Her yer Gezi

Gezi Parkı direnişinden sonra bir yandan gözaltı kampanyaları, diğer yandan ifade özgürlüğünü kısıtlamak adına yapılacak düzenlemeler konusunda girişimler sürer iken; demokrasi ve özgürlüklere sahip çıkanlar da ‘duran insanlar’ ve her parkın Gezi Parkı olması amacıyla yola çıkan vatandaşlar şimdi süreci ve geleceğe ilişkin konuları tartışıyorlar.

551
Gezi direnişinin; demokratikleşme adına gerekenleri tartışıyor noktaya gelmesi, son derece önemli bir kazanımdır.
 
Bu arada ülkemizin demokratikleşmesinin önündeki en büyük engellerden biri olan Kürt sorununun çözümü konusundaki süreç için ortaya çıkan kaygılar, aynı zamanda gündemleri birbirine bağlayacak yeni bir gelişmenin de işaretini veriyor.
 
Gezi parkındaki ağaçların sökülmesi ile başlayan saldırının ardından halkın iradesine sahip çıkma, her türlü dayatma ve baskıya karşı özgür olma tercihi sonrasında gelişen tepkiler sonrasında devletin ceberut yüzü ile bir kez daha yüz yüze geldik.
 
Halkın mücadelesi bu baskıcı uygulamalara geri adım attırdı.
 
Sembolik de olsa gezide ağaçları sökenler şimdi parka 100 yeni yetişkin ağaç ve 152 bin çiçek dikildiğini, ek olarak 50 bin çiçek daha ve 5 bin gül dikileceğini açıkladı.
 
Fakat Gezi direnişçileri artık yaşadıklarının bir demokrasi sorunu olması bilinci ile daha ileri düzeyden gelişmeleri tartışıyor.
 
Her park gezi olacak konsepti ile parklarda yapılan forumlarda demokrasi ve özgürlükler adına önemli gündemler tartışılıyor.
 
Sosyal medyaya yansıdığı kadarı ile konu başlıkları olarak tartışılanlar şu şekilde özetleniyor;
*Bu sene tatile sahile değil ücra köylere gidelim, onlarla dayanaşalım!
*Parklarda atölyeler düzenleyebiliriz.
*Bu bir demokrasi anlayışıysa gerekirse esnaf da zarar görecek, gerekirse biz de göreceğiz, bazı hakların alınması için bazı bedeller ödenmesi gerekir.
*Ortaya bir manifesto dökülmeli. Bunu siyasi partilere aktarmak gerekir.
*Halk meclisleri kurulmalı. Sonrasında o siyasi bir oluşuma dönüşecektir.
*Partileşmemiz gerekiyor. Neden bir belediye başkanı, bir başbakan bizim sesimiz olmasın?
*Türkiye’ye ait Reyhanlı, Uludere gibi acıların unutulmaması lazım.
*Ulaşılabilir davaların peşinde koşmalıyız. Örneğin, polis şiddetine maruz kalan herkes baroya başvursun.
*HES’ler gibi gerçekleşen diğer projeleri unutmayalım, onlara da dikkatimizi verelim. *Seçim barajı istemiyoruz, bunu haykıralım.
*Yeni bir siyasi oluşuma kesin ihtiyaç var. Çalıştaylar oluşturmak şart.
 
Sakıncalı raporu verildiği halde Güllük kazasında atık su arıtma tesisin de metan zehirlemesinden 7 işçinin öldüğünü düşünürsek ülkemizdeki sorunların hangi düzeyde olduğunu çok iyi anlayabiliriz.
İnsan hayatının hiçe sayıldığı bir ülke düşünülemez.
 
Bir an önce insanca yaşayabilecek demokratik ve özgür bir ülke adına hepimize önemli görevler düşmektedir.
 
Tüm demokrasi güçlerinin birleşerek Kürt sorunun barışçı demokratik çözümünü de bu süreç ile birleştiren demokratik halkçı bir siyasal dönüşümün yaratılması için emek vermek insani bir görevdir.
 
Ne yapmak istiyorlar?
Bazı tetikçi sitelerde müstear isimle yayın yapan yazarların Çanakkale’deki gezi parkı destek eylemlerini karalamak için başvurdukları akıl almaz yalanlar birbiri ardına ortaya çıkıyor.
 
Yıllardır bu kişilerin niyetlerinin ne olduğunu her fırsatta gördük, yazdık, toplumun birçok kesiminin bu konudaki tepkilerini hep birlikte yaşadık.
 
Son olarak Çanakkale’de gezi parkı destekçilerinin adam dövmekten, arabalara saldırmaktan türbanlı kadınları taciz etmekten bazı avukatların işyerlerini işaretlemelerine kadar birçok yalan üretildi.
Emniyet Müdürü ve Baro Başkanı tarafından bu haberlerin gerçekle ilgileri olmadığına işaret edildi.
 
Bu arada AKP İl Başkanı yapmış olduğu değerlendirmede son derece sağduyu ve sorumluluk ile Çanakkale’deki protestoları değerlendirmiş; Ancak, Çanakkale’de hemşerilerimiz ile emniyet güçlerimizin itidalli davranışları başka kentlerde yaşanan olumsuzlukların benzerlerinin kentimizde yaşanmasının önüne geçmiştir.
 
Bu açıdan hem hemşerilerimize hem de İl Emniyet Müdürümüz Osman Zoroğlu ve ekibine basiretli ve tutarlı davranışları nedeni ile bir Çanakkale olarak teşekkür borçluyum” ifadelerine yer vermiştir.
 
AKP yandaşlığında sınır tanımayan bazılarının tersine AKP İl Başkanının bu değerlendirmesi son derece saygın bir değerlendirme olmuş, yalandan medet uman, karalama tarzı bir yöntemsellikten arınmış bir açıklama olarak değer kazanmıştır.
 
Çanakkale’nin barış iklimine yakışan budur.
 
Tabiki AKP İl Başkanı kendi kavrayışına uygun tespitler ile olayları değerlendirmiştir.
Bu da çok normaldir, fakat Çanakkale özelindeki değerlendirmeleri için objektif olmuştur.
Bu objektif yaklaşımını da göz önünde bulundurmak gerekir.
 
Aynı zamanda Çanakkale Emniyet birimlerinin bu süreçte gösterdiği tutum da vatandaşlarının demokratik tepkilerine saygılı olmak adına son derece önemlidir.
 
Bu konuda Çanakkale; protestocusundan, yöneticisine, destek vereninden, karşı çıkanına kadar birbirine saygılı olmak adına çağdaş bir görüntü vermiştir.
 
Bu ahengi bozmaya çalışan yandaşlık adına provakatif yayınlar yapan bazı tetikçi siteler ve yazarlar hariç.
Paylaş