Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen, Türkiye`nin de taraf olduğu Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi, 33`üncü yıl dönümünü kutluyor. 20 Kasım Çocuk Hakları Günü`nde kentte bir dizi etkinlik düzenlendi. 197 devletin imzaladığı ve çocuk hakları konusunda yükümlülük altına girmeyi taahhüt ettiği sözleşme, çocuklar için daha iyi bir dünya çabasına umut ve ilham vermeye devam ediyor. Konuyla ilgili, İnsan Hakları Derneği`nin çağrısıyla İskele Meydanı`nda basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamanın ardından ise İHD ve FİSA Çocuk Hakları Merkezi ortaklığında, "Görsel Rapor Paylaşımı" sergisi açıldı.
"Pek çok şekilde hak ihlaline maruz bırakılıyor"
Yapılan açıklamada, "Çocukların insan haklarını tehdit eden sorunlar ise taraf devletlerin önceliği haline gelmiyor. Türkiye, çocuk haklarına öncelik vereceğini taahhüt ederek sözleşmeyi 1990`da imzaladı, 1994`te onayladı ve 1995 yılında Resmi Gazete`de yayımlayarak ilan etti. Buna rağmen Türkiye`de pek çok çocuk, pek çok şekilde hak ihlaline maruz bırakıldı, bırakılıyor. İhlallerin bir daha tekrarlanmamasına yönelik yapılanlar da kapsayıcı değil. Tüm düzenlemelerde çocukların yüksek yararı; yani zarar görmemeleri ve onlara öncelik verilmesi gözetilmesi gerekirken bugün adalet, sağlık, eğitim, sosyal hizmet ve sosyal yardımlar gibi alanlarda yaşanan ihlaller had safhaya ulaşmış durumda" denildi.
"Çocukların bedensel söz hakları yok sayılıyor"
Çocuk işçiliğine dikkat çekilen açıklamada, "Çocuk İşçiliği ile Mücadele Eylem Planları hazırlanmasına rağmen, pek çok çocuk ağır ve kayıt dışı işlerde çalıştırılmaya devam ediliyor.
Çocukların cinsel istismara maruz bırakılmaları meşrulaştırılıyor. Yetişkinlerin çocukları cinsel yönden sömürmesi anlamına gelen cinsel istismar suçu, çocuğun bedenini bir bütün olarak görmekten uzak, sadece cinsel organlara yönelik temas olarak algılanmaya devam ediyor. Failler korunuyor, erken yaşta evliliklere izin verilmesi ve önünün açılması ile meşrulaştırılıyor. Çocukların bedensel söz hakları yok sayılıyor. Sözleşmenin 17, 29 ve 30. maddelerindeki çekinceleri kaldırarak çocuklara ana dilinde eğitim hakkının tanınması gerekirken, ayırımcı ve asimilasyoncu uygulamalar devam ediyor.
Sivil yerleşim bölgelerindeki askeri mühimmatın neden olduğu çocuk ölümleri ve askeri araçların çarpması sonucu sakat kalan ve ölen çocuklar için önceden gerekli tedbirler alınmıyor. Cezaevlerindeki çocuklara yönelik kötü muamele, işkence ve istismarlar devam ediyor" ifadelerine yer verildi.
"Çünkü çocuk hakları görmezden gelinemez"
Açıklamada son olarak şu sözlere yer verildi, Oysa Çocuk Hakları, tüm çocuklar içindir. Çocuklar arasında ayırımcılık yapılamaz. Her çocuğun yaşama ve gelişme hakkı vardır. Her çocuğun görüşlerini ifade etme ve hakkında verilen kararlara katılım hakkı vardır. Çocuk Hakları Sözleşmesi; Her çocuğun hak sahibi bir kişi olduğunu vurgular. 0-18 yaş arasındaki herkes içindir. Çocuklar için özel bir statüdür. Çocukların gelişimsel özellikleri veya henüz reşit sayılmamaları nedeniyle yetişkinlerin koruyucu ve özgürleştirici önlemler almasını gerektirir. Tüm yetişkinlere sorumluluklarını, devlete de yükümlülüklerini tanımlar. Türkiye`nin de imzacı olduğu, onayladığı, yürürlüğe koyduğu ama yükümlülüklerini yerine getirmediği Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme`nin gerekliliklerini ısrarla ve inatla hatırlatmaya, talep etmeye devam ediyoruz. Çünkü çocuk hakları hiçbir bahaneyle görmezden gelinemez, ertelenemez, esnetilemez."
(Damla Yeltekin)