"Halkın dayanışması engellenmemeli"

325
Ekoloji Birliği ve İklim Adaleti Komisyonu, merkez üssü Kahramanmaraş olan ve Türkiye`de bulunan 10 ilin yanı sıra Suriye kentlerinde de binlerce canı alan depreme ilişkin açıklamada bulundu. Açıklamada, "Elbistan merkezli depremlerin ardından gelen bilgilere göre on binin üzerinde bina çökmüş, on binlerce insanımız göçük altında kalmıştır. Gerçekte ise göçük altında kalan, yaşadığımız felaketi kendi devamlılığı için fırsata çevirmeye çalışan, bu amaçla bölgede OHAL ilan eden iktidardır. Yıkım alanlarında acil müdahaleleri yapabilmek ve yaşamı yeniden kurabilmek için sivil inisiyatiflerin organizasyonları ve halkın dayanışma ağları hayatidir, OHAL bahane edilerek sivil inisiyatiflerin yardımlarının, dayanışma olanaklarının engellenerek yaşanan felaketin daha da büyütülmemesi şarttır" açıklamasında bulundu.
 
"Devlet koordinasyon sorumluluğunu yerine getirmedi"
Depremin doğal afet olduğu açıklamada, "Organizasyon ve koordinasyon temel görevini yerine getiremeyen devlet, bugün Türkiye halklarını kendi kendine örgütlenme zorunluluğu ve sorumluluğu ile baş başa bırakmıştır. Bugün en acil ihtiyacımız arama kurtarma çalışmaları başta olmak üzere depremden etkilenen tüm coğrafyada yaşam alanlarını yitirmiş, temel ihtiyaçlarını karşılayamayan insanlarımızı hayatta tutmak için sınırları aşan bir dayanışmayı örmektir" ifadelerine yer verdi.
 
"Âfet, felaket ya da fıtrat olarak nitelendirilemez"
Açıklamada doğal afetlerin suçlu ilan edilemeyeceğine dikkat çekilerek, "Kayıpların asıl sorumlusu, yaşamı beton enkazının altında donmaya terk eden, sosyal devlet vasfını çöpe atmış şirketleşen bu iktidardır. Doğa olayları, kâr hırsına dayalı kapitalist sistemin neden olduğu katliamların üstünü örtmek için âfet, felaket ya da fıtrat olarak nitelendirilemez, suçlu ilan edilemez. İnsanlık binlerce yıl doğa ile barışık yaşamış, toplumsal yaşamını doğayla iç içe, doğa olaylarını gözeterek kurmuştur. Doğanın davranışları ile uyumlu konutlar inşa edilmiştir. Şimdi ise kapitalist modernizmin dayattığı beton odaklı kent politikalarını çok katlılıkla besleyen, böylece sermayenin kazancının artırmasının önünü açan iktidarlar bu kayıpların asıl sorumlusudur" sözlerine yer verildi.
 
"Otel ve ibadethaneler depremzedelere açılmalı"
Açıklamada acil yapılması gerekenler ise şu sözlerle ifade edildi, "Devletin tüm olanaklarını elinde tutan iktidarın acil yapması gerekenlere ilişkin uyarımız ve duyarlı kamuoyuna dayanışma çağrımızdır: Başta bölgede ve komşu bölgelerde olmak üzere, madencilik ve inşaat faaliyetleri derhal durdurulmalı, kamuya ve özel şirketlere ait iş makineleri ve ekipmanları teknik personel ile birlikte deprem bölgelerine arama-kurtarma çalışmaları için gönderilmelidir. Karayolu ile ulaşılamayan deprem alanlarına hızla sivil ve askeri altyapı ve personel; gerekli noktalarda özel sektör havayolu altyapısı ile arama-kurtarma ve yardım ekipleri ulaştırılmalıdır. Başta bölgedeki güvenilir binalar olmak üzere, komşu bölgedekiler dahil olmak üzere, ikinci konut, otel, ibadethane gibi yapılar barınma sorununun çözümünde kullanılmak üzere ücretsiz ya da kamu kaynakları kullanılarak hizmete açılmalıdır. Temiz içme suyu, gıda, giysi, hijyen ürünleri gibi yaşamsal ihtiyaçların sağlanabilmesi için sivil toplumun dayanışma için oluşturduğu mekanizmaların kamu hizmetleri ile tam ve eksiksiz koordinasyonu sağlanmalıdır. İnsan dışındaki canlıları da kapsayacak kurtarma ekipleri oluşturulmalıdır. Bu konuda inisiyatif alan sivil ekiplerin çalışmaları kolaylaştırılmalı ve desteklenmelidir. Depremin, göçmenlerin yoğun yaşadığı bir bölgede olması nedeniyle, aramakurtarma-temel ihtiyaçların giderilmesi konusunda yürütülen çalışmalar ayrımcılıktan muaf, tam bir kapsayıcılıkla sürdürülmelidir."
(Damla Yeltekin) 
Paylaş