havadurum

Her yerde aynı yüzsüzlük…

1/100000’lik plan ile termik santral cehennemine çevrilmek istenen bölgemizde termik santral yatırım talepleri yağmur gibi yağıyor.
Şimdi de Yenice’de yeni bir termik santral yatırımı için düğmeye basıldı, ÇED toplantısı 25 Haziran tarihinde yapılacak.
Çanakkaleliler termik santral yatırımlarına karşı olduklarını her seferinde dile getirip, gerekli tepkiyi göstermesine rağmen yatırımcı kuruluşlar halkın iradesini yok sayarak taleplerinden vazgeçmiyorlar
Yargı kararlarını yok sayıyorlar, her türlü manipülasyona başvurmaktan geri durmuyorlar
Peki neden?
Tamamen “duygusal!...”

421
Yırca’da binlerce zeytin ağacını yok ettikten sonra yargının termik santral kurulmasının uygun olmadığına ilişkin kararına rağmen aynı yatırımcı firma, şimdi Soma’da termik santral kurmak için harekete geçti. Hep aynı yüzsüzlük... Enerji sektörünü sermaye için bu kadar cazip hale getiren nedir diye düşünmek gerekir! Enerji sektörü, kapitalizmin krizinin en önemli sorunu olan pazar sorununu yaşamayan ender sektörlerden biridir. Ne kadar üretim yaparsan tamamının devlet tarafından satın alınması garanti altındadır. Kapitalizmin pazar bulma gibi, sistemin krizinin kendisini en yoğun olarak var ettiği koşullardan uzak olarak sürdürülen üretim sermayeyi cezbetmektedir. Tabiî ki bu yatırımlar yaşamasal değerlerimizin; toprağımızın sularımızın, havamızın yok edilmesi pahasına yapılmaktadır. Kar elde etmekten başka bir şey düşünmeyen vahşi sömürü düzeni, koskoca bir yaşamı yok etmekten çekinmeyecek kadar fütursuzlaşmıştır. Bunun için kanunlar, yönetmelikler çıkarılmakta sermayenin çıkarlarının önünün açılması için her şey yapılmaktadır. Halkların elinde kendi mücadele güçlerinden başka, bu yıkıma dur diyecek hiçbir şeyleri yoktur. Onun için bu mücadele çok değerlidir, çok önemlidir. “Son ağaç kesildiğinde, son nehir kuruduğunda, son balık öldüğünde. beyaz adam; paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak” şeklindeki Kızılderili atasözü yaşamsal değerlerimize sahip çıkmanın değerini çok güzel anlatmaktadır. Kar elde etmek, daha çok kazanmak adına sermayenin hırsının insan hayatını yok sayan, yüzlerce insanımızı kaybettiğimiz acı olayları yaşayarak bugünlere geldik. İşte Soma,işte Ermenek katliamları; bu vahşi sömürü düzeninin insan hayatını yok sayan uygulamalarının sonucu olarak yaşanmıştır. Açılan davalar henüz devam etmektedir. Bir yandan da gerçek sorumluların gizlenmesine çalışılmaktadır. Ancak çıkaracağımız dersler vardır. İşin başında, geleceğimizi yok edecek bu girişimlere karşı durmak, mücadele etmek bu girişimleri engellemek daha sonra yaşayabileceğimiz felaketlerin önünün alınması için yegâne yoldur. Bölgemizde faaliyetini sürdüren termik santralin yarattığı sonuçlar ortadadır. Çevre katliamı sürmekte, atık küller için her gün yeni ormanlık alanlarımız yok edilmekte, buna karşı duran insanlar için “örgüt üyesi” olmak suçlamasıyla davalar açılmakta, her düzeyde çeşitli baskılar yapılmaktadır. Bir daha izin verirsek arkasından her türlü olumsuzluğun peşi sıra geleceği unutulmamalı, işi başından sıkı tutmalıyız. Bu hepimiz için bir tecrübe olmalıdır. Ancak buradan, bölgemizde üretimini sürdüren termik santrallerin yaşamsal değerlerimize vermiş olduğu zararlara karşı sessiz kalacağımız anlamı çıkarılmamalıdır. 25 Haziran’da Yenice’de kurulmak istenen termik santrale karşı demokratik tepkimizi göstermek adına herkes seferber olmalıdır. Bir kez daha bu güzel coğrafyamızı paranın kurbanı etmeyeceğimizi göstermeliyiz. Bizim servetimiz; havamız suyumuz toprağımızdır.
Paylaş