Kazdağları Ekoloji Platformu tarafından Küresel İklim Grevi sebebi ile açıklama yapıldı. Dünyada ve ülkede son yıllarda yaşanan doğal afetlerin sırlandığı açıklamada, afetlerin bir kısmının insan odaklı olsa da, genel olarak dünyada değişen iklime vurgu yapıldı. Açıklamada; "Bugün dünyada milyonlarca, ülkemizde ise binlerce insan Küresel İklim Grevi`nde sokaklardayız... Taleplerimiz net: Karar vericilerin, acilen iklim krizine karşı mücadelede anlamlı ve somut adımlar atmaları! Şu ana kadar toplamda, 1 milyardan fazla insanın yaşadığı 35 ülke ve içinde 2021 yerel ve bölgesel yönetim iklim acil durumu ilan etti. Türkiye iklim krizinden en çok etkilenecek ülkelerden biri ve ülkemizde iklim acil durumu ilan edilmesini, iklim krizi ile mücadelede ülkemizin de kararlı adımlar atmasını talep ediyoruz!" denildi.
"Ekosistemle uyumlu yaşam biçimleri geliştirmemiz gerekiyor"
Açıklamada yaşanan orman yangınları ile ilgili; "Ülkemizde bu yıl yaşanan yangınlarda binlerce hektar ormanımız içindeki tüm bitki ve hayvanlarla beraber yok oldu, 9 insanımız, binlerce hayvan hayatını kaybetti, yüzlerce ev, ahır yandı, köyler yok oldu... Yaşadığımız ve gelecekte yaşanması öngörülen felaketler, ekosistemin öğelerini birer "kaynak" veya "hammadde" olarak görmekten vazgeçmemiz, doğayla uyumlu yaşam biçimlerini ve yaşamın bir bütün olarak sürdürülebilirliğini benimsememiz için çağrıda bulunuyor. Gerek iklim krizi, gerek ormansızlaşma, gerekse biyoçeşitliliğin yok oluşu insan faaliyetlerinden kaynaklanıyor. Bizimle birlikte diğer türlerin de yaşamını tehdit eden kriz ve felaketlere neden olan, yaşamı değil sermayeyi önceleyen sisteme, yaratılan ekokırıma bir an önce son vermemiz ve ekosistemle uyumlu yaşam biçimleri geliştirmemiz gerekiyor" denildi.
"Dünyada ekokırım suçu işlenmekte"
Dünyada ekokırım suçu işlendiği belirtilen açıklamada; "Yaşanan iklim krizi ve felaketlerin sebebinin her ne kadar insan faaliyeti kaynaklı olduğunu ifade etsek de bu krizin sorumluluğunun eşit olarak tüm insanlarda olduğu yanılgısı oluşmaması gerektiğine dikkat çekiyoruz... Sorumlu kapitalist sistem, küresel sermaye ve sermaye ile işbirliği yapan iktidarlardır... İklim krizini dikkate almayan sermaye sahipleri ve muktedirler ekokırım suçu işlemektedir. Dünya zenginliğinin büyük kısmını elinde tutanlar yıllardır muhalifleri bastırarak, sistemin devamını her ne olursa olsun sağlayarak, iklim krizine kulaklarını tıkayarak yok oluşun bu boyuta ulaşmasına sebep olmuşlardır... Dünyada muazzam bir gelir dağılımı adaletsizliği var ve bu durum aynı zamanda korkunç bir iklim adaletsizliğine yol açıyor. İklim felaketlerinden en fazla etkilenen kesim bu krizde en az sorumlu olanlar, kuzey yarım küredeki kapitalistlerin borcunu güney yarım küredeki yoksullar, kadınlar, çocuklar ödüyor..." denildi.
"Türkiye`nin ekoloji politikalarının tamamen değişmesi gerekmektedir"
Açıklamada; "Son araştırmalara göre Paris İklim Antlaşmasında hedeflenen, küresel ısınmayı 1.5°C`nin altında tutmak için 2050 yılına kadar hem petrol hem de doğal gazının yaklaşık %60`ının ve kömürün %90`ının yerin altında kalması gerekiyor. 2050 yılına kadar bu oranın petrol için %58, doğal gaz için %59 ve kömür için %89 olması gerekiyor. Araştırmalar ısınmayı 2°C ile sınırlandırmak için petrol rezervlerinin üçte birinin, doğal gazı rezervlerinin yaklaşık yarısının (%49) ve kömür rezervlerinin %80`den fazlasının yerin altında kalması gerektiğini ortaya koyuyor... Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği bilim heyetinin son raporunda mevcut politikalarla hedefi yakalamaktan çok uzakta olduğumuz ve Dünyanın 3 derecelik bir ısınmaya doğru yol aldığı belirtildi. 2050 yılına kadar 8 ila 80 milyon insan için ek bir açlık riski ve büyük iklim göçleri öngörülüyor. Bu veriler yeryüzünde yaşamın sürmesi için sistemde ne kadar radikal değişikliklere gerek olduğunu gösteriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan 21 Eylül`de New York`ta BM Genel Kurulu`nda yaptığı konuşmada Türkiye`nin Paris İklim Anlaşmasını onaylayacağını duyurdu. Cumhurbaşkanı Erdoğan bir ay içerisinde anlaşmanın onaylanmak üzere meclise getirileceğini ifade etti. Çevre Bakanı Murat Kurum da bir açıklama yaparak bunu bir kez daha doğrulamış oldu. Bu önemli gelişmeyi ekoloji mücadelemizin bir sonucu olarak değerlendiriyor ve Paris İklim Antlaşmasının onaylanması ve uygulanmasının takipçisi olacağımızı, ekoloji mücadelemizi her alanda daha da büyüterek sürdüreceğimizi bildiriyoruz. Türkiye`nin Paris Anlaşması`nı onaylaması vaadi ve özellikle 1,5 °C ve karbon nötr hedefi referanslarının ardından Türkiye`nin ekoloji politikalarının tamamen değişmesi gerekmektedir" denildi.
"Yıkım projeleri iptal edilmeli, tarım alanları rehabilite edilmelidir"
Açıklamada Çanakkale`ye dair sorunlar; "Türkiye`de halihazırda pek çok ekolojik yıkım projesi bütün mücadelelere rağmen devam ediyor, yaşam alanlarımız günbegün iktidar tarafından sermayeye teslim ediliyor ve talan ediliyor. Kanal İstanbul, Akkuyu Nükleer Santrali gibi ölümcül projeler devam ederken ülkenin dört bir yanında madenler, hesler, jesler, resler, termik santral projeleri de devam ediyor... Kazdağlarında süregelen pek çok maden projesinden bir olan Cengiz Holding`e ait Halilağa Bakır ve Altın madeni projesine halkın bütün itirazlarına rağmen ÇED olumlu raporu verildi, Kazdağlarını bir zehir yatağına çevirecek olan bu projeye karşı büyük bir yurttaş davası açtık, yeniden söylüyoruz, bu projenin gerçekleşmesine izin vermeyeceğiz! Alamos Gold tarafından yapılmak istenen Altın Madeni Projesini mücadelemizle durdurduk, ancak yok edilen binlerce hektar orman alanı halen rehabilite edilmedi, takipçisiyiz! Bu alanın sermayenin eline geçmesine engel olacağız! Çan`da yıllardır süren mücadeleye rağmen aktif olan iki termik santral zehir saçmaya devam ediyor, bu termik santrallerin kapatılması için açtığımız dava sürüyor, bu santrallerin kapatılması gerekirken 3. Bir termik santral için süreç başlatıldı... İçdaş Çelik tarafından yapılması planlanan Termik Santrali projesinin "Halkın Katılımı Toplantısı" 29 Eylül 2021 günü saat 11.00`de Helvacı köyünde yapılacak, Çanakkale halkı olarak orada olacağız, bu termik santral projesine izin vermeyeceğiz! Assos Antik Limanında "Kaya Islahı" adı altında doğa ve tarih yok ediliyor! Binlerce yıl boyunca oluşmuş kayalar, tarihi doku iş makinaları ile vahşice parçalanıyor, Assos`un kendine özgü doğası yerle bir ediliyor... Doğal doku bozularak, hafriyat yapılarak geniş teraslamalar yapılıyor. Bölgedeki otelcilerin üye olduğu derneğin başkanı ise, bir gazeteye verdiği demeçte, yapılan işi olumlayarak, 12.000 m2 otopark alanı elde edileceğini açıklamıştır. Islah adı altında amaç yine sermayenin çıkarlarını korumaktır. Assos`un daha fazla katledilmemesi ve hasarın önlenmesi için Çanakkale Valiliği`ne inşaatın durdurulması ve projenin incelenmesi için dilekçelerimizi verdik. Projenin iptali için mücadele edeceğiz.! Kazdağları özel koruma alanı ilan edilmeli, ormansızlaştırmaya son verilmeli, vahşi yaşama alan açılmalıdır... Bütün yıkım projeleri iptal edilmeli, tarım alanları onarıcı ve sürdürülebilir tarım politikaları ile rehabilite edilmelidir" şeklinde sıralandı.
(Eren Aşnaz)