İkna gibi özel bir misyonumuz yok

63 kişiden oluşan ve 7 bölgede 9?ar kişilik gruplara ayrılarak çalışmalarına başlayan Akil İnsanlar Heyeti?nin, Marmara Grubu ön çalışma için Çanakkale?ye geldi. Yani Şafak Gazetesi yazarı Ali Bayramoğlu ile birlikte Çanakkale?ye gelen Marmara Heyeti Başkanvekili akademisyen, gazeteci-yazar Prof. Dr. Mithat Sancar, iddia edildiği gibi AKP propagandası yapmak ya da AKP hükümetinin programını anlatmak gibi bir görevlerinin, ?ikna? gibi bir misyonlarının olmadığını dile getirdi.

867
Çalışmaları, amaçları ve görevleri ile ilgili açıklamada bulunan Marmara Bölgesi Akil İnsanlar Heyeti Başkanvekili Prof. Dr. Mithat Sancar, iddia edildiği gibi AKP propagandası yapmak ya da AKP hükümetinin programını anlatmak gibi bir görevlerinin, ?ikna? gibi bir misyonlarının olmadığını dile getirdi. Akil İnsanlar heyetinin kuruluşu ile ilgili ?hükümetin çağrısıyla ve hükümetin teşvik ettiği isimler ile bir heyet oluştu. Bu heyetin oluşum aşaması kamuoyuna açık bölümü başbakan ile Dolmabahçe?deki toplantı idi? diyerek anlatmaya başlayan Sancar, açıklamasında ?Toplantı şu açıdan çok önemliydi; Kamuoyunda ve heyet için davet edilen insanların kafasında mevcut sorular açıkça başbakana soruldu. Eleştiriler çok açık dile getirildi. Başbakan kapalı ortamda eleştirileri, çok net bir şekilde cevaplandırdı. Neden böyle bir yöntem seçtikleriyle ilgili eleştirilerde bulunuldu. Seçtikleri isimler ile ilgili bazı çekinceler dile getirildi? dedi. Sancar, açıklamalarına şu şekilde devam etti; ?Başbakan, bu heyete hükümetin her hangi biçimde müdahale etmeyeceğine dair çok açık bir şekilde söz verdi. Çalışma yöntemini de, nelerin, nasıl ve nerede konuşulacağını da tamamen heyetin kendisinin belirleyeceğini, hükümetin yapacağının ise lojistik ve güvenlik desteği sunmak olduğunu söyledi.?
 
 
?İkna etmiyoruz, kaygıları öğreniyoruz?
Sancar, Akil İnsanların görevleri ile ilgili olarak ise, ?Bizden beklenen çeşitli kaygıları, endişeleri, fikirleri, destekleri veya önerileri hükümete iletmek. Bizden bunu bekliyorlar. Bizden beklenen bazı çevrelerin iddia ettiği gibi hükümetin projesini anlatmak ya da toplumu ikna etmek değil. Özel bir ikna misyonumuz yok bizim? dedi. Akil insanların da kendi aralarında ayrılığa düştüklerini ancak ortak paydalarının barış olduğunu dile getiren Sancar, ?Çok farklı görüşlü insanlardan oluşuyor 62 kişilik büyük heyet. Kendi aramızda anlaşamadığımız, anlaşamayacağımız pek çok konu var ama anlaştığımız bir nokta var Kürt sorununun barışçıl bir yöntemle çözülmesi ve barış sürecinin desteklenmesi. Ortak paydamız bu. Bu çerçevede faaliyetler yürütülüyor. Her grup kendi bölgesinin özelliklerine göre bir faaliyet programı düzenliyor. Biz de, kalabalık bir bölgedeyiz, yani Marmara Türkiye?nin en kalabalık bölgesi. Şimdiye kadar İstanbul eksenli çalıştık ve mümkün olduğunca 2?şerli, 3?erli gruplar şeklinde görüşmeler yürütüyoruz. İlk defa şimdi ön çalışma yapmak üzere Çanakkale?ye geldik. Çanakkale bizim için gerçekten, Kürt sorunun bu yeni aşamasında hem hükümet tarafından hem Öcalan?ın mesajında kardeşlik ve birlikte yaşam sembolü olarak en çok zikredilen şehir burası. Ayrıca zaten bir barış festivali var burada onu da biliyoruz. Kendini (Barış Kenti) olarak tanıtma isteği ve iddiası var. Türkiye?deki farklı eğilimlerin doğrudan yansımasını burada bulmak mümkün, endişelilerin yoğun yaşandığı yerin burası olduğunu da biliyoruz. O nedenle doğrudan bütün heyet buraya gelmeden, ön çalışma amacıyla, Ali Bayramoğlu ile ben buraya geldik. Bizim grup adına yardımcı olacağını düşündük. Bence çok yararlı görüşmeler yaptık. Bütün gün yaptığımız görüşmelerde son derece memnun ayrıldık. Tahmin ettiğimiz gibi çeşitli çevrelerde endişeler var. Özellikle daha laik modern kentli kesimin Türkiye genelinde yansıdığını bildiğimiz endişeler, burada da ön görüşmelerde karşımıza çıktı. Yine daha çok muhafazakar kesim daha görünür ve açık destek veriyor gibi bir durum var. Ama bunlar ilk izlenimlerdir ve biz şehirlerde kimlerin destek verdiği, kimin destek vermediği tasnifiyle değerlendirmek yerine ne gibi endişelerin mevcut olduğu, ne gibi kaygıların mevcut olduğunu, tespit edip kendi değerlendirmelerimizle bunları kamuoyuna iletmeyi esas alıyoruz? dedi.
 
Süreç başarıya ulaşır mı?
Sancar, çözüm sürecinin başarıya ulaşıp olaşamayacağı konusunda ise ?Şöyle söyleyeyim, sadece bu tür süreçlerin de değil, hiçbir siyasal ve toplumsal önemli meselenin ele alındığı sürecin, nasıl sonuçlanacağını kimse garanti edemez? diyerek cevapladı. ?Ben sosyal bilim alanında çalışan bir akademisyenim sonuçta. Sosyal bilimlerin en temel kurallarından biri budur. Sosyal süreçlerde risk ve belirsizlik her zaman mevcuttur? diyen Sancar, ?Ancak Türkiye?nin 30 yıllık tecrübesini dikkate aldığımızda, şimdiye kadar yapılan barışçıl çözüm girişimlerinin en ciddisi olduğu çok açık. İlk kez hükümet doğrudan doğruya Öcalan ile görüşmeler yaptığını kamuoyuna duyurdu. Artık bu açık yürütülüyor. İlk defa Öcalan ile BDP ve Kandil arasında iletişim kuruldu ve bu kamuoyunun gözü önünde yürüyor. Şimdi toplumsal anlamda çalışmaları bu barış-çatışma gibi sorunları tartışacak bir kanal da açıldı. Akil insanlar heyeti bu işlere yarıyor. Toplum daha geniş anlamda katılıyor. Katılım derken sadece gelip onay vermek, destek vermek anlamında değil, itiraz da bir katılımdır. İtirazını sokakta bir protesto ile göstermekte bir katılımdır. Bunun olması da iyidir, gereklidir. Protesto, toptan süreci reddetme, bunlar fikir ve barışçıl düzeyde kaldıkça çok yararlıdır bence. Bir konuda farklı görüşlerde olsak bile bunları barışçıl yöntemlerle dile getirebileceğimizi görüyoruz. Şimdi tartışma da sorunlarımızı çözebileceğimize dair inancımızı güçlendiriyor. Bu da barış kültürünü ve demokrasinin alt yapısını zenginleştirir. Bütün bunlara baktığımızda gerçekten karşımızda, çok ciddi bir süreç var. Sonuç alma ihtimali bana göre çok yüksek ama garantisi yok? dedi.
 
 
?Ortadoğu savaşa, Türkiye barışa gidiyor?
?Arap Baharı denilen şey bir değişim sürecidir? diyen Sancar, ?Statükosu yalancı barış olan toplumlar sarsıntılarla gelişiyor. Statükosu savaş olan toplumlar barışçıl yöntemleri tercih ediyor. Yani bu çok yadırgatıcı değil. Statüko değişiyor. Birinde statüko baskı üzerine kurulmuş bir yalancı barıştı, o sarsılıyor. Bazı yerlerde çok sancılı oluyor. Bazı yerde de daha barışçıl oldu. Ama statüko değişti. Türkiye?nin statükosu 30 yıldır savaşan bölümleri olan bir statükodur. Toplumsal hareketlerin dinamiğine uygun ilerliyoruz? dedi.
 
Barış sürecinin toplumsallaşması
Barış sürecinin toplumsallaşması konusunda açıklama yapan Sancar, Türkiye?nin bu süreçten bir değişim ile çıkacağını düşündüğünü ifade etti. Sancar, ?Türkiye?nin toplumsal gelişimi için önemli bir süreçtir. Bu süreçten, hem toplumsal ilişkilerimizi ve bağlarımızı yeniden tanımlama ve yapımı anlamında hem de siyasal sistemimizi ve idari yapımızı değiştirme anlamında ciddi bir değişim ile çıkacağımız kanaatindeyim. Şu an da görünen devlet ile PKK görüşmeler, devlet-PKK barışı değil söz konusu. Otuz yılını devirmiş bir çatışmanın toplumsal dönüşüm yoluyla aşılması sürecidir. Ben böyle görüyorum? dedi.
 
Ya olmazsa?
MHP lideri Devlet?nin Bursa mitingde ?Vur de vuralım, öl de ölelim? sloganına ?onun da zamanı gelecek? açıklaması ile oluşan tedirginlik konusuna da değinin Sancar, Türkiye?nin böyle bir çatışmayı kaldıramayacağını ifade etti. Sürecin başarıya ulaşamaması konusunda bir iç savaş beklendiği yönündeki sorulara ise Sancar, ?Şimdi, milliyetçi kesim, tepkisini, fiziksel saldırılara dönüştürürse Türkiye?de ciddi bir sorun ortaya çıkar, ancak bu aşılmaz da değil. Çünkü milliyetçi kesim şiddete yönelirse milliyetçi hareketten çok ciddi bir toplumsal tepki göreceklerdir ve çok ciddi marjinalleşme tehdidi yaşayacaklardır. MHP?nin Bu riski alacağını sanmıyorum. Türkiye bir çatışmayı sonlandırırken, ülkücülerin ve milliyetçilerin çatışmasına izin vermez. MHP?nin böyle bir çatışmayı, bu yükü kaldırabileceğini sanmıyorum. Ayrıca MHP?nin İç Anadolu?daki kısmı böyle bir çatışmaya uzak durur. Bugüne kadar da bu sürece daha fazla destek veriyor görünüyor. İki taraf yani Kürt tarafıyla hükümetin ciddi ön görüsüzlükler ile kamuoyunun büyük görmeyeceği daha küçük gibi görünen noktalarda inatlaşmaları olabilir, ama artık her iki tarafında böyle bir şeye başvurma gibi bir cesareti de yok lüksü de yok? şeklinde değerlendirdi.
 
?Savaştan, barış yaratan kent; Çanakkale?
Çanakkale?ye ve Çanakkalelilere yönelik mesajlar da veren Sancar, açıklamasını, ?Çanakkale savaştan, barış ve kardeşlik yaratmış bir şehirdir. Birincisi, o savaşa Türkiye?nin bütün halkları, bütün toplulukları katıldılar Şehitler Anıt?ında Türkiye?deki bütün etnik grupların isimleri var. Bu demektir ki bu coğrafyayı birlikte yurt edinmişlerdir. Zaten o nedenle de bir kardeşlik simgesi edindik. İkincisi, savaştan sonra buraya gelen Anzaklar ile kurulan ilişkide bir dostluk ilişkisi. Çanakkale savaşı, kardeşliğe ve barışa ev sahipliği yapan özel örneklerden biridir. Çanakkale, bu süreçte de bu basireti, bu erdemi gösterecektir. Bundan şüphem yoktur? diyerek bitirdi.
Paylaş