz her türlü zorlu koşula ve imkânsızlıklara rağmen bugün depremzede yurttaşlarımıza yardım etmek ve onlara destek olmak için çalışmakta, var yok demeden onların yanlarında olmaktadır. Eğitim hepimizi yine bir araya getirecek, birlikte olmamızı ve umudun yeşermesini sağlayacaktır. Laik ve bilimsel eğitimin sağlayacağı toplumsal gelişme ile afetlerin yıkıcı etkileri azaltılabilecektir" diye belirtildi.
"Eğitimin sürdürülmesi rehabilitasyon sürecinde önemli"
Açıklamada son olarak, "Eğitimin sürdürülmesi, olağanüstü durumlarda yardıma ihtiyaç duyan bölgelerin rehabilitasyon sürecinde de büyük önem taşımaktadır. KYK yurtları, hem şu anda yurtlarda kalan öğrenciler hem de depremzede öğrenciler için açılmalı ve çok büyük travmalar yaşayan bu öğrenciler için yurt şartları iyileştirilmelidir. Aynı zamanda depremzede öğrencilerimizin eğitimden kopmaması ve yüz yüze eğitimin sürdürülmesi adına başta barınma olmak üzere tüm sağlık, beslenme, ulaşım vb. ihtiyaçları karşılanmalıdır. ÇYDD olarak öğrencilerimize yaratılan mağduriyeti asla kabul etmiyoruz, eğitimin ilk kısıtlama alanı olarak görülmesini toplumsal geleceğimiz için çok tehlikeli görüyoruz" denildi.
(Damla Yeltekin)